SINIRLARIMIZ… Nasıl Evet, Nasıl Hayır Diyeceğiz?
Sabahları yataktan nasıl kalkıyorsunuz?
“Bütün gün yapılacaklarınızın ağırlığı, yükü yaşamdan zevk almanızı engelliyorsa yapacaklarınızı tekrar gözden geçirin. Hangileri gerçekten sizin sorumluluğunuzda hangileri değil. Bu kadar fazla iş yükü ya da sorumluluğun hangilerine hayır diyebilirdiniz ve diyemediniz? Hayır diyemediğim için geç saatlere kadar çalışıyorum, hayır diyemediğim için başkasının isteklerine göre yaşıyorum, öfkeleniyorum, stres düzeyim artıyor, ilişkilerim de bozuluyor. Kendimi ezilmiş, hatta bazen değersiz, bazen de aşağılanmış hissediyorum. Ama yine de kimseyi kıramam, incitemem mi diyorsunuz?” SINIRLARINIZI GÖZDEN GEÇİRİN!
“Hayır dediğimde ya da senin sorumlulukların ben yapamam dediğimde ilişkilerim bozulur, bana kızarlar, yalnız kalırım diye korkuyorum. Bir de yakınlarıma hayır dersem kendimi suçlu hissediyorum. Her zaman yardım etmeliyim yakınlarıma onların benim yardım ve desteğime ihtiyaçları var mı diyorsunuz?” SINIRLAR KONUSUNDA TEKRAR DÜŞÜNÜN!
Sınırlar konusunda sorun yaşayanlar genellikle;
Hayır derken kendimi suçlu hissediyorum.
Hayır demek bencilce, ben bencil olamam.
Sınır koyarsam kimse beni sevmez.
Sınırlar nasıl konur?
Benim sınırlarım yüzünden kimseyi kırmasın, üzülmesin.
Benden yardım isteyene( vakit-nakit-duygu vb.) nasıl hayır derim?
Benden yardım isteyeni geri çeviremem…
Ben ise asla yardım almam, bu güçsüzlüktür…diye düşünürler.
Bu gibi söylemler sınırların yanlış öğrenilmiş olduğuna işarettir. Bu tür yanlış öğrenmeler ilişkilerde ve evlilikte sorunlara neden olabildiği gibi içe kapanıklık, duygulanım bozukluklarına neden olabilir…
Bu kadar önemli bir sorun mudur sınırlarımızı belirlemek diyebilirsiniz. Çevrenizdeki insanlar sizin ne kadar güçlü, fedakar, özverili, güler yüzlü, nazik, becerikli, kibar olduğunuzu söyleyerek bu durumunuzu pekiştireceklerdir. Herkes aynı yeterliliklere, aynı bilgiye, beceriye sahip olamayacağı için herkesin zaman içinde birbirine ihtiyacı olacaktır. Diğer bir açıdansa herkesin kendine ait sorumlulukları vardır ve diğerlerinin sorumluluk alanına giren konularda yardım istendiğinde alınan sorumluluk değil artık yük olacaktır. İlk anda bu davranışınız size fedakarlık, sevecenlik, güçlü kişilik yapınızın ortaya konma biçimi gibi gelse de yardım çabalarınız sorumluluklarınız haline dönüştüğünde hayat ağır yükle zorlandığınız bir sürece dönüşecektir.
Kendinize dahi şaşıracağınız öfke patlamaları, tükenmişlik duygusu, keyifsizlik, çöküntü yaşadığınızda, sınırlarınız konusunu düşünmeden hayat yordu beni deyip geçmeyin , sınırlarınız konusunu gözden geçirin.
Belki bu yazıyla;
Şu bir sayfayı yazar mısın?
İşin bitince benim projeye bakar mısın?
Çocukları sen al, yemeği hazırla geliyorum.
Elin değmişken şu bardakları da yıka.
Toplantıya benim yerime siz gidin.
Yazıları benim yerime siz okuyun.
Düzeltmeleri de sen yapıver.
Senin elin çabuk yaparsın…Gibi cümleleri tekrar düşünürsünüz.
Kimseyi değiştirme gücümüz yoktur. Karınızı, kocanızı, arkadaşınızı, annenizi, babanızı, çocuğunuzu değiştiremezsiniz, ama ona verdiğiniz tepkiyi değiştirebilirsiniz. Bu noktada temel alınması gereken bizim içimizden ne geldiği, neyi ne kadar yapmak istediğimizdir. Bu çok bencilce diyorsanız, bencil olmanın anlamı ayrı bir yazı konusudur.
Sınır çizmeyi öğrenelim! Daha güçlü ve daha az yükle ilişkilerimizi sağlıklı kurmanın yolunu açalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.