Büyük mutluluklar küçük odalarda yaşanır mı?
Evler, konaklar, rezidanslar, yalılar…
Bahçeli, deniz manzaralı, dubleks, tripleks, göğü delen cinsten ve tek kat!
İnşaat sektörü almış başını gitmiş, Üsküdar’ı çoktan geçmiş.
Konağından tutun da rezidansına kadar herkese göre bir yaşam biçimi, ne istersen, ne ararsan hatta aklımızın ucunun köşesine bile gelemeyecek detaylar var.
Ayrıca…
Gazetelerdeki çarşaf büyüklüğünde ilanları görünce, dillerden düşmeyen ekonomik krizi düşünmeden edemiyorum ve şu sonuca varıyorum; bu denli çeşitlilik mevcutsa, demek ki talep de var!
Aslında olması gerekir değil mi?
İnsan, fıtratından ötürü iyi mekânlarda yaşamak istiyor, istemenin de ötesinde çoğu zaman bunu hak ediyor.
Düşünsenize…
Bütün gün çalışıp işten eve yorgun argın gelen kişi, elbette evde aradığı konforu bulmayı arzu ediyor, içinden ‘Harcadığım paraya değsin bari’ diye geçiriyor.
Tercihlerini ona göre yapıyor ve hayallerine sahip olabilmek uğruna dişini tırnağına takıp borca harca girerek elindekini avucundakini kredilere yetiştirmeye çalışıyor.
Nihayetinde…
Bir yuva kurabilmek için ‘ev’lenmek şart!
***
Sahi, siz nasıl bir evde yaşamak isterdiniz?
Ahşap bir evde mi? Dubleks mi? Girişte mi? Yoksa gökdelenin en tepesinde mi?
Peki, tercihlerinizi neye göre belirlersiniz?
Televizyon dizilerindeki dekore edilmiş evlere göre mi? Geçmişteki tecrübelerinize göre mi? Yoksa hevesleriniz mi tercihlerinizi inşa etti?
Şayet bu soruyu birkaç gün öncesine kadar bana yöneltseydiniz… Odaları geniş, camları boydan boya olan, yüksek tavanlı, içi ferah ve mümkünse krem rengi mobilyalarla döşenmiş bir evde yaşamak istediğimi söylerdim.
Amma velâkin birkaç gün öncesinde tüm düşüncelerim değişti.
Hatta geometride, karşılığı 180 dereceye denk gelen bir açı çizdi!
***
Okumakta olduğunuz satırları, içinde bir yatak, tek kişilik dolap, sandalye ve koltuk bulunan küçücük bir odada, bağdaş kurmuş hâlde yazıyorum.
Üstelik günlerdir bu odadan pek dışarı çıkmıyorum.
Hayır, zannettiğiniz gibi değil!
Ne tatil programı ne de bir macera peşinden koşarak düştüm buralara.
Birkaç gün öncesinde, bir bomba düştü evimize, ciğerimize.
Hayatta en çok değer verdiğim insanlardan birinin yaşadığı sağlık problemi nedeniyle, refakatçi olarak bu odadayım.
Vee kendime şaşırmaktayım!
Çünkü şikâyet etmeyi bir kenara bırakın, meydana gelen olumlu gelişmeler nedeniyle hâlimden çok memnunum, mutluluktan havalara uçmaktayım.
***
İnşaat sektörü, betonları üst üste yığadursun, ben de yeni bir hayat biçimi inşa ediyorum, alçısız, kerpiçsiz, tuğlasız.
Neye karar verdim biliyor musunuz?
Varsın, odam küçücük olsun!
Varsın, içinde eşya namına herhangi bir şey bulunmasın!
Varsın, günlerce dört duvar arasında kalayım!
Her şeye, razıyım…
Yeter ki sevdiğim insanlar yanımdan hiç uzaklaşmasın.
Yeter ki onların yokluğu, beni geniş evlerde yapayalnız, darda bırakmasın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.