Melda BEKCAN

Melda BEKCAN

Son Zamanlarda Erkekler, Bayanlardan Daha Fazla mı Süsleniyor?

Son Zamanlarda Erkekler, Bayanlardan Daha Fazla mı Süsleniyor?

Koşar adımlarla yetişmeye çalışılan vapurun hareket etmesiyle ardından bakakalmak, onu geri getirememenin çaresizliği, hevesin kursakta kalması, bir sonraki vapuru bekleme ya da beklememe kararsızlığı, ulaşılmak istenen deniz ötesi mesafeye başka bir vasıtayla gidilip gidilemeyeceğini hesap etmek ve ard arda alınan solukların diyetini, nefes nefese kalarak ödemek…

Bir hedef belirlemek ve hedefi ıskalamak, nelere bedel oluyor değil mi?

Sadece vapur kaçırınca değil, her gün binlerce kez yaşıyoruz, benzerlerini…

Sabahları işe yetişme telaşında su gibi akıp geçen dakikalar, gözleri kan kırmızıya bulayan trafik lambaları, idari birimlerle yaşanabilecek sıkıntılar, mazeretleri haklı gösterecek en uygun kelime dizininin hafızaya yerleştirilmesi…

Günler öncesinde hesapta olması gereken maaşın hâlâ yatırılmadığını bankamatik ekranından öğrenmek, ‘iptal’ düğmesine basıp öfkeyle ATM kartını geri çekerken başka nereden para temin edilebileceğini kestirmek, alışverişlerde yapılan gereksiz harcamaları hatırlayıp kendimize geçici süreliğine küsmek…

Hiç hesapta yokken yakalandığımız soğuk algınlığı nedeniyle evde yatak döşek yatarken başucumuzda duran ilaçlara bakıp ‘Bütün planlarım suya düştü, şimdi ne yapacağım?’ diye kara kara düşünmek, çalan telefonlara açıklama yapmadan önce derin bir nefes çekmek, insanları rol yapmadığımıza, gerçekten hasta olduğumuza inandırabilmek…

O kadar çok duygu iç içe ve seri olarak yaşanıyor ki bedenimizde, onların birlikteliklerini kör düğümlerden meydana gelen bir yumağa benzetiyorum. Yıllar boyunca düğüm üstüne düğüm atılıyor, henüz onlar çözülmeden, yeni düğümler meydana geliyor.

Haklarını yememek gerekir, psikiyatri bilimiyle uğraşanların işleri çok zor.

Onların vazifeleri sadece var olan düğümleri çözmek değil aynı zamanda dipsiz kuyuyu andıran insan zihnine atılmış serseri mayınları bulmak ve onları yerlerinden çıkarmak, yaralara pansuman yapmak, üstüne üstlük başka mayınların içeri girmesine mâni olmak!

Sahip olunan düğüm ve mayınlarla, başka insanların da problem yaşadığını görünce yalnız olmadığını anlayarak  son derece rahatlayan, bununla birlikte yeryüzünde ‘yegâne’ olmayı isteyen yani hem ‘benzersizliğe’ hem de ‘sıradanlığa’ aynı anda talip olan ‘Sayın Ego’ ile köşe kapmaca oynamak!

Cinsiyet ayrımı yapma yetisi giderek azalan benliklere yol göstermek, gerçek hayattaki rollerini yeniden ezberletmek!

Gündüz mesai saatlerinde yorulduğu yetmiyormuş gibi akşam eve gittiğinde yemek yapma, çoluk çocukla ilgilenme, ev işine de vakit ayırabilme telaşında olan ve gerçek kimliğinden uzaklaşan kadına, kadın olduğunu yeniden hatırlatmak…

Evet, evet! Psikiyatri bilimiyle uğraşanların işleri gerçekten çok zor!

Bunu bizzat hastalardan duyuyorum çünkü etrafımda bulunan birçok çalışan kadın, psikiyatrik destek alarak parçalara bölünmüş olan kişiliğini tamir etmekle uğraşıyor.

Kadınlar, kendilerini yeniden keşfetmeye çalışadursunlar, erkekler de dış  görüntülerine aşırı derecede özen gösteriyor ve bu durum beni şaşırtıyor.

Metroseksüellik kavramı, almış başını gidiyor!

Geçtiğimiz günlerde gazetede okuduğum bir habere göre erkeklerin estetik yaptırma merakı hiç de küçümsenemeyecek boyutlara ulaşmış.

Peki, neden?

Zannediyorum ki iç dünyalarındaki kör düğümlerin ve serseri mayınların izlerini, dış dünyaya belli etmeme kaygısı yüzünden…

İster geri kafalı deyin, isterseniz antipatik! İçimden geçenleri olduğu gibi söylüyorum; erkeklere kaşlarını şekillendirmek ve ak düşen saçlarına suni renkler serpmek hiç yakışmıyor.

Kadınlara da erkek siluetine girmek, üstlerinden başlarından vazgeçerek kendilerini işe güce vermek.

Kim bilir belki bana kızıyor, ‘Öyle oturduğun yerden yazmakla olmuyor Melda Bekcan! ‘ diyorsunuzdur şimdi.  

Mazur görün; benim vazifem, doğrusuyla yanlışıyla, eksisiyle artısıyla tüm duygu ve düşüncelerimi sizinle paylaşabilmek...


 

Bu yazı toplam 4286 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Melda BEKCAN Arşivi