Ev Alma, Komşu Al!
Şehirde göç hareketliliğine bağlı olarak yeni yerleşim yerleri kurulmakta, mahalleler sitelere dönüşmektedir. Özellikle İstanbul hızlı gelişimin yaşandığı toplumsal yapının sürekli değiştiği, mahallelerin yerleşim özelliklerini yitirerek insanların kendilerini güvenli, temiz, düzenli yerleşim bölgeleri olan siteleri tercih ettiklerini görüyoruz.
Siteler ülkemizin kültürel, etnik ve yaşam biçimi farklı bölge insanlarından oluşmakta, toplumsal yaşamda sosyolojik bir değişimi beraberinde getirmektedir.
Büyük şehirlerde yaşayan insanlar olarak komşuluk ilişkilerin zayıfladığından, birbirimizle görüşemediğimizden şikâyet ederiz.
Komşuluk ilişkileri, nüfus artışıyla ters orantılı gitmekte, insanların sayısının çoğalması iletişimlerini geliştirmemekte, içine kapanarak, kaygı ve endişelerini arttırarak adeta “kalabalıklar içersinde yalnızlaştırmaktadır”.
Siteler, dev apartmanlardan meydana gelerek, dairelerin hücrelere dönüşmesi komşuları birbirinden uzaklaşmasına yol açmıştır. Kitle iletişim araçlarında yaşanan hızla gelişmeye bağlı olarak iletişim biçimi değişmiş, insan öznel varlıktan çıkarak nesneleşmiştir. Artık insanlar arası iletişim, paylaşım ve etkileşim cep telefonları, bilgisayar ve televizyon yayınlarının soğuk, duygusuz yüzüne bırakmıştır.
Ekonomik şartlar da komşuluk bağlarını koparan etkenler arasında yer almakta, geçim derdiyle gün boyu çalışmanın verdiği yorgunluk ve bitkinliğe bağlı olarak boş zamanlar dinlenmeye ve aile içersinde ilişkilere ayrılmakta, komşularla ilişkilere zaman kalmamaktadır.
Komşu tabiri, birbirine bitişik veya yakın yerlerde yaşayanlar için kullanılır.
Komşu olmanın doğurduğu birtakım hak ve görevlerin yanı sıra bunların sağlandığı ilişkiler düzeni bulunmaktadır. Bunlara genel olarak komşuluk veya komşuluk ilişkileri denilir.
Komşuluk ilişkileri, sosyal dayanışma açısından önemli olduğu gibi ailelerin ve toplumun mutluluk içinde yaşamaları açısından da önemlidir.
Olumlu komşuluk ilişkileri sıkıntının, acının, sevincin ve mutluluğunun paylaşılmasında birey ve ailelere toplumsal hayat içinde destek olur. Sosyal bünyeyi güçlendirir. Bir atasözü olan ” Ev alma, komşu al” sözü yaşanmış tecrübe süzgecinden geçerek komşunun önemini vurgular. Kötü komşuluk ilişkileri de sürekli huzursuzluk, güvensizlik ve yalnızlık hissi uyandırır. Bir başka atasözümüzde de “Komşu komşunun külüne muhtaçtır”, sözüyle komşuluk ilişkilerinin anlamını ve boyutlarını göstermek bakımından önemlidir.
İçinde yaşadığımız bölgede insan olarak, din ve dindarlık farkı, kültür ve bölge farkı gözetmeksizin bütün komşularımızla iyi ilişki, yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalı, hastalandığında geçmiş olsun ziyaretine gitmeli, maddi ve manevi zorluklarında yanında olmalı, hüzünleri kadar sevinç, mutlu anlarını paylaşmalı ve bayramlarda ziyaretine gitmeliyiz.
Aynı dünyanın ayrı, birbirinden uzak kopuk ilişkiler yerine, komşularımızın dünyalarını tanımalı, anlamaya çalışılmalı, empatik iletişim yeteneği geliştirilmelidir.
Komşularımızın penceresinden hayata bakabilmeli ve işbirliği içersinde geleceği planlayabilmeliyiz. ” Bizim için kendi inandığımız şeyler ne kadar kıymetliyse, komşularımız için kendi inandıkları şeylerin de en az o kadar kıymetli olduğunu daha iyi kavrayabilmeliyiz “ İnsanı merkeze alan yaklaşımlarla, yeni bir toplum tasavvuru ortaya koymalıyız.
Sitelerde birbirini tanımayan, yeni yaşam kültürü oluşturan bireyler olarak; “ailelerimizden komşularımıza, grup içi ilişkilerden topluma, yeni bir hayat kültürü üretebilmeliyiz.” Böylece yaşamımızı daha anlamlı kılabilmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.