Sosyal Hizmet ve Aile Danışmanlığı İlişkisi
Aile en basit tanımıyla; evlilik ve kan bağına dayanan, karı-koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birliktir. Bireyler, çocukluktan itibaren yaşlık dönemlerine kadar fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerinde çeşitli aşamalardan geçerler. Bireyin yaşam evresi çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinden oluşur. Bu dönemlerde görülen değişimler aile içi ilişkilerde gözlemlenebildiği gibi aile dışı ilişkilerde gözlemlenir. Yaşam evreleri bireylerin duygu, düşünce ve davranış düzeyinde etkilenmesine yol açar. Aile içinden geçtiği evrelerde, aile yaşam döngüsü olarak kavramsallaştırılır. Aile yaşam döngüsü aileyi zaman içinde değişen bir sistem olarak kurgular ve ailenin bu değişim süreci içinde geçirdiği evreleri tanımlar. Carter ve Mc Goldrick (1980) tarafından altı başlıkta tanımlanmaktadır.
Ailenin Yaşam Evreleri
Yetişkinlik
Evlilik Aşaması
Çocuğa sahip olma
Çocuğun ergenlik dönemine geçişi
Çocukları evden ayrılması
Yaşlılık ve emeklilik
Aile Danışmanlığının Rolü ve İşlevi
Ülkemizde hızlı bir toplumsal değişim yaşanıyor ve az gelişmiş bölgelerden gelişmiş bölgeler yoğun göç devam ediyor. Üretim ve kitle iletişim araçlarında meydana gelen değişimle birlikte aile yapısı, kadın ve erkek arasında rol paylaşımı ile ebeveynlerin çocuklarıyla iletişimi geçmişten günümüze hızlı bir değişim yaşanıyor. Meydana gelen değişimle toplumlar arası etkileşim artmış, geleneksel ve geniş aile yerini modern ve çekirdek aileye bırakmıştır. Aile içi ilişkileri çok yönlü ve boyutlu ele alma gereği ortaya çıkmıştır. Toplumsal değişim aynı zamanda kriz faktörüdür. Kriz değişimin beraberinde getirdiği normal bir süreçtir. Eğer yönetilemezse çatışma ortaya çıkar. Günümüzde görülen aile içi çatışmalar, değişimin getirdiği krizin sonucudur. Kadının eğitim düzeyinin yükselmesi, meslek sahibi olması evlendikten sonra eşler arası rol paylaşımını etkilemiş eğer erkek bu değişime uyum sağlamalata zorlanıyor ise eşler arası güç çatışması artmıştır.
Türkiye İstatistik Enstitüsü(2017) verilerine göre, evliliklerin ilk beş yılında %40 oranında boşanmaların görülüyor olması, ailenin ilk evresinde çiftlerin ilişkilerinde meydana gelen değişimi yönetmede, krizi çözmede yeterli düzeyde bilgi ve tecrübeye sahip olmadıklarını gösteriyor. Şehirlerde kentleşme konut, sağlıklı barınma, iş ve çocuğun eğitim gibi konular aile yapısında sorun kaynağı oluşturuyor. Çocuk ihmali, istismarı ve çalışan çocuklar ile madde bağımlılığı çocuklar arasında hızla yaygınlaşıyor. Madde kullanımını 11 yaşına düştüğünü hesaba katarsak, kentleşme olgusu beraberinde sosyal sorunları tetiklediğini görüyoruz.
Aile İçi İletişim Sorunları
İlişki yaşamın bütün evresidir. Çocukluk, gençlik, karı-koca ve ebeveynlik rolleri ile ileriye doğru yürür, geriye doğru değil. İlişkide alıp, verme ancak karşı tarafın alabileceği kadar verdiğimiz ve onun da verebileceği kadar istediğimiz sürece sağlıklı yürür, sınır da budur. Sevgi, her iki tarafında eşit olarak verip, almasına dayanarak ve her iki tarafında kendisini güvende hissetmesiyle oluşur ve büyür. Eşler sevilme, saygı, değer, kabul edildiğini, yakınlığı ve duygusal doyumu hissetmek isterler. Bu sistem ilişkinin sağlıklı sürmesine yardımcı olur. Sistemde olumlu duygularda eksiklik, yoksunluk sorunlarına veya depresyona yol açabilir. Eşlerin kişilik özelliklerinde farklılık, birbirleriyle ilgili beklentilerini ortaya koymada yaşadığı güçlük, eşini baskı altına alarak beklentilerine uygun düşünmeye ve davranmaya zorlaması çiftler arasında iletişim sorunlarına yol açar.
Aile yaşam döngüsünün ilk evresinde sen ve ben çatışması yaşayan çiftler, çocuklarının doğumu ile anne ve baba rol paylaşımında uyum sağlayamazlar. Aile içi ilişkilerde uyum ve işbirliği sorunları iletişim çatışmalarına yol açar. Çatışma yapısı gereği her iki tarafa zarar görür, sevgi ve saygı ortadan kalkar. Eşlerin duygusal, fiziksel örselenmesine yol açar. Şiddetin eşler arasında egemen iletişime dönüşmesi kadının erkekten uzaklaşmasına ve içe kapanmasına yol açar. Çocuk ise eğitim döneminde dikkat, konsantrasyon ve öğrenme güçlükleri, derslerinde başarısızlık, arkadaşları ve öğretmenleriyle iletişim sorunları yaşar.
Aile Danışmanlığının Rolü
Geleneksel aile yapımızda çiftler evlenmeden önce anne ve babaları, aileleri tarafından bir şekilde evlilik sürecine hazırlanıyorlar. Şehirleşme ve kentleşmeyle birlikte geniş ailenin yerini çekirdek aileye bırakması ve kent hayatının getirdiği sorumluluklar karşısında çiftlerin, bilgiyle, bilinçle desteklenmeleri sağlıklı evlilik yapabilmeleri açısından çok önemlidir. Ancak geleneksel aile bu yaşanan değişimde çocuklarını yeterince bilgilendirmede, bilinçlendirmede, yönlendirmede yetersiz kalıyor. Ailelere yönelik eğitim, rehberlik, danışmanlık ve terapi uygulamaları yeni gelişen uzmanlık alanları olarak ortaya çıkıyor.
Aile danışmanlığının en temel fonksiyonu aslında evlilik öncesi çocuklarımızı evliliğe bilgilendirerek, bilinçlendirerek sağlıklı karar vermelerini destekleyerek hem eğitim hem de danışmanlık hizmetlerini içeriyor. Anneler, babalar bu süreci yönetmekte ve çocuklarının uyumlu bir birlik ve beraberlik sağlamalarında artık yetersiz kalıyorlar ya da yanlış yönlendiriyorlar. Hatta ebeveynler tutumlarıyla evlilik sürecinde bir kriz veya bir çatışma fonksiyonu olarak da karşımız çıkıyor. Aileler, eşler arası ilişkilerde bırakın kolaylaştırıcı olmayı kaynana-gelin arasında yaşanan çatışmalar gibi çiftlerin ayrılmasının en önemli sebeplerinden birisi olarak görülüyor. Çiftlerin boşanma olgularını incelediğimizde, ailenin içinden geçtiği yaşam döngüsünün evrelerinde yaşadıkları çatışma ve problemlerden kaynaklandığını görüyoruz. Çocuk dünyaya geliyor, anne ile baba arasında uyum olmadığı için ortaya çıkan sorumluluğu işbirliği içerisinde paylaşmıyorlar. Çocuğun bakımından kaynaklanan zorluklar, sıkıntılar eşler arası çatışmaya dönüşüyor.
Günümüzde aile ruh sağlığı hizmetlerinde, anne ve babanın sorumluluklarını yerine getirebilmesi için çiftlere yönelik danışmanlık ve terapi hizmetleri önem kazanmıştır.
Aile Danışmanlığının İşlevi
Aile danışmanlığı, koruyucu-önleyici hizmetlerde bireylerin ve ailelerin psikolojik, kültürel, toplumsal sorunlarının çözümlenmesi konusunda psikososyal destek sağlamanın yanı sıra sorunlara neden olan risk faktörlerin belirlemenin ve bunlara yönelik önlemler almanın etkili bir yöntemidir. Ailelere yönelik danışmanlık ve terapi uygulamaları ile toplumumuzda sağlıklı, mutlu, bilinçli aileler oluşmasına, eşlerin kendi aralarında yetişkinlerin çocukları ile kaliteli ilişkiler geliştirmeleri kent yaşantısına uyumlu bir yaşam sürdürmelerine katkıda bulunmak amaçlanır.
Sosyal bir kurum olarak aileye yardım etmek insana yardım etmektir. Aile kurumunu güçlendirmek, toplumu güçlendirmektir. Güvenli bir gelecek sağlamaktır. Hayatımızın oluşturan kavramların temelini oluşturan aile her kültürde bir değer ifade eder. Tüm beklentilerin, isteklerin, arzuların, güzelliklerin, acıların yaşandığı bir kurumdur.
Günümüzde aile birimi değişen değerler ve beklentiler, ekonomik sıkıntılar, göçler, artan şiddet, çevreyle ilgili tehlike ve tehditler, belirsiz gelecek gibi karmaşık sorunlarla baş etme durumundadır. Her ne kadar kentlerdeki modern yaşam aileler ve ana babalar üzerindeki baskı arttıysa da, yetişkinliğe adım atan gençlerin evlilik, ana babaların ebeveynlik becerilerini kazanabilecekleri ve ihtiyaç duyduklarında danışmanlık alabilecekleri ortamların ve fırsatların sayısı çok kısıtlıdır.
Gelişmiş ülkelerde bu konuda uzmanlaşmış, bireylerin bilinçli evlilikler ve bilinçli aile oluşturmasına, ailenin uyum becerileri ve düzeninin sağlanmasında yardımcı ve destek olacak danışmanlara ihtiyaç artmaktadır. Aile danışmanlığı, anne- babalar veya adayların evlilik yaşamında eşler arası ve çocuklarıyla karşılaştıkları iletişim, uyum, davranış sorunlarının nedenleri, çözüm yöntemlerini ortaya koyan katılımcılara koruyucu, önleyici aile rehberlik ve eğitim uygulamasını içerir. Ailelere yönelik terapilerde; aile kurumu, aile yaşam döngüsü ve çeşitleri, evlilik süreci aşamaları, eşler arası ilişkiler, kişilik özellikleri, eşler arası ilişkilerde stres etkenleri, evlilik çatışmaları, roller, güç kavramı, evlilikte yaşanan sorunlar ve başa çıkma yolları konularıyla çiftlere karı-koca iletişim becerileri, sorun çözme ve uzlaşma becerileri geliştirmeleri yönünde danışmanlık desteği verilir. Ayrıca terapilerde çocuğun, ergenin ruhsal gelişim dönemleri, çocuklarda uyum ve davranış bozuklukları, ergenlik dönemi sorunları, depresyon, aksiyete bozukluğu, sınav kaygısı, madde ve internet bağımlılığı konularıyla da anne-babalar çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmaları hususunda danışmanlık hizmeti alırlar. Aile danışmanlığının temel misyonu çiftlere, ebeveynlere kendilerini tanıma, anlama, iç görü geliştirerek farkındalıklarını oluşturmada yardımcı olmaktır. Böylece aile içersinde farklılıklarına rağmen bir arada yaşama, uyum, sorun ve çatışma çözme becerileri kazandırmak temel hedeftir. Eğitim çalışmasında; bireyler hayatının bir bölümünü geçirdiği ailesinden ayrılmaya hazır mı? Evlenecek olan bireyler birbirini ne derece tanıyor? Evliliği düşünen eşler anne ve babalığa hazır mı?
Anne-babalar, çocuklarda meydana gelen ruhsal gelişim ve değişimi konusunda bilgi sahibi olmaya bilirler. Birçok aile çocuğunun uyum ve davranış sorunlarını geç fark edebilir.
Sağlıklı çocuk yetiştirmede aile eğitim yoluyla güçlendirilir, donanım kazandırılırsa çocuğunun ruhsal sorunlarının çözümlenmesinde en etkili yardımı sağlar.
Aile Danışmanı Olarak “Sosyal Hizmet Uzmanı”
Sosyal hizmet psikososyal sorunlarının çözümüne yönelik bilimsel uygulamaları içeren bir meslektir. Bireylerin, grupların ve toplumların psikososyal ve ekonomik sorunların ortadan kaldırılması sorumluluğunu taşır. “İnsanı merkezli” felsefi yaklaşımıyla, mesleki uygulamaları gerçekleştirir. Din, dil ve sınıf farkı gözetmeden uygulamalarını yürütür.
Sosyal hizmet, bireyin aile ve toplum hayatı içinde yaşam kalitesinin yükselmesi yönünde mesleki ve kurumsal çalışmaları kapsar.
İnsan biyolojik, psikolojik ve sosyal bir varlık olup bu özelliklerinden yaşanan bir sorunun insanın ruh sağlığını olumsuz etkileyeceği açıktır. Ruh sağlığı tedavisinin verimliliği açısından bütüncül yaklaşmasının zorunluluğu ortadadır.
Ruh sağlığı bozuklukların tanı, tedavisinde ve toplumun ruh sağlığının korunmasında psikiyatri uzmanı sorumludur. Psikiyatri uzmanı multi disipliner bir ekip çalışması ile ruh sağlığı hizmetlerini yürütür. Hemşire, sağlık memuru, psikolog yanı sıra sosyal hizmet uzmanı ile ekip çalışması yürütür. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ruh sağlığı hizmeti veren kurumlarda psikiyatrik sosyal hizmet uygulamaları ile sosyal hizmet uzmanları bireyle, aile ve grupla danışmanlık ve terapi yöntemlerini kullanarak mesleki rollerini yerine getirir.
Sosyal hizmet uzmanları lisans eğitimlerinde psikolojiye giriş, gelişim psikolojisi, çocuk psikolojisi, sosyal psikoloji, görüme teknikleri, terapötik iletişim becerileri, normal dışı davranışlar, insan davranışı ve sosyal çevre dersleri ailelere ve gruplara yönelik danışmanlık hizmetlerinde kuramsal bilgi ve beceri gereksinimi karşılamaya dönüktür.
Sosyal hizmet uzmanı lisan eğitiminin kazandırdığı bilgi ve beceri ile birey, aile ve gruplarla psikososyal tedaviye yönelik müdahaleler yapabilmektedir.
Sosyal hizmet uzmanı, danışmanlık ve terapi uygulamalarıyla bireyin gelişimine katkı sunan, ailelerin problem çözme kapasitelerini geliştiren rol ve işlevleriyle, ailenin ruh sağlığının korunmasında, aile içi çatışmaların çözümlenmesinde danışman ve terapist olarak rol alır.
Bireyin, aile ve toplum hayatında güven duygusu içinde yaşamasına katkı sunar. Ailelere yönelik danışmanlık uygulamalarında; danışanın ve ailenin psikososyal sorunların daha fazla travma etkisi oluşturmadan çözüme kavuşturulması sağlamak hedeflenir.
Koruyucu-önleyici, tedavi edici ve rehabilitasyon hizmetlerinden oluşan aile ruh sağlığı hizmetlerinde sosyal hizmet uzmanları danışman ve terapist olarak görev alır.
Aile Danışmanlığında “Sosyal Hizmet Uzmanının Önemi”
Sosyal Hizmet Uzmanı Ahmet Cemil Ölçer, Amerika’da psikoterapi hizmeti veren meslek ve sayılarını inceleyen araştırmasında Sosyal Hizmet Uzmanlarının 682 Bin, Klinik Psikologlarının 147 Bin, Psikiyatristlerin 25 Bin diğer meslek mensupları ile toplamda 1.186.500 olduğunu belirlemiştir.
Amerika ile karşılaştırıldığında Türkiye’de olması gereken sayının Sosyal Hizmet Uzmanı 300 Bin, Psikolojik Danışmanın 73 Bin, Psikolog 37 Bin, Psikiyatrist 6 Bin 5 Yüz olması gerektiğini belirliyor.
Ülkemizde sosyal hizmet eğitimi gelişmekte olup, sosyal hizmet uzmanlarını eğitimi sorun olmaya devam etmektedir. Üstelik açık öğretim yoluyla sosyal hizmet eğitiminin verildiğini göze alırsak sosyal hizmet uzmanlarının ruh sağlığı profesyoneli olarak yetiştirilmekten ne kadar çok uzak olduğu günü yaşıyoruz. Her şeyden önce sosyal hizmet uzmanları, ruh sağlığı profesyoneli olarak bilgi ve beceri eğitimi ile donatılmalıdır. Sosyal hizmet uzmanları farklı alan ve kurumlarda mesleki çalışmalarını yürütse ‘de travmaya maruz kalmış çocuk, kadın, aile, engelli veya yaşlılarla dezavantajlı gruplarla çalışır. Her yönüyle bu gruplarla çalışma ruh sağlığı bilgisi ve terapötik iletişim becerisinin gerektirir.
Ülkemizde 657 Sayılı kanuna göre sağlık hizmetleri meslek sınıfında olan sosyal hizmet uzmanları kadro sınıfına uygun olarak koruyucu-önleyici, tedavi edici ve rehabilitasyon hizmetlerinde danışman ve terapist olarak sayısının hızla arttırılması gelişmiş ülke standartlarını yakalayabilmek açısından ayrıca bir önem arz etmektedir.
Sosyal hizmet bölüm öğrencileri eğitimleri boyunca, iyi bir danışman ve terapist olabilmek için temel düzeyde ruh sağlığı bozuklukları bilgisi ve terapötik iletişim becerisini kazanmaları önemlidir. Sosyal hizmet uzmanlarının bireyle, aile ve grupla terapi uygulamalarında aktif rol alabilmeleri geleceğin sağlıklı toplum inşasında yeri ve önemi yadsınamaz bir gerçektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.