Dücane CÜNDİOĞLU

Dücane CÜNDİOĞLU

Son Günahım

Son Günahım

Ey talib!

Son seslenişim bu sana

Son küstahlığım

Son günahım

Son günahın

* * *

Herkes kendine verilen en değerli armağanı kullanırmış yolu bulmak için

Sözcüklerimden başka değerli bir şey yoktu yanımda, onları sundum sana

Kabir taşlarına kazınmış küflü sözcükler... kefen bezlerine işlenmiş belli belirsiz kanlı heceler...

Gönlümce en değerlilerini seçip fısıldadım kulaklarına... en eskilerini...

Belki en doğrularını değil ama inan ki en güzellerini...

Bazen ulu dağların zirvelerinden, bazen engin ummanların derinliklerinden

Mecnunun âhını duyasın diye

Ölüler diyarından... çölden... daima dostların yanından

Meczub iniltilerini işitesin diye

Kuytu kûşelerde âşıklar mushafından şiirler okudum sana

Kur'an'dan

İki damla gözyaşı uğruna

Yanmazsam yanmazsın sandım da

Yandım.

Yanmadın.

* * *

Geçmişimi hatırlamak için başkalarının tanıklığına ihtiyacım var

Başkalarının sesine

Senin sesine

Ruhumdan nefhalarla kardım toprağını

Sırf seni sende senden duyayım diye

Sînende

Sırf bir aks-i sada... sade bir âh... sadece bir inilti...

Hatırlamam için

Unuttuğumu... kaybettiğimi... kendimi...

Bulmam için

Yolu

Yordamı

VE seni...

Bulamadım

Yılmadım... yazdım sana... durmadan yazdım... asırlarca...

Belki bulurum diye

İnadına

Sen sustukça ben yazdım... usanmadan... biteviye...

Rüzgâr masamdan mektubunu havalandırırken

Yazmazsam yazmazsın sandım da

Yazdım.

Yazmadın.

* * *

Yeşillere bürünmek, Hızır'a tahammülün bedeli

Bir yandan dostların gemilerine zarar vermek, öte yandan hasmın köyündeki duvarları güçlendirmek

Daha da acısı nedir bilir misin?

Çocukları öldürmek

Kötü çocukları

Geçmişe zarar vermesinler diye ellerinden geleceklerini almak

Geçmişe, yani kutsala

Bu yüzden öldürmeliydim seni

Kan gölünün tam da ortasında

Gür nârâlar savura savura

Bezirgân tezgâhlarını tekmelerken

Her kuşku bir diğerinin ötesindeyken

Yakalayıp perçeminden yere çalmalıydım o pis nefsini

Nefsimi

Yapamadım

Hızır'a ihanet ettim

İki denizin birleştiği yerde yolumu kaybettim

Yolumu, yani sorularımı

Bir dizi cevap dudaklarında ölürken

İnanmazsam inanmazsın sandım da

İnandım.

İnanmadın.

* * *

Bir varmış bir yokmuş

Masal gibi sanki

Hem lâ hem illâ imiş

Hakikat

Önce yok demeyi bilmekmiş

Edeb

Anladım bezm-i elestin sırrını

Benim ilk günahımmış illâ,

Lâ benim son günahım!

Bu yazı toplam 12268 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dücane CÜNDİOĞLU Arşivi