Başkalarının söylediklerini mi dinlemeli, içimizden gelen sesi mi?
Etrafımdaki insanlar, çok sesli koro kurmuş, aynı şarkıyı söylüyor; ‘Devir değişti, sen de değişmelisin. Yeter artık! Bu kafayla nereye kadar gidebilirsin?’
Çoğu zaman sormuşumdur kendi kendime…
Bir tek ben miyim zamana, zamane koşullarına ayak uydurmakta güçlük çeken?
Başkalarına uyum sağlamak için çaba sarf ederken eskiden kalma özelliklerini bırakmak istemeyip uçlarından çekiştiren
Hadi, asosyal takılmayayım, kalabalığın içine karışayım derken içten içe yalnız kalmayı arzu edip bir köşeye çekilen
Her şeyi bırakıp, günler boyunca eve kapanıp, telefonu, bilgisayarı, interneti kapatıp dışarıdan hiçbir uyaran almak istemeyen…
Acaba, bir tek ben miyim?
***
Sanırım yalnız değilim…
Evet, evet! Benimle aynı duyguları paylaşanlar da var, eminim.
Hayatın olağan akışında, bazı kesitlerde onlarla karşılaşıyor,
Izdırap dolu yüzlerine baktığımda, bunu daha iyi anlıyorum.
Meselâ hasta koltuğuna oturur oturmaz, uzaklara dalıp gidenler var.
Bedenleri benim yanımda olsa da zihinleri farklı bir ortamdaymış gibi
Hayattan beklentileri ile sahip olduklarının örtüşmediği o kadar belli ki.
***
Ayrıca konuşurken bakışlarını kaçıranlar, sanki gerçeklerle yüzleşmekten kaçanlar tanıyorum…
Karşısındaki deniz manzarasına mıhlanıp geçmişi sorgulayanlar…
Yolda yürürken kararsız kalıp sağa sola zikzaklar çizenler…
Ağlamak isterken gözyaşlarını tutup, acı acı gülenler…
Arabalarının gaz pedalına basıp, ardına bakmadan gitmek isteyenler…
Nedense onlarda kendimden bir şeyler buluyorum,
Ortak kararsızlığı, arada kalmışlığı paylaştığımızı hissediyor,
Ve bir nebze olsun sıkıntılarımdan arınıyorum.
***
Diğer yandan kargaşa var, tıpkı senfoni orkestrası gibi!
Etrafımdaki bazı insanlar, çok sesli koro kurmuş, aynı şarkıyı söylüyor.
-Devir değişti, sen de değişmelisin.
-Yahu biraz etrafındakilere baksana! Örnek alsana!
- Yeter artık! Bu kafayla nereye kadar gidebilirsin?
***
Kararsızım,
Galiba yol ayrımındayım…
Acaba onları dinleyip değişmeli miyim?
Yoksa aynı çizgide devam etmeli miyim?
***
İçimden gelen ses, kırılgan, sakin ve minnettar…
‘Boş ver! Sen, sahip olduklarınla yetinmelisin’ diyor
Dışarıdan gelen sesler ise daha fazlası için bana diretiyor.
Her ikisini birden tatmin edebilmek, gerçekten çok zor.
***
D-E-Ğ-İ-Ş-İ M
Ne yapayım işte?
Küçüklüğümden beri ondan çekindim,
Bu yüzden hep acı çektim, sancılar geçirdim
Gün geldi, çevremdeki baskıların etkisiyle değiştiğime üzüldüm.
Gün geldi, değişimi yakalayamama kaygısıyla bir hayli süzüldüm.
Hayatım boyunca hep bu ikilemle kavruldum.
***
Aslına bakarsanız ne içimden gelen ses, ne de dışarının sesi
Ne hesaplaşmak, ne de ispatlamak
Ne geçmiş, ne de gelecek
Ne kazanmak, ne de kaybetmek
Benim tek derdim ‘an’larımı hakkıyla yaşayabilmek.
***
Zaman öyle hızlı akıp gidiyor ki
‘Pişmanlık’ hastalığına deva bulana dek
Değişmek yahut değişmemek papatya fallarına kaldı demek!!!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.