Fatih Kılıçarslan

Fatih Kılıçarslan

İstismarın Farkında Mısınız?

İstismarın Farkında Mısınız?

Çocuğun gelişiminde en temel sorumluluk ebeveynlerin çocuklarına sağlıklı rol ve model olmalarıdır. Eğer bu süreçte aksaklık meydana geliyorsa, karı-koca iletişim çatışmaları içersinde, ilişkilerinde uyum sorunları yaşıyorlarsa ortaya çıkan sorunlar çocukta stres faktörüne yol açmaktadır.

Kendine güvenmeyen, benlik saygısı gelişmemiş çocuk bağımlı ilişkilere açık olabileceği gibi, kişilik patolojisi içersindeki bireyler tarafından ihmal ve istismar gösterilmeye açık hale geleceklerdir. Çocuğun duygusal, kişilik ve bedensel sınırlarını belirleyememesi, ebeveynleri tarafından yeterli sevgi görmediği için, ilgi ve sevgiyi kaybetme korkusuyla ya da aile içersinde bağımlı, iç içe ilişkileri yeterli düzeyde mesafenin olmaması neticesinde çocuğun hayır diyememesi ihmal ve istismara sebep olmaktadır.

Çocuğun duygusal, sözel, cinsel istismarı ve şiddetine zemin hazırlayan sağlıksız aile sisteminden kaynaklanmaktadır. Sağlıksız aile sisteminin en temel özelliği, aile üyelerinin bireysel farklılıklarına ve sınırlarına önem vermemeleridir. Çocuğu gelişim sürecinde tanımaya ve anlamaya çalışmak yerine, çocukları öznel bir varlık görmek yerine nesneleştirerek istismara zemin hazırlar.

İstismarın farkında mısınız?

Hekimlerin ve sosyal hizmet uzmanlarının oluşturduğu ‘Çocuk İstismarı Komisyonu’ üyesi Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi Sosyal Hizmet Uzmanı Arda Tomba Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi’nde, adli vakalar hariç, toplam 140 ‘çocuk istismarı’ vakası tespit edildiğini, Türkiye’de yılda 7 bin çocuk istismara uğradığını,  İstismarların yüzde 40′ı cinsel, yüzde 45′i fiziksel. İstismarcıların büyük bölümü ise amca, dayı, kuzen gibi en yakınlar tarafından gerçekleştirdiğini belirtmiştir.

Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi’ne başvuran vakaların yüzde 45′inin fiziksel, yüzde 40′ının cinsel, yüzde 10′unun ihmal, yüzde 5′inin duygusal istismar ile karşılaşıyor. Gelen çocukların büyük bir kısmı 12-13 yaş altında. İstismar çoğunlukla aileler tarafından değil, uzmanlar tarafından fark edildiği vurgulanmıştır. (Melis Apaydın, Akşam Gazetesi,12 Mayıs 2011)

İstismarcı kişinin özellikleri

İstismar eğilimi gösteren kişilerin geçmişte, çocukluk döneminde istismar gördüğünü, istismarın öğrenilen bir davranış olduğunu görüyoruz. Özellikle kişilik, duygusal, sosyalleşme sürecinde sorun yaşayan yeterli düzeyde sağlıklı ilişki kuramayan çocukluk döneminde bir başka kişi tarafında istismar edilmiş birey, kendisinden daha güçsüz, otorite ve baskı kurabileceği cinsel fantezilerini kolayca uygulayabileceği küçük çocuklar üzerinde istismar uygulama eğiliminde olabilir. Bu tutum temelde kişilik patolojisi ve gelişiminde sorun yaşayan kişilerin davranış problemi göstermesinin bir sonucudur. İstismar eğilimi olan kişi benlik saygısı gelişmediği gibi, kişilik bölünmeleri yaşar. Algı, muhakeme ve değerlendirme yetisini kaybetmiştir. Çocuklar hazlarının nesnesi konumunda algılarlar. Yetişkin partnerlerle eşit düzeyde sağlıklı ilişki kurabilme becerisine sahip olmadıkları için çocukları kolay ilişki kurabilecekleri yanılgısına düşerler. Böylece çocuğun ilgi ve sevgi ihtiyacını kendi duygusal ve cinsel haz arzularını gidermede kullanırlar, bu tutumlarının temelinde kendi eksik, tamamlanmamış sevgi ihtiyaçlarını karşılama ve ego bütünlüğünü oluşturma çabası vardır. Çocukluğunda istismar edilerek parçalanan ego, yetişkinlik döneminde istismar uygulayarak yeniden inşa edilmektedir. Çocukluğunda travma tize edildikleri için öğrendikleri yöntemle kendi benliği ve bütünlüğünü bir başka çocuğu travma tize ederek tamamlama çabası içersinde istismar ederler.

İstismarın Çeşitleri nelerdir?

Çocuğun İstismarı öncelikle duygusala düzeyde başlar. Yeterli düzeyde sevgi ve ilgi görmeyen ya da aşırı sevgi ve ilgi gören çocuk duygusal düzeyde ihmal ve istismar ediliyordur. Çocuğun ilişkide aşağılanması, küçümsenmesi, suçlanması, yalnız bırakılması, bağımlı kılma ve aşırı koruma  duygusal düzeyde ihmaldir. Sözel olarak sürekli eleştirilen , yargılanan çocuk, bir başka çocukla karşılaştırılması çocuğun özgüvenini zedeleyerek şiddete açık hale gelir. İhmal, istismar ve şiddet döngüsü adım adım çocuğun duygusal ihmali başlar. Duygusal ihmal, sözel istismara, sözel istismar fiziksel şiddete yol açabilir. Günümüzde belirli bir kesim ailelerce, çocuğun ticari bir meta olarak algılanması, çocukların kullanarak kazanç sağlanmasına yönelik tutumlar istismar ve ihmali yaygınlaşmıştır. Çocuklar kırsal bölgelerden büyük şehir merkezlerine çeteler tarafından getirilmekte, çocuk işçisi olarak korumasız ve güvensiz ortamlarda çalıştırılmaktadır.

Çocuk ailede bulamadığı ilgi ve sevgiyi aile dışında aramaya yönelir kişilik bozukluğu ve istismar eğiliminde olan kişi ve ya gruplarca cinsel taciz ve tecavüz girişimleri ile karşı karşıya kalabilir. Çocuklar, mendil satmakta, ayakkabıcı boyacısı olmakta, ağır sanayi kurumlarında kullanılmaktadır. Bu yanlış tutumlar çocuklarımızı savunmasız bırakmakta tedavisi oldukça güç hastalıklara yol açmaktadır. İlköğretim çağında olan çocukların öğrenimini sürdürmek yerine bedensel ve ruhsal özelliklerine uygun olmayan işlerde çalıştırılması gelişimini olumsuz etkileyerek ihmal ve istismara yol açmaktadır.

Çocukların istismara maruz kaldıklarını nasıl anlayabiliriz?

Çocuklar kendisini istismarın sorumlusu olarak görebilir. Derin suçluluk ve utanç duygusu yaşayabilir. Dışlanmaktan ve ceza verilmesinden, ilgi ve sevgiyi kaybetmekten korkabilir. İstismara maruz kalmış çocuk travma geçiren çocuklar özelliğini gösterir.  Örtülü depresyon geçirebilirler. İçine kapanma ve ya aşırı hareketlilik içersinde davranış sorunları yaşar. Kaygılı tepkiler içersinde öfke patlamaları, duygusal iniş ve çıkışlar, günlük yaşam aktivitelerinde uyumsuzluklar gösteririler. Belli bireylerle yalnız kalmak istememesi veya yalnız kalmaya direnebilirler. Okula gitmek istemeyebilecekleri gibi, derslerine düzenli girmeyebilirler. Ders başarısında belirgin düşükler yaşanabilir. Bedenlerinde morarma, çürükler görülebilir. Afektin sığlaşması veya azalması, jestlerinde, mimiklerinde ve yüz ifadelerinde donukluk dikkat çeker. Ağlanacak duruma güler, gülünecek duruma ağlayabilirler.

İstismara uğrayan çocuklar hemen tedavi edilemezse neler olabilir?

Tedavi uzun yıllara dayalı klinik, psikolojik ve sosyal rehabilitasyonu gerektiren bir süreçtir. Eğer tedavi altına alınmazsa çocukta uyum ve davranış sorunlarına yol açar. Çocuk aile içi ilişkilerde, kişilik ve sosyal gelişiminde etkileri uzun yıllar sonra ortaya çıkabilecek sorunlarla karşılaşabilir. Gelecekte ki yaşamında istismar uygulayan bireye dönüşebilir. Her şeyden önce istismar çocukta stres faktörüdür,

Stres ve sürekli baskı altında hem aile içi hem de aile dışı ilişkilerde sağlıklı yaşamına yön veremez. Bu durum beraberinde davranış sorunlarına neden olabileceği gibi yaşam kalitesi düşer. Beraberinde kendine yönelik zararlar, intihar girişiminde bulunabileceği gibi çevresini cezalandıran, zarar verebilen davranış özellikleri de gösterebilir.

Çocuk istismarının tedavi yöntemleri nelerdir?

İstismar uğramış bir çocuğa, çocuk psikiyatrisi kliniklerinde uzman doktor tarafından ilk klinik müdahale yapılmalıdır. Uzman doktorun diğer meslek elemanlarıyla işbirliği içersinde tedavi planı oluşturmalıdır. Psikolog bireysel veya grup terapisi yöntemleri psikolojik sağaltımını, sosyal hizmet uzmanı aile ve sosyal çevresini organize ederek terapötik yöntemlerle çocukla çalışmalıdır. Özelikle aile üyeleri tedavi sürecine katılarak eğitilmeli ve desteklenmelidir. Çocuğun aileye ve topluma uyumu sağlanıncaya, yaşama gücü harekete geçirilinceye kadar yaşam sevincinin artması yönünde kaynaklar bireyin hizmetine sunulmalıdır. İyileşme gerçekleştirilinceye kadar çocuk takip edilmelidir.

Aile içi ilişkilerde ebeveynler, çocuğun istismar karşısında kendi sınırlarını belirleye bilme gücü gerek kişiliğine gerekse fiziğine yönelik müdahaleler karşısında “hayır” diyebilme gücü ve kararlılığını, anne-baba sağlıklı rol model olarak göstermelidir. Böylece çocuğun kendi sınırlarını oluşturmada desteklemeli, özellikle kendi duygularını açık iletişim içersinde söyleyebilmesine fırsat vermelidir. Aileler cinsel istismar karşısında çocuklarının davranışlarındaki değişikliği iyi gözlemlemesi gerektiğini, ” iç çamaşırlarının kapattığı bölgeler senin özelindir. Oraya doktorlar ve bizden başka kimse dokunamaz” demesi gerekiyor. “Senin özel bölgelerine dokunmak isteyen biri olduğunda ona izin verme ve bunu mutlaka bize anlat. Bu olayda senin hiçbir suçun yok” diyerek çocuğu bu tür olayları anlatmaya teşvik edilmelidir.

Bu yazı toplam 6341 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Kılıçarslan Arşivi