Özel Eğitim Kurumları Genelgesi Üzerine
Bir önceki yazımda otistikler ve empati üzerinde durmuştum. Bu çok zor bir işti benim açımdan. Çünkü bu tür engelle yaşayan insanların düşünce ve duygu dünyasına girmek her şeyin bir birine karışması hatta katışması demekti. Bu görünenin arkasında başında ve neticesinde ne ile karşılaşacağını bilmeden yaşamak demekti. Her şeyimizi garanti altına alma konusunda tüm yaşamını adayan bizler için ne kadar bu hayatlarda girebilmek mümkün.
Fakat bu kişilerin eğitimlerini yüklenen kurum ya da kuruluşlar olaya nereden bakıyorlar acaba.
Gerek kurum olarak gerek devlet politikası olarak bu çocukların hayatlarında çok fazla oyunlar oynanmakta. Yeni genelge ile neler murat ediliyor ilerleyen zamanlarda görülecek. Ama bu uygulamanın bazı açılardan irdelenmesinin bu çocukların ailelerine bir borç bildiğim için gerekli görüyorum.
Anlaşılan o ki rehabilitasyon merkezlerinin bitirilmesi amaçlanmaktadır. Yalnız bununla ne yerine konuşacak hiçbir açıklama ya da alt yapı hazırlığı konusundaki çalışmalardan bahsedilmemektedir. Özel Özel Eğitim okullarının başkanının Milli Eğitim Bakanı ile görüşmelerinde bir yanaşmacılık sezilmektedir. Yani hep beraber rehabilitasyondaki rant için çocukların istismarına yönelik denetim mekanizmalarının harekete geçirilmesi ile ilgili hiçbir çalışma yapılmadan sadece öğrencilerde özel eğitim alma şartlarını kısıtlamak ne kadar bilimsel bir çalışma yoludur bilemiyorum.
İnsanın olduğu her yerde istismar olacaktır. Bunu en aza indirmenin yolu istismara uğrayan kişilerin haklarını ellerinden almakla olmaz olmamalı. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde sırf bu alana yönelik yetkin müfettişler yetiştirilsin ve her an denetime tabi tutma yetkisi verilsin. Maliye bakanlığında müfettişler sürekli denetim çalışmalarında bulunsun. Yoksa bir olay ayyuka çıktıktan sonra tedbir almaya kalkılırsa pire için yorgan yakmaktan hiç geri durmazsınız ki şu anki durum bunu göstermektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda tarafsız bir rol oynamak zorundadır. Çünkü burada bir renk öğrendiği zaman yüzünde kocaman gülücükler oluşan bir anne babanın umutlarında bahsediliyor. Bu kadar küçük öğrenmelerden mutlu olan kişiler üzerinde oyunların oynanması hiçbir etik anlayışına sığmamaktadır.
Ben ümit ediyorum Milli Eğitim Bakanlığı bunların hepsini dikkate alarak çalışmalar yapmaktadır. Ama her ne uygulama olursa olsun bizler mevcut uygulamaların dışına çıkma gibi bir lükse sahip değilizdir. Çünkü burası bir hukuk devletidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.