BAĞIMLI KİŞİLER
“Yalnız başıma hiç bir şey başaramayacağım.”
“Başkaları benden daha güçlü, onlarla iyi geçinirsem bana yardım edebilirler.”
“Başkalarının onayını almadan karar veremem.”
“Kimseyi gücendirmemek için hep “evet” demeliyim.”
“Kendi başıma bırakıldığımda kendimi çaresiz hissediyorum”
“Söylediklerim eleştirilirse ya da kabul edilmezse çok kaygılanır ve etkilenirim”
“Başkalarına şirin görünmek için hep boyun eğmeliyim”
“Ne yapmam gerektiğini söyleyecek ya da kötü bir şey olduğunda bana yardımcı olacak birinin hep yanımda olmasını isterim”.
“Olabilecek en kötü şey terk edilmektir.”
“Başkaları gibi baş edemem”
“Sevilmezsem hep mutsuz olurum.”
“Ona her zaman ulaşabilmeliyim”.
“Daha güçlü birine bağlanmadıkça kendimi yalnız hissediyorum.”
Bağımlı kişilerin en belirgin özelliklerinden biri kendilerine güvenlerinin olmayışıdır. Bu özellikleri seslerinden, beden dillerinden de anlaşılır. İşbirliği yapmaya yatkın olmaya ve uysal olmaya ileri derecede eğilim gösterirler, iddacı ve haklarını savunucu biri olmaktansa kabullenici ve yatıştırıcı biri olmayı tercih ederler. Büyük sosyal ortamlardan ve ses getirici olaylardan nefret ederler ve ilgi çekmekten kaçınırlar. Arkadaşları tarafından çoğu kez düşünceli, eli açık ve bazen gereksiz yere özür dileyici ve boyun eğici biri olarak tanınırlar. Sıcakkanlılıklarının altında çoğu kez kabullenilmek, onaylanmak üzere bir güven arayışı yatıyor olabilir. Kişiler arası ilişkilerde aşırı uzlaşmacı ve kendinden verici olabilirler.
Bağımlı kişiler, kendileri ve başkaları hakkındaki ilgi alanlarını dar bir çerçeveye sığdırırlar. Dünyaları dardır ve karşılaşabilecekleri zorluklarla ilgili iç görüleri zayıftır ve Polyanna benzeri bir tutumları vardır. Kendilerini olduğundan daha aşağı görme eğilimlerindedirler. Başarısızlıklarını ve hatalarını büyütürler. Kendilerini başkalarıyla karşılaştırdıklarında yeteneklerini önemsemezler. Ve böylesine kendilerini küçümsemelerinin gerçekle ilişkisi ise çok azdır.
Bağımlı kişiler için başlıca sorun, destek alabilecekleri bir gücü bulamamaları, kendilerini beceriksiz ve hep yanılgıya düşecekmiş gibi hissetmeleridir. Bu yüzden gereksinimlerini karşılayacak beceriden yoksundurlar. Onlar için en iyi sonuç kendi sorumluluklarından uzak durarak yapılacakları başkalarına bırakmak ve kaderlerini başkalarının ellerine teslim etmektir.
Bağımsızlık çabaları
İnsanoğlu dünyaya gözlerini açmasıyla bağımlı olduğu bir çevreyle yaşama başlar. Fiziksel bağımlılık, çocukluk ve gençlik dönemleriyle psikolojik ve duygusal bağımlılık şekilde devam eder. Ve tüm yaşam boyunca “bağımlılık ve özerklik” ilişkisi insan ruh sağlığının merkezinde yer alır. Bir kişinin dengesinin çoğu zaman içinde bulunduğu durumlara göre, bağımlılığını olduğu gibi özerkliğini de kanıtlamasına ve her iki özelliğini de gösterebilmesine bağlıdır. Bağımlılık, farklı oranlarda her insanda olduğu gibi, bağımlılık eğilimine karşı olma ve özgürlük temasına aşırı önemseme insanın var oluşuna aykırı bir durumdur.
Bir çocuğun bağımsızlığını geliştirebilmesi öncelikle bebekliğinden itibaren yaşadığı bağlılığın sağlıklı olmasıyla ilgilidir. Bir çocuk sevdiklerinin, onun uzaklaşmalını kaldıracak ve kabul edecek kadar kendisini sevdiklerinden emin olursa bağımsızlığa doğru bir adım atacaktır. İkinci aşamada, çocuk ortaya koyduğu bağımsızlık çabalarının anne ve babası tarafından desteklendiğini ve yüreklendirildiğini görmelidir. Aksi durumda suçluluk duygusu ağır basacak ve bağımsız olabilme çabaları engellenecektir.
Çocuklarına gerekli olan ilgiyi göstermeyen, onlara karşı duydukları sevgiyi ve değeri belirtmeyen ya da belirtemeyen, güven duygusu uyandırmayan anne-babalar, çocuklarında anne-babaya tutunma ihtiyacını arttırmış olurlar.
Bunun tam tersi aşırı koruyucu anne-babalar çocuklarına işe yaramaz oldukları, dünyanın tehlikelerle dolu olduğu, hayat boyu “her şeyi bilen” kişileri dinlemeleri gerektiği mesajını ister istemez vermiş olurlar. Ayrıca anne-babadan uzun süreli kopmaya dayanan ayrılıkların çocukta, onlara gerektiği kadar bağlanmamış olduğu duygusu uyandırır. Ve bu ayrılık hem kaygı dolu bir duygulanıma yol açarken hem de çocukta duygusal bir çöküşe neden olur.
Her insanda bir ölçüye kadar bağımlılığın olması bir yaratılış özelliği olarak kabul edilir. Fakat bu bağımlılığın bazı kişilerde abartılı bir şekilde yaşanması olumsuz sonuçlar doğur. Çevresinden özel isteklerde bulunma, “gidersen kötü şeyler yapabilirim ve sorumlusu da sen olursun” gibi suçluluk duyguları uyandırma aşırıya kaçan bağımlı kişilerin özelliklerine örnek olabilir.
Evlilik uzmanları, bağımlı kişilerin isteyerek sahiplenici ve hükmedici hasta kişileri eş olarak seçtiklerini gözlemler. Hatta dayak yiyen kadınların ya da alkolik erkeklerin çoğunluğu bağımlı kişilerdir.
Bağımlı Kişiler Nasıl İdare Edilir?
- Başarılarından çok girişimlerini destekleyin, başarısızlıklarını büyütmemesi için destek olun.
- Kendi zaaf ve kararsızlıklarınızdan söz ederek, ondan öğüt ve yardım isteyin.
- Eğer size danışırsa, cevap vermeden önce kişisel düşüncesini öğrenmeye çalışın.
- Onu etkinliklerini arttırma konusunda teşvik edin.
- Bazı şeyleri tek başınıza yapabileceğinizi ve bu durumun onu dışlamak ya da sevmemek anlamına gelmediğini açıklayın.
- Başarısızlık yaşadığı durumlarda bile girişimlerini eleştirmeyin.
- Onun sürekli sizin gölgenizde yaşamasına izin vermeyin.
Bağımlı kişilik özelliğine sahip olan kişi;
Eğer patronunuz ise, onun sağ kolu olup kolayca zam isteyebilirsiniz.
Eşiniz ise, bu durum başlarda hoşunuza gitse bile zamanla bütün kararları almaktan sıkılabilirsiniz.
İş arkadaşınız ise kibarca ona sorumluluklarını hatırlatmanız gerekecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.