Melda BEKCAN

Melda BEKCAN

En değerli hazineniz, çöp kutusunda olabilir

En değerli hazineniz, çöp kutusunda olabilir

Başımı gökyüzüne kaldırdığımda, bana gülümseyen bir güneş görüyorum.

Bu duruma seviniyorum zira kış aylarında birbirimizden epeyce uzak kalmıştık.

Sağ olsun…  ‘Bahar’ yoldan gelir gelmez bizimle kucaklaştı,

Soluk soluğa yaz aylarının geleceğini müjdeledi.

Kuşlar, çiçekler aldı ya güzel haberi!

Şimdilerde etrafta neşeyle kendilerini gösteriyorlar.  

Evet, yeni bir mevsim başlangıcındayız ve diğer mevsimlerde olduğu gibi artık gardırobu baştan aşağı değiştirme zamanı geldi çattı.

Ben de herkes gibi yavaş yavaş kışlık kıyafetleri yıkayıp paklayıp kaldırmaya başladım.

Bir yandan ceketleri, paltoları, askılıktan indiriyorum, diğer yandan ortalık açılacak diye seviniyorum.

Malum! Kış aylarında atkılar, bereler, kalın kazaklar falan biraz zahmetli oluyor.

Vee sıra ayakkabı, çantalarda mevsimlik devir daime geliyor.

Lâkin yazlık eşyalarımın bulunduğu dolabı açar açmaz şaşırıyorum.

Eyvah! Nasıl olur?

Durup dururken, olduğu yerde, sararıp solmuş, en sevdiğim açık renkli rugan ayakkabılarım, çantalarım.

Oysa ben onları, ne hevesle almıştım, onca para saymıştım.

Ne yapacağım?

Bu haliyle ne bir başkasına verebilirim, ne de kendim giyebilirim.

Sonları belli… Gidecekleri tek yer var!

O da çöp tenekesi!

Yani çöp tenekesindeki değerli eşyalarıma, yenileri eklendi.

Ooohhhh! Daha neler neler yok ki!

Bir bilseniz, her seferinde içim acıyor, çöp tenekesine baktığımda.

Onlarca hayalim, umutlarım, niyetlerim içinde gizli.

Beni ben yapan, kimliğimi oluşturan değerlerin bir kısmı çöp kutusuna gitti, bugüne değin.

Ne zaman açıp içine baksam canım yanar, hüzünlenirim.

***

Mesela en değerli anlarımı attım, çöp kutusuna.

Şimdi çok pişmanım, onları, dolu dolu yaşayabilirdim.

Peki, ne mi yaptım?

Hiç düşünmeden etrafa saçtım.

Hoyratça savurdum, anlarımı sağa sola.

Lüzumlu lüzumsuz herkese bir parça dağıttım.

Kimi geldi bana sataştı…

Ben de kızdım!

Kendimi bir köşeye çektim, saatlerce öfkelendim,

Tutup, yüzlerce ‘an’ımı yüzüne savurdum, haddini bildirmek için.

Ne vardı yani?

Keşke her birinde, faydalı işler peşinde olsaydım.

Farkındayım… Hatalıyım…

Hiç değmeyecek insanlar uğruna en değerli anlarımı, heba ettim.

Zira hepsi bu kadar değil!

Geçmişte umutlarımı attım, çöp kutusuna.

Arzularım yerine gelmediği için kızdım, müsamaha göstermedim.

Yaşı olanı da, kuru olanı! Tüm umutlarımı ateşe verdim.

Hepsi yandı, bir arada, külleri de çöp kutusuna gönderdim…

Üstelik beni üzen hatıraları attım, içine.

Notları, mektupları, fotoğrafları elimle parçaladım.

Keşke onları gözden çıkarmak yerine sahip çıksaydım,

Keşke hatalarımı reddetmek yerine kabullenseydim,

Ders çıkarabilseydim…

Nedense evimizin, zihnimizin en ücra köşesinde duruyor, çöp kutuları.

Kimse yüzlerine bakmıyor.

Lütfen iyi düşünün… En değerli hazineniz içinde gizli olabilir.

Bu yazı toplam 4534 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Melda BEKCAN Arşivi