Uzm. Psk. Merve GÜNDAY

Uzm. Psk. Merve GÜNDAY

Farklı Uyum Davranışlarımız

Farklı Uyum Davranışlarımız

Uyma davranışı insanlar arasında farklılık göstermektedir. Kimilerinin “daha fazla uyan” kimilerinin ise “daha az uyan” kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Davranıştaki bu değişimler kişilerin algıları, öncelikleri, ilgileri, sağladıkları yarar ve kişilikleri ile ilgilidir. Örneğin insanların ne söylediklerini önemseyen kişilerde ya da bir gruba ait olmayı önemli bulan kişilerde uyma davranışı daha fazla görülebilirken, kendi fikirlerini daha fazla önemseyen kişiler gruba uyma zorunluluğu hissetmeyeceklerdir.

Başka nokta, insanların kültürel ve toplumsal öğrenme ile bazı davranışları kazanıyor olmalarıdır. Bizim kültürümüzde olduğu gibi toplulukçu kültürlerde “birliktelik” “aile olma” kavramlarının varlığı kişileri daha uyumlu olmaya itmektedir. Bu kişilerin kendi iç gruplarını daha sorgusuz kabul etmelerini doğurur. Aynı zamanda toplulukçu kültürlerde ya da doğu kültürlerinde uyma davranışı bir olgunluk ve saygı belirtisiyken daha bireyci kültürlerde bu durum zayıflık ve birey olamama olarak yorumlanmaktadır.

Bunun sonucu toplulukçu kültür insanlarının kayıtsız şartsız her gruba uymaları olarak algılanmamalıdır. Çünkü kendi aile, mahalle içindeki uyum farklı bir grup içinde her zaman gösterilmeyecektir. Hatta direnme yaşanacaktır. Fakat bireyci topluluklar kendi iç gruplarına daha sorgulayıcı ve eleştirel yaklaşmaktadırlar. Özellikle gruba uyduklarında zarar göreceklerine inanıyorsa reddetme eğilimi daha fazla olacaktır. Batı kültüründen gelen bu bireyci anlayışın aşırı boyutunda insanlar yalnızlaşma ve yabancılaşma tehlikeleriyle karşı karşıyadır.  Birliktelik anlayışı ise aşırı durumlarda olumlu tarafından uzaklaşarak bir dezavantaja dönüşebilmekte, körü körüne bağlanmaya ve bilinçsizce taklit etmeye kadar gidebilmektedir.

Uyma davranışındaki direnmenin diğer faktörü “kişisel kontrolü kaybetmeme” dir. Örneğin bir genç kıza annesi giymesi istediği kıyafeti söylediğinde genç kız kendi istediğini giyebilmek için buna karşı çıkacaktır. Ve hatta annesinin önerdiği başka bir kıyafet varsa, aslında sevdiği bir kıyafet olsa da artık onun için değersiz olacaktır. Ergenlikteki bu kontrol arzusu genç için “kimlik edinme” çabası olarak yorumlanabilir. Fakat genel olarak “kişisel kontrol isteği yükseldikçe” uyum davranışı her birey için zorlaşacaktır.  Daha aşırı durumlarda, kendiyle daha çok ilgilenen, otoriter, egoist ve narsist yapıda kişiler için uyum davranışı gözlenemeyecek kadar az olacaktır.

Cinsiyetler arasında bakıldığında kadınların uyma davranışına erkeklerden daha eğilimli oldukları düşünülebilir. Bu durum kadın ve erkek için sosyal roller ve beklentilerin farklı olması ile bağlantılıdır.

İnsanlar Neden Uyma Davranışı Gösterir?

Genellikle topluluk içinde farklı fikirlere önem verildiği ifade edilse bile uygulamada pekte öyle olamaz. Karşıt görüşteki grupların sık sık çatışmaları bunu doğrular niteliktedir. Bu yüzden kişiler uymama davranışının doğurabileceği olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak için “itaat” ederler. İtaat davranışında uyulanın gücü ve kontrolü daha fazladır. Yani cezalandırılmama ya da ödüllendirilme istekleri daha ön plandadır. Trafik polisinden ceza almamak için hız yapmayan bir sürücü, polisin olmadığı bir durumda hız yapmaktan çekinmeyecektir. Ya da anne babası istediği için ders çalışan bir genç, yalnız olduğunda ders çalışmayacaktır.

Ya da kişi birisinin ya da bir grubun fikrine o gruba ya da kişiye benzeyebilmek adına uyar. Yani o kişiyle ya da grupla “özdeşleşmek” ister. Burada uyulanın cazibesi ve değeri, onun gibi olabilme isteği söz konusudur. Bu cazibe ve değer kişi için devam ettiği sürece uyma davranışı da sürecektir. Fakat bu değer kaybolursa uyma davranışı da ortadan kalkacaktır. Babası hızlı araba kullanmadığı için onu çok seven oğlu da hız yapmazken, babasına kızdığı bir gün hız yapabilecektir.

Diğer bir uyma davranışını “benimseme” ile gösteririz. Kişi bir kurala ya da görüşe gerçekten doğru olduğuna inandığı için uyar. Burada uyulan fikir kişi için inanılır bir fikirdir. Uyma davranışının temelinde inanma, kabul etme, kendine mal etme ve benimseme vardır. Burada kişiyi uyma davranışına iten güç kendi fikirleri ve konuya olan inancıdır. Hızlı araba kullanmanın doğru olmadığına inan biri polisin olmadığı bir yerde de hız yapmayacaktır.

 Bakıldığında uyma davranışının en doğru şekli “benimseme” yoluyla karşımıza çıkıyor gibi gözükmekte. Ama daha doğrusu benimseyerek itaat etmek ya da benimseyerek özdeşim kurmak olabilir. Çünkü çoğu kez fikirlerimiz etkileşim sonucu oluşur. Benimseyebileceğimiz bir fikir sahibinin ya da grubun varlığıyla daha sağlıklı hareket edebiliriz. Böylece yapılan gözü kapalı bir itaat olmaktan çıkmış olur. Bir diğer yol da, onun gibi olmak istediğimiz bir kişiye körü körüne bağlanmadan aynı zamanda fikirlerini ve tarzını da benimseyerek yine sağlıklı bir özdeşim kurmak olabilir.

Yaşamda bir şekilde herkes bu uyma davranışlarını zaten gösterir. Bazen körü körüne, bazen cezadan kaçmak amaçlı bazen de inandığı için. Ama ne zaman hangisini yaparız? Hangi durum bizi hangi uyma davranışına iter? Hangisi bize en uygundur? Soruları pek sorulmaz. Bazen küçük bir iç hesaplaşma ve farkındalık alınacak kararları, seçilecek yolları etkileyebilir. Bunun için yapılması gereken kişileri, grupları, toplulukları amaç olarak değil araç olarak görebilmektir. Böylece davranışlarımızın, fikirlerimizin sorumluğunu daha yakından hissetmiş oluruz.

Bu yazı toplam 12656 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Uzm. Psk. Merve GÜNDAY Arşivi