Psikiyatrist Sevilay Zorlu

Psikiyatrist Sevilay Zorlu

Kendinizle Baş Etmenin Yolları

Kendinizle Baş Etmenin Yolları

Siz de yaşantınızda sık sık şu cümleyi kuranlardan mısınız? “Hayat ne kadar da garip, çoğu şeye anlam veremiyorum…”  Hayaller kurarız, kurduğumuz hayallere yaklaştığımız zamanlarda da bazen geri adımlar atarız ya da tam arzu ettiğimiz şeyin gerçekleşmesi süreci ile aramızda çok az bir mesafe kalmışsa ilginç bir şekilde harekete geçmemeyi tercih edebiliriz. Arzularımızın hayata geçmesine çeyrek kala, kapılar önümüzde açılmaya başlamışken bilinçaltımız devreye girip bir şekilde yolumuzu kesebiliyor. Peki bilinçaltımız nasıl bizim düşmanımız oluyor? Bilinçaltımız düşmanımız olarak karşımıza çıktığı anlarda neler oluyor?


Değişim önce bilinçaltını değiştirmekle başlar

Yaşamınızda öyle anlar olur ki hiç bir şey yapmak istemezsiniz, hiç bir şeyden zevk almadığınızı düşünürsünüz.  Ama şöyle ya da böyle o üzüntülü zaman geçer gider… Zaten geçmişe dönüp baktığında ne kadar çok üzüntülü olaylar hatırlarsın, o olayları yaşadığın zamanlarda kendini ne kadar kötü hissetmişsindir… Ama o zaman şimdi bu zamana ulaşacağını bilmiş olsaydın, acaba o kadar olaylardan etkilenir miydin? Milyonlarca insan zihinsel olarak acı çekiyor ve yardım bulmak için amaçsızca çabalıyor. İnsanlar sorularına sadece cevap aramakla kalmıyorlar, hedeflerine nasıl ulaşabileceklerini, rüyalarını nasıl hayata geçirebileceklerini de merak ediyorlar. Sadece istemedikleri alışkanlıklarını ortadan kaldırabilmek için maddi manevi yatırımlar yapıyorlar.

Hızlı tüketim kültürünün gelişmesiyle, isteklerini daha hızlı hayata geçirmek için yeni metotlar arayan insanların sayısı giderek artıyor. Alternatif terapilere olan ilgi şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok. 

“Hayal Etmek Bilmekten Daha Önemlidir ”   A.Einstein  

Çoğu insan otomatik yaşar. Sahip oldukları potansiyelin farkında değildir. Gizli bir gücün bir gün kendisini kurtarmasını bekler. Sihirli bir değnek bir gün yaşamlarını değiştirecektir. Ama günler geçer. Bu hayal gerçekleşmez. Çünkü aradıkları sihirli gücün kendi içlerinde olduğunu bilmezler.  İtaatkar bir hizmetçi gibi sahibinin emirlerini beklemektedir. Dile benden ne dilersin demek için çırpınır. İstenen her şeyi vermeye hazırdır. Sır, anlamakla çözülür. Bu gücün içinde olduğunu anlamak ve o hizmetkara gereken emirleri vermekle.  O hizmetkar bilinçaltıdır. Kişi kendinin, duygularının, düşüncelerinin farkında olabilir. Ama bilinçaltının çok az farkındadır. Farkındalık zihnin gelişmesi ve genişlemesidir. Farkında olarak birçok olumsuz davranışı değiştirmek mümkündür. Sadece kendi içine yapılacak kısa yolculuklar bile birkaç hafta içinde birçok sıkıntıyı yok eder.

Zihin iki parçadır, bilinçli akıl bilinçaltına karşıdır.

Bir kişi kendini düşündüğü zaman aslında Bilinçli aklını düşünür. Farkında olduğu bilinçli aklıdır. Eylemleri yöneten, kararları veren akıl. Ama esas farkında olunmayan büyük parça buzdağının görünmeyen kısmı bilinçaltıdır. Bilincin birçok eylemi bilinçaltı tarafından yönetilir. Gerçek “BEN” odur. Onu anlamadan kendinizi anlayamazsınız.   Birçok kişi kendini bulmak için dünyayı gezer. Ama o aranan “ben” geziyle bulunmaz. Ne yatağın altındadır. Ne de kapının arkasında. Dışarıda değil içerdedir.  Teorik olarak özgür irademiz vardır. İstediğimiz her türlü kararı alma gücümüz vardır. Bu kararları uygulama potansiyelimiz vardır. Ama bilinçaltının gücü ve arzuları bunların çoğuna izin vermez. İstesek de yapamayız. Sabah hava yağmurlu ve soğuksa canımız yatakta kalıp işe gitmemeyi ister. Ama bilinçaltı işi kaybetmekten korkuyorsa hemen kalkar, giyinir ve gider.

Alkolik içkiyi bırakmayı arzu eder. Karısının ona iğrenerek bakması, yaşamının her gün aşağı doğru gitmesinden üzgündür. Ama tüm bilinçli arzusuna rağmen içmeye devam eder. Obez zayıflamayı ister. Zayıflayınca kendini çok daha iyi hissedeceğini bilir. Ama bir türlü yemesini kontrol edemez.

Bilinçaltının kendi değişmedikçe, alışkanlıklar sürmeye devam eder

İnsanlar bilinçleriyle birçok kararlar verirler. Ama bilinçaltı kabul etmez. İçerisi itiraz eder ve izin vermez. Bilinç birçok şeye karar verebilir. Mantık yürütür. Nedenlerini bulur. Plan yapar. En yararlısının ne olduğunu bilir. Ama bilinçaltı rıza göstermezse eli ayağı bağlı kalır. Güç bilinçaltındadır. Enerji bilinçaltındadır. En güçlü irade bile onu yenemez. Tabii ki bir iki gece alkolik ayık kalabilir. Obez 3-5 gün diyet yapabilir. Bilinçaltı anlayışlı anne-baba gibi çocuğuna 3-4 gün müsamaha gösterir. Ama bilinçaltının kendi değişmedikçe alışkanlıklar sürmeye devam eder. İrade sadece yüzeye bir çentik atabilir.

Bilinçaltı nasıl programlanmışsa öyle çalışır. Bir bilgisayar gibi. Hangi programı yüklerseniz o programın sınırları içinde çalışabilirsiniz. Bu programlar biz farkında değilken yerleşir. Biz doğruyla yanlışı ayırt etme gücüne sahip olamadan önce yerleştirilir.

Örneğin sinirli bir anne çocuğuna bağırır. “ Sen zaten hiçbir şeyi doğru yapamazsın”. “Senin her şeyin yanlış”. Bu çocuk büyüdüğünde de başarısızlığa programlanmıştır. Çünkü annesinin bağırdığı yaşlarda henüz bilinçli aklı gelişmemiştir. Bu olumsuz telkinleri sansür edemez. Bilinçaltı hepsini gerçek olarak kabul eder. Ve bu inancı yerleştirir. “Ben hiçbir şeyi doğru yapamam”. Bilinçaltının değerlendirme yeteneği yoktur. Her fikri doğru olarak kabul eder. Bir bilgisayar gibi. Yüklenen programları ret etme gücü yoktur. Bilinçaltına yerleşen her fikir inanç olur. Davranışa yansır. Eğer çocukken bu program yerleşmemiş olsa erişkin olduğu zaman böyle bir sözü ret edecektir. İnancı haline getirmeyecektir.

Bilinçaltı bilincin izin verdiği telkinleri kabul eder. Bilincin inandığı telkini kabul eder. Ama sonradan bilinç kararını değiştirmek ister. Ama ilk fikir bilinçaltına kazınmışsa değişmez. Yani zihnin iki parçası ayrılmaya başlar. Bilinçaltı fikirler hakim olur. Bundan sonra bilinç ne isterse istesin bilinçaltının kontrolü altındadır.

Hipnoz Bilinçaltına Ulaşma Aracıdır   

Aslında hipnoz insanlar için bir çıkış yoludur çünkü kısa sürede beklentilere cevap verebilir. Ayrıca güvenli, kolay ve etkili bir yoldur. Ehil ellerde zarar verme olasılığınız yoktur. Modern bilim sayesinde dünyamızda teknolojik bir aydınlanma meydana geldi. Artık hipnozun sırlarının da açığa çıkmasının zamanı geldi. Şimdi sizle bu konu hakkındaki sır perdesini aralayalım. İşte size en büyük sır. Hipnozda güç hipnoterapistte değildir, esas güç tedavi gören kişidedir. Charles Tebbetts hipnoz konusunda efsane haline gelmiş biri olarak hipnozun sırrını söyle açıklıyor. “Hipnoz aslında kendi kendinize yapılmış bir telkindir. Hipnoterapist sadece bir rehberdir. Tedavi gören kişinin zaten içinde olan doğuştan kazandığı yeteneği istenilen şekilde değiştirmesine yardım eder. Değişmek için gereken güç zaten insanın kendi aklında mevcuttur. Hipnoz sadece telkin almaya hazır hale getirir. Hipnoz olmak iyileştirmez. Her psikoterapi bir telkindir. Bilinçaltı hayal ile gerçeği ayırd edemez. Her psikoterapi telkini gizli veya açık olarak verir. Hipnoterapi psikoterapinin etkisini arttırır.

Bilinçaltı ne isterse onu yaparız. Bilinçaltı söylenen her şeye inanır. O halde yeniden programlanma şansı vardır. Bilinçli aklı atlayarak bilinçaltına ulaşma şansımız vardır. Yeni fikirleri oraya yerleştirme şansımız vardır. Yerleştikten sonra onları sürekli besleyerek ve güçlendirerek değişmez hale getirebiliriz. Bilinç farkındayken bilinçaltını değiştirmek boşunadır. Bilinçaltı neye inanırsa onu yaparız. Bu nedenle bilinçaltına doğru bilgiyi göndermek için bilinç geçici olarak kenara çekilmelidir. Bu ancak hipnozla sağlanır.

Bilinç farkındayken bilinçaltını değiştirmek boşunadır. Bir lise öğrencisini düşünelim. Çalışkan. Bu nedenle okulun bilgi yarışma ekibine seçilir. Buna sevinir, gurur duyar. Ama bir sorunu vardır. Kalabalıklar önünde konuşmaya korkmaktadır. Bilinçli aklı bunu saçma bulur. Ondan daha az yetenekliler bile rahat rahat konuşmaktadır. Ama tam bu aşamada bilinci bilinçaltından mesajları alır. Bilgiler duygular orada depolanmıştır. Hem geçmiş bilgi, hem de bu bilginin oluşturduğu duygu bilincin mantığını yener.

 “En son konuştuğun durumu unuttun mu? Sesin titredi. Ellerin o kadar titredi ki notlarını bile tutamadın. Yüzün kıpkırmızı oldu. Tam bir aptal durumuna düştün. Bu yine olacak ve bunun olacağını biliyorsun.”

 Korku ve Utanç… Bu iki duyguyu bilincin mantıklı düşünceleri aşamaz. Bilinç ve bilinçaltı çatıştığı zaman kazanan bilinçaltıdır. Topluluk önünde konuşma çabaları hep başarısızlıkla sonuçlanır. Eğer bu gencin bilinçaltı topluluk önünde konuşma konusunda yanlış bir bilgiye sahip olduğuna ikna olursa, bilincin mantığının geçici de olsa işleme şansı vardır. Bilinçaltı yanlıştır. Herkes topluluk önünde rahatlıkla konuşur. Yeter ki bilinçaltı farklı inanmasın.

Hipnozda bilinç devre dışıdır, bastırılmıştır, karışmaz, eleştirmez, değerlendirmez, yorumlamaz, analiz etmez.

Bilgilerin doğrudan bilinçaltına gitmesine izin verir. Bu iki farklı zihin parçasının ilişkisini anlarsanız hem hipnoz olmanız, hem hipnoz yapmanız hem de hipnozda değişiklik yaratmanız çok kolaylaşır.

İyileşme hücre düzeyinde başlar

Hücre düzeyi aynı zamanda zihin düzeyi olduğu (ve kuantum fizik yasalarına dayandığı) için , her türlü tedavinin ilk nedeni zihinsel olmak zorundadır.
Dumont’a göre “Bütün tedaviler sonuçta zihin tedavileridir” İyileşme süreci her zaman için atık dokuların tamir edilmesi ve hücrelerin etkinlikleriyle karşılıklı ilişki ve koşulların uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesinden oluşur.

Hipnozun Kullanım Alanları

Hipnoz günümüzde;
Psikonevrozlarda, Psikosomatik hastalıklarda, Cerrahide, Diş hekimliğinde, Jinekolojide, Alışkanlıklar ve davranış bozuklularında,
Çocuk hekimliğinde,  Ürolojide, Anesteziolojide, Eğitimde, İş motivasyonunda, Sporda, Güzel sanatlarda kullanılabiliyor.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist &  Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

Antalya 0 (242) 316 98 99

Bu yazı toplam 49273 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Psikiyatrist Sevilay Zorlu Arşivi