Psk. Özlem KANDEMİR

Psk. Özlem KANDEMİR

Boşanma Ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Boşanma Ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Her evlilik, ölünceye dek birlikte mutlu yaşama hayalleri ve “bir yastıkta yaşlanma” temennileri ile başlar ancak her masalın sonu mutlu bitmez. Son yıllarda adını sıkça telaffuz ettiğimiz boşanma kelimesi; kişilikleri, dünyayı algılama biçimleri, sosyal ve kültürel değerleri ve alışkanlıkları,  duygusal ve davranışsal tepkileri bakımından birbiriyle uyum içinde bir hayatı yürütemeyen çiftlerin artık bir “çift olmaktan Vazgeçmeleri”ni ifade etmektedir. Her türlü çabanın gösterilmesine karşın bazı evlilikler ayrılıkla sonuçlanabilir. Bu durumda ayrılan tarafların, yaralarını sarmaya ve hayatlarını daha özenle inşa etmeye ihtiyaç duydukları kuşkusuzdur. Yetişkinlerin gerek kendi başlarına, gerekse çevrelerinden ve/veya profesyonel destek alarak bu travmatik deneyimi atlatmaları bir nebze daha kolaylaşabilmektedir. Peki ya ayrılan çiftlerin çocukları varsa? Çocuklar bu durum karşısında ne yapacaklar?

EYVAH! ANNEM İLE BABAM BOŞANIYOR!!!

Boşanma hiç kuşkusuz, çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan birisidir ve potansiyel olarak onların gelişmelerini ciddi bir biçimde etkileyecek bir dizi değişikliği de beraberinde getirmektedir. “Potansiyel bir durumdur” çünkü boşanmış bir ailenin bireyi olarak yaşamak kaçınılmaz olarak çocuklara zarar veren bir durum değildir. Her boşanma felaket anlamına gelmez. Anne ve babanın ayrılığı çocuk üzerinde elbette ki travmatik etkiler yaratır ancak önemli olan anne ve babanın evliliklerinin sona ermesini nasıl karşıladıkları, boşanmadan sonra hayatlarını ve ilişkilerini nasıl sürdürdükleri ve çocukları ile ilgilenmeye devam etmeleridir.

Son yapılan araştırmalara göre bugün dünyada 1 yılda 1 milyondan fazla çocuk, anne baba boşanması ya da ayrılığı yaşamaktadır.

Boşanma ile ilgili son istatistikî verilere baktığımızda;

 1975’ten bu yana boşanmalar yılda 1 milyonu aştı. 
 1983’te doğan çocukların %45’nin anne babası boşanacak. %35’inin anne babası tekrar evlenecek,
 %20’sinin anne ya da babası ikinci eşinden de ayrılacak.
 Evliliklerin yarısı ilk 7 yıl içerisinde sona eriyor. Buna göre 1980’lerde doğmuş çocukların aşağı yukarı üçte biri 18 yaşına gelmeden tek ebeveynli bir evde yaşayacak.
 Resmi verilere göre Türkiye’de 2007 yılında 94219 çift resmen boşanarak evliliklerini sonlandırmıştır.

Bu istatistiksel veriler boşanmanın ciddi bir sosyal sorun olduğunu şüphe götürmez bir tarzda kanıtlamaktadır. Ancak boşanmayı iyi ya da kötünün karşıtlığı olarak görmek çok basit bir yaklaşım olacağından konuya “çok yönlü” bakma ihtiyacı doğurmaktadır.

Boşanma ile ilgili düşündürücü gerçeklerin ve anne babası boşanmış çocukların gelişimle ilgili ve psikolojik sorunlar yaşamak açısından diğer çocuklardan daha fazla risk altında olduğuna dair artan verilerin ışığı altında, giderek daha fazla çift aileyi dağıtmanın doğru olup olmayacağını sorgulamaktadır. Bazıları, en azından çocuklar büyüyüp evden ayrılana kadar, kişisel isteklerini bir kenara atıp evliliği sürdürmeyi düşünebilir. Boşanmayı tek bir tarafın istediği durumlarda, karşı tarafta –özellikle çocuklar üzerinden- suçluluk duyguları uyandırıp, fikrini değiştirmeyi deneyebilir. Ancak bir çok araştırma sonucu göstermiştir ki; sadece çocukların iyiliği için bir arada kalmanın çok nadir işe yaramaktadır. “Çocuğum için bu evliliğe katlanıyorum” diyen kişilerle günlük hayatımızda sıkça karşılaşabiliyoruz. Önemli olan -çocukların mutluluğu için dahi olsa- evliliğin fiziksel varlığının sürdürülmesi değil, kaliteli ve doyurucu aile içi ilişkiler yaşayarak, evliliğin bir ahenk içinde yürütülmesidir. Bazen, anlaşamayan eşlerin bir arada kalması, çocuklara boşanmadan daha çok zarar verebilmektedir. Çocuklar, kendilerine özgü sezgileri ve içgörüleri ile ortamdaki en ufak bir elektriklenmeyi bile hemen fark ederler. Kasıtlı sessiz kalmalardan, sürekli bağrış çağırışlardan, fiziksel şiddet göstermeye kadar çeşitli anlaşmazlık tezahürlerine şahit olmuş çocuklar, boşanmış aile çocuklarından daha uyumsuzdurlar. Kısacası, bazen, bir evlilik sorununu çözmenin tek yolu evliliği sona erdirmek olabilmektedir.

Günümüzde evliliklerin sona ermesi –özellikle ekonomik ve sosyal statülerin değişip dönüşmesiyle- sık rastlanır bir olay olduğu için, birçok çocuk  -çok küçük olanlar hariç- boşanma kelimesini bilmektedirler. Eğer evliliğiniz bir süredir gergin ve mutsuzsa, çocuklarınızın bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkında olmaları büyük bir olasılıktır. Kavganın-özellikle fiziksel şiddet, alkolizm, kumar gibi durumların- bol olduğu ailelerde, çocuklar farkında olmadan, anne babalarının ruhsal durumlarını okumayı öğrenirler. Kızgın ya da mutsuz bir ebeveyne yaklaşmak için en doğru zamanı çeşitli ayrıntılardan yola çıkarak bulabilirler. Aynı şekilde ne zaman ortada olmamaları gerektiğini de bilirler. Yine de boşanma hakkında az çok bir şeyler bilmek ve sürekli anne-babanın kavgasına tanık olmak bile birçok çocuğu anne babasının ayrılıyor ya da boşanıyor olduğu haberine hazırlamaz. Olay patladığı zaman ki bu çoğu kez anne ya da babanın evden ayrılması ile kanıtlanır, birçok çocuk gerçekten sarsılır. Eğer çocuk anne ve babasının kavgalarından uzak tutulmuşsa daha da büyük bir şok yaşar. İstismar eden biri bile olsa, bir ebeveynden ayrı olmak çocukları dehşete düşürür. Çocuğun aileyi terk etmiş olan ebeveyni özlemesi doğaldır. Ebeveynlerin ayrılmış olması çocukların bağlılık duygularını yok etmez. Her ne yaşanırsa yaşansın, eşlerin birbirlerine karşı hissettikleri duygular ne olursa olsun; çocuk anne ya da babanın,  sadece varlığını bile sürekli olarak arzulayacaktır.

BOŞANMANIZ ŞART MIYDI?

Boşanma süreci içinde yaşanan gerginlikler ve çatışmalar, çocuğun içe kapanmasına veya agresifleşmesine, anne-babası tarafından sevilmediğini düşünmesine, gerginliklerin sorumlusu olarak kendisini görmesine neden olur. Bu sürecin son noktası olan boşanma ise çocuğun bu düşüncelerinde haklı olduğunun göstergesi olarak ortaya çıkar ve çocukta yoğun suçluluk duygusuna yol açar. Boşanma sonrasında çocuklar diğer tarafı özler, onun yokluğunu hisseder, kendisini güvensiz ve sevgisiz görür. Bu durum neden benim başıma geldi!?, Şart mı yani boşanmanız?! şeklinde isyan eden, sorgulayan ve hayal kırıklığı içeren cümleler kurabilirler. Sonuçta boşanma dediğimiz olay her ne kadar çiftler arasında yaşanıyorsa da, çocuklar boşanmanın seyircisi değil bir parçasıdır.

Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri gelişim dönemlerine göre incelendiğinde:

Eğer boşanma evliliğin ilk yıllarında gerçekleşmişse ve çocuk 0-3 yaş grubunda ise; anne ve çocuk / baba ve çocuk arasındaki duygusal ilişkileri azalttığından, çocuğun duygusal beslenmeyi yeteri kadar sağlayamaması büyüme ve gelişimini geciktirebilir. Bunun yanı sıra uyku ve yeme problemleri,  ayakta durmak, oturmak gibi bazı motor yetenekler ve kekeleme ve kelimeleri yutma gibi bazı dil gelişimi problemleri de görülebilir.

Okul öncesi dönemde ise; içe kapanık ya da tam tersi fazla atılgan olma; ancak her iki durumda da sosyal ilişkilerde güçlükler yaşama görülebilir. Bu dönemde oluşan özgüven kaybı karakteristik bir şekilde kişilik yapısında yer alabilir. Bütün bunlara ek olarak zihin gelişimi gecikebilir ve bloke olabilir. Dikkati toplamada yaşanan güçlükler çocuğun verimli öğrenmesini ve akıl yürütmesini zorlaştırır ve son derece olumsuz etkiler.

Okul çağında ise; ön planda görülen okul başarısızlığı ve uyum bozukluğudur. Çocukta ilgi ve dikkat problemleri dikkat çekicidir. Uyku ve yeme problemleri devam edebilir. Toplumla ilişkisi zayıflayan çocuk kendini ifade etmekte zorlanacağı için sosyal ilişki güçlükleri yaşayacaktır.

Ergenlikle beraber yukarıda sayılan birçok olumsuz etkinin yanı sıra hayata eleştirisel yaklaşan, olumlu düşünemeyen hedef koyma ve strateji oluşturmada yetersiz, kişiler arası ilişkilerde sorunlalar yaşayan, dürtülerini kontrol edemeyen, sınırlarını kestiremeyen, savunma mekanizmalarını sık ve yanlış kullanan, suç işlemeye eğimli bir kişilik yapısının ortaya çıkması oldukça yüksek bir ihtimaldir.

Yapılan bir çok araştırma, erkek çocukların kız çocuklara oranla, ebeveynlerinin boşanmasına daha abartılı duygusal ve davranışsal tepkiler verdiği sonucunu ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla erkek çocuklarında, uyum ve davranış problemleri daha fazla gözlenmektedir. Bu durum analitik açıdan, ayrılık sonrası evi terk eden kişinin genelde baba olması ile açıklanabilir.

Sonuç olarak; ister saldırganlık ya da hırçınlık, ister alt ıslatma ve dışkı kaçırma, ister uyku ve yeme problemleri, ister dikkat problemleri ve okul başarısızlığı şeklinde olsun; boşanma, çocukta bir takım uyum ve davranış bozukluklarına neden olmakta ve çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu olumsuz etkilerin en aza indirilmesi ancak anne ve babanın olumsuz tutumlardan kaçınmalarıyla mümkündür.

ÇOCUĞUNUZA NASIL YARDIM EDEBİLİRSİNİZ:

 Boşanacağınızı birlikte söyleyin ve üslubunuza çok dikkat edin
 Çocuğunuza dürüstçe detaylara girmeden bilgi verin
 Boşanma sonucunda artık bir çift olamayacağınızı ancak sonsuza kadar çocuğunuzun anne-babası olacağınızı ve çocuğunuza olan sevginizin azalmayacağı gerçeğini ona anlatın
 Eski eşinizi kötüleyen sözler sarf etmeyin
 Çocuğunuzun bazı olumsuz özelliklerini eski eşinizle özdeşleştirmeyin
 Boşanma olayını çocukla ilişkilendirmeyin
 Boşanmanın çocuklarla ilgisi olmadığını önemle vurgulayın
 Boşanmada sorumlulukları olmadığı konusunda ikna edin
 Tutarlı olun
 Alıp bırakırken dakik olun
 Ani değişiklikleri erteleyin
 Taraf tutmak zorunda bırakmayın
 Çocuğun eğitiminde ortak yol izleyin
 Diğer ebeveyn hakkında bilgi almak için çocuğunuzu sıkıştırmayın
 Boşanmaya verdiğiniz tepkilere dikkat edin
 Diğer ebeveyni incitmek için çocuğunuzu piyon olarak kullanmayın
 Mahkeme, nafaka eşya dağılımı konularını çocuğunuzun önünde konuşmayın
 Boşanmanın bir son değil bir başlangıç olduğunu anlatın
 Arasına boşandığınız eşinizle bir araya gelip çocuklarınızla ilgili paylaşımlarda bulunun
 Çocukların duygularını dışa vurmasına izin verin
 Diğer ebeveynin çocuğun hayatından tamamen çıkmasına izin vermeyin
 Suçluluk duygusuyla hareket etmeyin ve çocuğunuzu gereksiz hediyelere boğmayın
 Çocuğunuzun kötü davranışlarıyla baş etmeyi öğrenin
 Gerekiyorsa uzmanlardan psikolojik destek alın

NE ZAMAN PROFESYONEL YARDIMA BAŞVURMALISINIZ:

Boşanmanın öncesinde ve/veya sonrasındaki süreç istediğimiz doğrultuda yönetilememiş ve son derece sancılı bir şekilde atlatılmış olabilir. Kendinizin veya çocuğunuzun, tek başına bu durumun üstesinden gelemiyor olması da normaldir. Eğer kendinizi çökkün bir halde çaresizlik duyguları içinde mücadele ederken buluyorsanız ve çocuğunuzdaki uyum ve davranış problemleri ile başa çıkamıyorsanız vakit kaybetmeden bir uzmana başvurarak profesyonel destek almanız gerekiyor demektir.

ÇOCUĞUNUZ:

 Yaşından küçük davranmaya başladığında
 Parmak emme, alt ıslatma, tırnak yeme gibi davranış sorunları baş gösterdiğinde
 Sosyal çevresinden sürekli uzak kalma isteği yaşadığında
 Sürekli uyumsuz ve huysuz olduğunda
 Rol yaptığında ya da sık sık yalan söylediğinde
 Üzüntü ve depresyon yaşadığında
 Suçluluk duymaya başladığında
 Uyku ve yemek yeme sorunları başladığında
 Arkadaşlarıyla sık sık problem yaşadığında
 Okul başarısızlığı ve dikkat problemleri yaşamaya başladığında
 Mantık dışı korkular yaşadığında
 Dürtüsel davranışlar gösterdiğinde
 Dil ve konuşma güçlükleri yaşadığında
 Aşırı agresif tepkiler verdiğinde

BİR UZMANIN YARDIMINA İHTİYAÇ DUYUYORSUNUZ DEMEKTİR.
UNUTMAYIN!

Boşanma son derece tatsız ve yıpratıcı bir durumdur. Ancak bu durumla başa çıkabilecek gücün sizde mevcut olduğunu unutmayın. Boşanmış olmalarına rağmen, anne ve babasının desteğini, ilgisini ve sevgisini her daim arkalarında hisseden çocukların duygusal açıdan sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri kuvvetle muhtemeldir.

PSK. ÖZLEM KANDEMİR

Bu yazı toplam 13005 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Psk. Özlem KANDEMİR Arşivi