TACİZ – TECAVÜZ
Tecavüz, cinsellik değil, saldırganlıktır.
Gitgide artıyor taciz, tecavüz haberleri. Toplum,bu haberlerin sayısı arttıkça daha da duyarsızlaşıyor sanki.Herkes sessiz, yaptırımlar da oldukça yetersiz. Suçlular ve mağdurlar aramızda. Ama biz görüyor muyuz onları? Alıştık mı televizyonda, gazetelerde gördüğümüz bu haberlere?
Suçlu kim, mağdur kim?
Bu haberler neden her gün artmaya devam ediyor?
Sexizm: Kadına yönelik cinsel ayrımcılık
Kadına yönelik cinsel ayrımcılık yüzyıllardır devam eden bir olgu.
Özellikle ataerkilliğin benimsenmiş olduğu toplumlarda kadın ve erkek arasındaki cinsel ayrımlar oldukça fazla. Şöyle ki, kadın hep kendisini korumak ve kollamak durumunda. Konuşmasına, yürümesine, giyinmesine dikkat etmeli. Kendisini sürekli kontrol etmeli ve karşısındaki erkeğin ilgisini çekmemeli. Cinsel olarak herhangi bir saldırıya maruz kalacak psikolojik ya da fizyolojik eylemlerde bulunmamalı.
Toplum tarafından kabul gören bazı tecavüz mitlerine göre de, kadınlar erkekleri tecavüze davet eder, dikkatsiz davranıp kendini bu duruma düşüren kadındır. Bununla birlikte aynı zamanda tecavüze kanıt aranır. Bu yüzden ki birçok kadın tecavüze uğradığını kanıtlamak için, o psikolojik yıkım sonrasında hemen darp raporu alma gereği duyar.
Mağdurların durumu bu. Tacize-tecavüze uğrayan kişi, fiziksel bütünlüğüne zarar gelmesinin yanında bir de çok büyük psikolojik bir yıkıma uğruyor. Akıbete uğrayan kişiler sadece yetişkinler değil. Aynı zamanda hem kız hem erkek çocuklar ve yaşlılar. Yetişkinlerin kendisini koruması biraz daha olasıyken, çocukların ve yaşlıların kendilerini korumaları neredeyse imkansız. Eylem sonrasında özellikle çocukların cinsiyet ve kişilik gelişimleri olumsuz şekilde etkileniyor. Cinsiyet rollerine dair tutumlar ve inançlar değişiyor, aynı zamanda kişilik problemleri ortaya çıkabiliyor. Mağdurlarda kapanması çok zor yaralar açılıyor. Yaşlı bireyler içinde durum çok yıkıcı. Bu kişilerin olay sonrasında baş etme mekanizmaları azalıyor ve kontrolleri kayboluyor. Aynı zamanda birçok sağlık problemi de geliştirebiliyorlar.
Bastırılmış Cinsellik- Cinselliğin Aşırılaştırılması
Ne yazık ki cinselliğin bastırıldığı, ayıp olarak nitelendirildiği ya da saklandığı toplumlarda da, cinselliğin ayıp olarak görülmediği, tabulaştırılmadığı toplumlarda da, taciz ve tecavüz oranı oldukça fazla.
Bu durumda, bu eylemin, toplumun yapısına göre değiştiğini söyleyemeyiz. Toplumun yapısına göre değişen, suçlu ve mağdurların olay sonrasındaki tepkileri ve yaşantılarıdır.
Örneğin, geleneksel toplumlarda tacize uğrayan kadın bunu hak ettiğini düşünürken, bir diğer toplum türünde kadın bunun kendi suçu olmadığının farkındadır.
Kendini Kontrol!- Otokontrol!
Problem, kendini kontrol edememek ve dürtülerin esiri olmak. Taciz-tecavüz eden kişinin bu eylemi gerçekleştirmesi yaşına, statüsüne, fiziksel ve kişisel özelliklerine bağlı değildir. Bu tamamen kişinin psikolojik sağlığı ve o anki psikolojik durumu ile ilgilidir ve kişinin yaşamış olduğu ‘dürtü kontrolsüzlüğü’ndendir. Her insanda cinsel reaksiyonlar hayatlarının birçok döneminde hızlanabilmektedir. Hormonal değişimler-çevresel faktörler bunu etkilemektedir. Ancak her cinsel arzu-cinsel çekim duyan kişi bir başkasının fiziksel bütünlüğüne el sürmemelidir.
Dürtü Kontrolü:
Günümüzde psikolojik yardım alma amacı ile uzmanlara danışan bir çok kişinin şikayeti ‘dürtü kontrolsüzlüğü’. Bu kendini taciz-tecavüz ile gösterebilirken, aynı zamanda şiddet, madde ve alkol kullanımı, ekstrem yaşam tarzı ile de görülebilmektedir.
Bu eylemlerde bulunan kişiler ilişkilerinde itaat sağlamak için zorlama ve güç kullanmaktadırlar. İtaat görmeyi beklemek de, dürtü kontrolsüzlüğü gibi psikolojik bir problemdir. Bu kişilerin mutlaka destek almaları ve tedavi olmaları gerekmektedir.
Eylemi gerçekleştiren kişilerin artmasının nedeni;
1.)Kontrolsüzlüğün yaşanması
2.)Olayların toplum tarafından mantıksız nedenlere dayandırılması bir nevi destekleniyor olması
3.)Yaptırımların caydırıcı olmaması
Kişi, kontrolsüzlük yaşamasa bile, kontrolsüzlüğün arkasına sığınabiliyor.
Eylemde bulunan kişinin gerçekten kontrolsüzlük yaşadığı için mi bu yola başvurduğunun uzmanlar tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Doğru teşhis sonrasında bu kişilere uygulanacak yaptırımlar ‘asıp-kesmek’ değil, suçluyu tedavi edici nitelikte olmalıdır.
Bir diğer yandan kişi kendisini haklı görüyorsa ve bir takım nedenlerin arkasına saklanıyorsa verilecek ceza caydırıcı nitelikte olmalıdır ki, kişi bir daha böyle bir şey yapmadan önce ödeyeceği bedeli düşünsün. Yaptırımlar hem maddi hem de manevi olarak uygulanmalı. Suçlu ‘Nasıl olsa yatarım, birkaç sene sonra da çıkarım’ bilicinden uzaklaşmalı.
‘Kültürel geleneklere aşırı bağlılık ve katılık, kadınlara ve erkeklere atfedilen cinsiyet ve kişilik rolleri (erkek güçlü, kadın güçsüzdür), maddi ve manevi güce sahip olan kadınlara duyulan öfke, intikam duyguları, kıskançlık ve otorite boşluğu, cinsel taciz ve tecavüze yol açmaktadır.
Kişiler arası şiddet kabul edilemez! Kadına yönelik cinsel içerikli şiddet de kabul edilemez! Taciz-tecavüz normalleştirilemez. Hiç bir kimseye uygulanan sözel-fiziksel şiddet uygun ve hak edilebilir olarak gösterilemez. Çocukların ve kadınların cinsel obje olarak görülmesinin bir anda önce önüne geçilmeli ve bu tür eylemlerde bulunan kişiler maddi ve manevi olarak cezalandırılmalıdır.
Sevgilerimle….