Melda BEKCAN

Melda BEKCAN

Beyler! Kendinize gelin lütfen...

Beyler! Kendinize gelin lütfen...

ayet giyim üzerine yüzlerce mağazayı yan yana görmek istiyorsanız…

Bu da yetmez, mağazaları dolaşan, alışveriş yapan binlerce insan da olması lazım diyorsanız…

Hatta müşteriler sadece yurdum insanı değil, yabancı uyruklu da olsun talebinde bulunuyorsanız...

O zaman hiç düşünmeden Merter’e gelin.

Ben de Merter’deyim, kim bilir belki mağazalardan birinde karşılaşabiliriz!

Evet, tekstil alanında sadece Türkiye’nin değil, birçok yabancı ülkenin kalbinin attığı bir semtte, Merter’de oturuyorum yaklaşık 15 yıldır.

Hey gidi günler… Merter, eskisi gibi değil! İlk taşındığımız günden bu yana çok şey değişti. Her yer işyeri, konfeksiyon oldu artık! Caddeler, mağazalarla doldu taştı.

Sormayın! Ticarethane görmekten sıkılıyorum, bunalıyorum, etrafında yeşillik, deniz manzarası olan bir yerde yaşamak istiyorum; lakin annemi bir türlü taşınmaya ikna edemiyorum.

Ağzımı açar açmaz gerekçelerini sıralamaya başlıyor…

- Kızım, İstanbul’un göbeğinde yaşıyoruz işte, daha ne istiyorsun?

- Ben buralara alıştım artık.

- İhtiyaç duyduğumda metroya binip her yere gidiyorum.

- Allah muhafaza bize bir şey olsa falan, hastanelere olan mesafemiz de çok yakın.

- Üstelik eve tadilat yaptım, kapısına penceresine bir sürü para harcadım!

Annemin gerekçeleri malum başlıklar altında sürüp giderken, ben de gide gele yıllardır aynı sokakları aşındırıyorum.

Dedim ya tekstilin kalbi burada atıyor! Kış mevsiminde kaldırımlardaki karlar henüz erimeden, gelecek yazın sezon modasını, mağaza vitrinlerine bakarak öğreniyorum.

Giyim üzerine envayi çeşit mağaza var. Meşhur Merter Yokuşu’ndan yukarı çıkarken, bir sağa bir sola bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum, sanki tenis maçı izliyorum!

Geçenlerde yolda yürürken öyle bir bluz gördüm ki olduğum yerde kalakaldım, saniyeler sonrasında kendime gelir gelmez, gardırobumdaki giysilerle kombin yapmaya başladım.

Altına şu pantolonu giyerim, omuzlarıma eşarp bırakırım. Yok, yok! Niyeti bozdum; kesenin ağzını açıp o bluzu en kısa zamanda alacağım.

Daha bitmedi! Birkaç metre ilerideki mağaza vitrinindeki mankenin üstündeki eteği gördüğüm an, ‘rengine vurulduğumu’ rahatlıkla ifade edebilirim.

Hooppp! Fikrimi hemen değiştirdim. Gözümün önünde, yeni kreasyonlar belirdi.

Vee bir önceki bluz aklımdan uçtu, masal dünyasına gitti!

Eve gidene kadar bir o mağaza, bir bu mağaza derken, affınıza buyurun, anladım ki bu moda denen şey, beni parmağında oynatarak kuklaya çevirdi!

Ama kendime de fazla haksızlık etmemeliyim. Zira modanın yolunu şaşırttığı kişi sadece ben değilim, hatta bayan olarak birçok beyden daha masum olduğumu söyleyebilirim.

Evet, evet! Bizi bir kenara bırakın, son zamanlarda beyler de modayı takip ediyor. Üstelik sergiledikleri olağandışı gelişmeler, beni son derece şaşırtıyor.

Ne yalan söyleyeyim; saçlarımda yavaş yavaş aklar belirirken, yaşça benden çok büyük olan beylerde tek adet beyaz tel bulunmamasına hayret ediyorum ‘Yoksa o da saçlarını boyatma modasına mı uydu?’ vesvesesine kapılıyorum.

Sahi, merak ediyorum; saçlarını boyatan erkekler, neyin peşindeler?

Karşı cinse daha genç görünmenin mi? Yoksa güvenin mi?

Oysa biz bayanlara göre erkeğin saçındaki aklar, ifadeye başka bir anlam, bilgelik veriyor, sanırım yaşını küçük gösterme hevesindeki beyler, bu gerçeği göz ardı ediyor!

Moda rüzgârı sadece erkeklerin saçlarında değil, onların müdavimi oldukları halı sahalarda da esip geçiyor...     

Geçenlerde oynanan bir maçın ardından yorum yapmak üzere ekrana çıkan takım antrenöründen yöneticilere kadar herkesin boynunda fular olması, bana ilginç geldi! Halk arasında bir tabir vardır ya! ‘Kızılay dağıtmış gibi!’

Sonradan cevabı bulabildim; ‘Hımmm! Galiba moda olduğu için herkes fular takıyor olmalı.’

Sevgili Okurlar! Bana göre ‘moda’ algısı, gözleri bu denli karartmamalı! Tamam, bazı erkeklerin ceketlerinin üstüne bağladıkları fular iyi duruyor, karizma tavan yapıyor ama bazısında komik görünüyor.

Yazının sonuna doğru mesajımı net bir biçimde veriyorum: Beyler, kendinize gelin lütfen! Doğal ve bakımlı olmanız kâfi, estetik görünümün fazlası, size hiç mi hiç yakışmıyor...

Bu yazı toplam 5980 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Melda BEKCAN Arşivi