SOSYAL FOBİ Buradan hemen kaçmalıyım!
“Buradan hemen kaçmalıyım!”
Sosyal fobi 1966 yılında Isaac Marks tarafından tanısı konulmuş bir bozukluktur. İnsan toplulukları için hata yapmaktan korkma, küçük düşme durumu olarak karşımıza çıkmaktadır.
“Fobi” kavramı üzerine çeşitli tanımlamalar yapılmıştır ve çoğunluklada “korku” kavramı ile karıştırılmıştır. Korku; gerçek, bilinen bir tehlikenin insanda oluşturduğu endişe duygusudur. Fobi(phobia) ise belli bazı durumlarda insanların kendi üretmelerine bağlı olarak mantık dışı düşünce veya korku durumudur.
Sosyal fobiyi yaşayan birisi, kalabalık bir grup içinde olduğunda kalp çarpıntısı, titreme, boğazının düğümlenmesi, yutkunamama gibi durumlarla karşı karşıya kalacaktır. Ve organizma “Buradan hemen kaçmalıyım!” mesajını vermeye başlayacaktır. Böyle bir durumda insan kendince güvenli olan bir yere gitme isteği duyar ve rahatlayıncaya kadar oradan çıkmak istemez.
Böylesi durumların aslında insanı kaçmaya sevk edecek gerçek bir tehlike durumu olup olmadığının tespit edilmesi, bilinmesi gerekir. Kişinin bunu bilmesi ve algılaması gerekir. Yani farkındalık kazanması, kazandırılması gerekir. Bu farkındalığı kişide oluşturmak böylesi bir süreç içerisinde olumlu bir yol haritası oluşturmak, tedavide olumlu bir süreç oluşturmak adına atılacak ilk adımdır.
Atılacak olan ilk adım böylesi bir anda beynimizi tekrardan devreye sokarak yeni bir kalıp oluşturmaktır. Yani beynimize “kaçmalıyım” komutu yerine böylesi bir durumla “savaşmalıyım” komutunu vermektir. Tabi bu durum basit, bir anda oluşturulabilecek bir durum değildir. Çünkü fobik durum yaşayan bireyin düşünceleriyle savaşması kendisi için korkutucudur. Başarılı olma ihtimali gibi endişenin onu daha da yıpratma ihtimali vardır. Ama şu da önemli bir gerçektir ki savaşma ve mücadele ile elde edilen daima o insan için kıymetlidir. Böylesi bir mücadele sonrasında birey “öğrenilmiş çaresizlik” girdabından da kurtulması için ilk ışığı görmüş olacaktır.
Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?
“Endişe akılda dolaşan ince bir korku akıntısıdır. Ne kadar uzun süre akarsa o kadar derin izler bırakır.”
Aslında sosyal fobiyi tetikleyen olguların başında öğrenilmiş çaresizlik gelmektedir. Peki nedir bu öğrenilmiş çaresizlik? Aslında insanın yaşadığı olumsuz olayların bünyede yarattığı olumsuz sonuçların birikmesi sonucu, yaşayacağı benzer durumlarda tekrardan aynı şeyleri yaşayacağına dair bir inancın oluşması durumudur. Ve bu inanç insanı gereğinden fazla tedirgin ederek yaşadığı sorunların üstesinden gelememe, tekrar başarısız olacağı duygusunu aşılamaktadır.
Bu konuya dair çok güzel bir örneği sizinle paylaşmak isterim: bir köpekbalığı ve başka bir balık aynı akvaryuma konulurlar, ancak bu balıklar aralarına cam bir engel konularak birbirinden ayrı tutulmuşlardır. Köpekbalığı acıktığı zaman karşısındaki balığı yemek için ona saldırmış fakat arada cam olduğu için cama çarpmış. Bu saldırıyı tekrar tekrar yapsa da her seferinde araya konulan bölmeye takılarak sarsılmış. Köpekbalığı karşısındaki bu balığı yemek için tam 28 saat uğraşmış. Bu kadar çabadan sonra karşısındaki balığı yemekten vazgeçmiş. Belli bir süre sonra aradaki cam engel kaldırılmış fakat yine de köpek balığı tekrardan o çarpmanın verdiği sarsıntıyı yaşamamak için, balığın yanına yaklaşmasına aldırış bile etmeden ona saldırmamış. Bu durum sonucunda köpekbalığı açlıktan ölmüş.
Bu kısa örnekte aradaki engelin kalkmasına rağmen köpekbalığının artık çabasından vazgeçir, başarısız olacağına inanması “öğrenilmiş çaresizlik” olarak adlandırılır. bu sadece hayvanlar aleminde değil bizim yaşamımızda da sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Unutulmamalıdır ki böylesi durumlar biz insanlara yeni tecrübeler kazanabilme ve böylesi durumlardan ders çıkarabilme imkanı vermektedir.
Psikolojik Danışman
Mustafa ÇELİK
Kaynakça:
Addington, J.Ensign (1994). %100 Düşünce Gücü, Akaşa Yayıncılık.
Geçtan, E.(1984). Psikanaliz ve Sonrası, Ankara.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.