Birincil süreçlere gerilemiş çocuksu bir uygarlığın izinde
İnsanların bir kısmı geçmişe sığınırlar, bir kısmı da geleceğe...
Her iki grup da şimdi'den hoşnut değildir.
Teselliyi geçmişte arayanlar, gelecek umudu taşıyamayacak denli karamsardırlar. Geçmiş kemâle, gelecek zevale delâlet eder nazarlarında. Yaşlıdırlar. Geçmişleri çoktur, gelecekleri yoktur. Böylelerinin muhafazakâr olmaları kaçınılmazdır.
Buna mukabil geçmişi yok sayıp geleceğe gülümseyenler, bir ilerleme iyimserliği içinde olanlardır.
İlerleme, en temelinde bir gelecek tasavvurudur. Bakışın ilerilere uzanmasıdır. Ötelere. Hâl'den istikbale, yani şimdi'den geleceğe.
Bu yönüyle iyimserdir. İleride olanın, gelecekte olanın iyi olduğunu varsayar çünkü.
İleriye gidiş güya iyidir, iyiyedir, iyiye doğrudur. Zorunludur.
Geçmişi olmayanlar, geçmişi bilmeyenler, sadece geçmişten değil, şimdi'den de şikâyetçi olanlardır.
Depresifler muhafazakârdır. Yerlerinden kımıldamak bile istemezler. Mahzun ve mağrur bir hâlde, durmaktan yanadırlar. Durmaktan ve elde olanı korumaktan. Kötümserdirler. Güçsüzdürler. Yaşlı ve olgundurlar. Gerçekçidirler. Hem de gereğinden fazla. Avrupa gibi.
Manikler ise, ilericidir, ilerlemecidir. Yerlerinde duramazlar. Adeta dışlarına taşarlar. İleriye, daha ileriye, hep ileriye gitmek isterler. İleriye ama nereye? Hiç önemli değil, ileriye! Hep ileriye! İyimserdirler. Güçlüdürler. Hayalcidirler. Genç ve o denli çocuksudurlar. Gerçek, yani geçmiş ve şimdi, umurlarında bile değildir. Amerika gibi.
Bir de manik-depresifler var. Bir ileri, bir geri. Bizim gibi.
***
XIX. yüzyıl ideallerinin tümü bir kavramla özetlemeyi istesek, "ilerleme" (progression) kavramından daha elverişlisini, daha ekonomik olanını bulamayız sanırım.
İlerleme, zamanın ruhuydu; son iki asrın ruhu.
Söylemek zorundayız, bundan böyle: yeryüzünün ruhu.
Bu nedenle yolu kısaltıyor, maksadı sadeleştiriyor. Özetliyor, yani bütün karmaşıklığıyla da olsa kavramaya çalıştığımız bir idealler öbeğinin özünü ifade ediyor.
Bir zamanlar, ilerleme'nin bizdeki karşılığı: terakkî idi. Bir siyasî programa alem bile olmuştu: ittihad ve terakkî (union et progress).
Ernest Renan, İslâm dünyasını mâni-i terakkî olmakla suçlayınca, ilerleme düşüncesi, bu topraklarda, hâlesini başına geçirdi. Hem de bizzat suçlananların eliyle.
İyi bakınız, aurası hâla görülür.
***
XIX. ve dolayısıyla XX. yüzyıla damgasını vuran 'ilerleme' kavramının çocuksu bir yanı vardır. Bu çocuksu, bu naif yanına istinaden modernleşmeyi pekâlâ bir tür 'çocuklaşma' olarak da tanımlayabiliriz. Çelişik olan şu ki bu ilerlemeci iyimserliğin çocuksu tarafı, gerçekte, psikolojik bir gerilemeye (regression) delalet etmektedir.
Yetişkinlerin aşırı gelecek yatırımı, en basit anlamıyla "umud"un istismarıdır; ve bu istismar sürecinin, bir süre sonra umut tüccarlığına dönüşmemesi imkânsızdır. Nitekim böyle de olmuş ve bu çocukça iyimserliği kapitalizm sonuna değin istismar etmekten kaçınmamıştır.
Werner Sombart, modernleşme'nin özünde saklı psişik gerilemeye daha bir asır öncesinden işaret etmiş, modern girişimci'nin ("yeni burjuva"nın) niçin çocukça davranışlar sergilediğini işbu tesbitten hareketle açıklamayı denemiştir:
— "Modern insanı belirleyen temel değerlerdeyse bütün psişik süreçleri en basit unsurlarına indirgeyerek, bu süreçlerde kökten ve bütünsel bir basitleştirme, bir tür çocukça bir ruhsallığın birincil durumlarına gerileme türünden bir şeyle karşılaşıldığı söylenebilir."
Avrupa'nın mirasının bugünkü temsilcisi: Amerika.
Bakınız, Sombart, bu konuda da ne diyor:
— "Günümüz Amerikan uygarlığının temel özelliklerinden biri de: hiçbir şeyin tamamlanmamış olması, dur durak tanımayan bir gelecek düşüncesi, her şeyin geleceğe yönelik bir şekilde tasarlanmasıdır."
Amerika. En genç uygarlık. Geleceğe tapan bir uygarlık. Kendinden memnun olmayan bir uygarlık.
Gençliğin tüm olumlu niteliklerine sahip. Kaçınılmaz olarak tüm olumsuz niteliklerine de.
Birincil süreçlere gerilemiş bu uygarlığın hevesleri kontrol edilebilir mi?
Eğer edilebilecekse, bu kendisinden yaşlı bir uygarlık eliyle mi olacak, yoksa kendisinden daha genç bir uygarlık eliyle mi?
Belki de daha çocuksu bir uygarlık eliyle.
***
Sözün özü, psikolojik bakımdan gerileme (regression) olmaksızın, maddi ve ekonomik bakımdan ilerleme (progression) olmaz!
Bu yüzden çocuklaşma, modern uygarlığın biricik varlık koşulu.
Para ve iktidar oyunlarının yönlendirdiği bir uygarlık.
Oyun ve eğlencenin...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.