Uluslararası Aşk
Sevginin dili olmaz. Seversin işte içinden geldiği gibi, sorgusuz sualsiz, kendini bırakırsın duygunun kollarına. Söylediklerinden bir şey anlamıyordur belki. Başlangıçta zorluk çekersin. Oysaki söyleyip anlatmak istediğin öyle çok şey vardır ki. Ama ne mümkün aynı dili konuşmuyorsun.
Aynı dili konuşamamak ve ortak bir dil de bulamamak, sevgiyi yaşamaya engel mi? Keşke bütün engeller dil engeli kadar kolay olsaydı ilişkilerde. Birkaç ay sonra ortak bir dili öğrenmede hem fikir olunur. Bu öğrenme sürecinde yani geçiş döneminde dillerden en evrensel olan beden dili kullanılır.
Dil sorun değil
Bir süre sonra dil sorunu çözülür. Sırada kültür sorunu vardır. Gelenek ve ananelerimize ne kadar bağlı da olsak, Türk insanının sıcakkanlılığı, misafirperverliği, duygusallığı ve yeniliklere açık oluşu ve sunulan kaba girişinde zorluk çekmemesi sayesinde, yabancı uyruklu birini kolaylıkla kabul edip bağrına basabilir. İşte mesele bundan sonra başlar. Bazen insan, ilişkilerinde, iyilikten maraz doğar lafını doğrular nitelikte olaylar yaşarlar.
Buruk bir hayat hikayesi
Anlatacağım olay gerçek yaşanmış bir hayat hikâyesi. Yorumsuz yazmaya çalışacağım ne kadar becere bilirim bilemiyorum ama her seferinde tüylerim ürperiyor. Hasan bey 1975 yılında tercüman olarak Amerika'ya gider ve orada kalmaya karar verir. Gidiş o gidiş otuz üç senesini orada geçirir. Ta ki geçen seneye kadar. Neden Türkiye'ye geri döndüğünü yazmadan önce başına gelen talihsizliklerden söz etmek istiyorum. İlk olarak Amerika'da bir havaalanında kafeterya açar, sonrasında kader ona güler ve New York un göbeğinde ilk lokantasını çalıştırmaya başlar. İşler umduğundan da iyi gider ve Ohio da lokantalar zincirine eklenir. Amerika rüyası ona gülmüş ve çok zengin olmuştur. Tabii bu yoğun iş temposundan sıyrılıp aile kurması gerektiğini düşünür ve Mary ile evlenir 1979 da ilk çocukları dünyaya gelir. Mary Müslüman olur ve adını Meltem olarak değiştirir. Hayat çok güzel giderken 1988 de böbrek kanseri olur ve böbreklerinden biri alınır. Lokantalar teker teker kapanır ve sonunda iflas eder. Felaketler peşini bırakmaz 1996 da büyük bir trafik kazası geçirir ve atmış beş gün komada kalır. Doktorlar, hayata bağlayan makinelerin fişini çekme kararı alırlar ve eşi bu konuda sessiz kalır. Türkiye'de yaşayan abisi bu karara şiddetle karşı çıkar ve kısa bir süre sonra bir mucize gerçekleşir. Hasan komadan çıkar. Artık hiç bir şey eskisi gibi değildir. Vücudunun sol tarafı felçli bir biçimde hayatına devam etmek zorunda kalır.
Hayat devam ediyor öyle ya da böyle
Sonunda, bir ömür boyu seninim yemini, maddi hırsın kurbanı olmuştur. Meltem, “Hasan artık seni istemiyorum sen yarım bir adamsın” deyip kapının dışına atılmıştır. Elinden son kuruşuna kadar alınan Hasan, Türkiye ye döner ve hayat mücadelesine yeniden başlar fakat kalbi kırık ve artık yalnızdır hayat yolculuğunda...
Meltemin yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?
Vereceğiniz cevapta Türk insanını farkı yatıyor.
Sevgiyle kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.