Servet Kızılay

Servet Kızılay

Siyasal Kavramların İşlevi

Siyasal Kavramların İşlevi

Siyasal kavramlar, konusuna ve maksadına göre bir dilin en geniş alanlarını gösterir. Dolayısıyla dilin yatay ve dikey düzlemindeki kavram alanları siyasal kavramlar söz konusu olduğunda belirgin biçimde birleşir ya da ayrışır. Siyasal kavramların işlevleri, bu birleşmelerde ya da ayrışmalarda etkili olur. Böylelikle gündelik bir sözcükten ıstılahlara kadar siyasal kavramların derinlere inen işlevleri izlenebilir. Bu işlevler; zorunluyu mümkünden, önemliyi önemsizden, tasdik edileni inkar edilenden vb…ayrıştıran kendi içinde de farklı aşamalardan oluşur. Bu yüzden sanıldığının aksine siyasal kavramların işlevi sadece yönlendirme (manipülasyon) ile sınırlanamaz. Bunlar; oluşturma- bozma, yaklaşma- uzaklaşma yani kültürel-ahlaki formlarda önemli roller oynar.

 

Siyasal kavramların işlevini anlamanın en iyi yolu, bu kavramların uygulandıkları yerlere ve uygulama biçimlerine göz atmaktır. Hâl böyle olunca İslâm coğrafyasındaki bazı misallere bakmamız gerekiyor: Libya’da mevcut iktidara (Kaddafi’ye) karşı savaşanlar “Muhalifler”olarak nitelendirildi. “Muhalif” kavramı, siyasal kavramların olumlu ve olumsuz kavram alanları arasında nötür sayılabilecek bir yerde durur. Zirâ muhalefet, haklı ya da haksız bir siyasal reflekse taşınabilir. Nispet edilen şey, onun tanımını açık olarak verir. Burada yapılan ilk işlem, “Muhalifler” kavramının, kavram alanı olarak olumlu alana taşınmasıdır. Böylece bu kavram, “özgürlük”, “kurtuluş” ve “direniş” için mücadele eden “savaşcılar”ın “kahraman”ca eylemlerini niteler hâle sokulmuştur. Kısacası “özgürlük direnişcileri” olarak takdim edilmiştir. Öte yandan siyasal kavramların olumsuz kavram alanında bulunan “terörist”, “isyancı”, “bölücü” vb…kavramlardan ayrıştırılmıştır. Siyasal kavramların olumsuz kavram alanlarından bahsetmişken bunların alt kimliklere ve topluluklara uygulandığını da söylemek gerek: Mesela; “El-kaide”,“Taliban” başlı başına olumsuz kavram alanında bulunan alt kavram bileşkelerinde “cahil”, “yobaz”, “bağnaz”, “barbar”, “gerici”, “ilkel”, “vahşi”, “câni”,“gaddar” vb…ahlaki kavram alanlarına da uzanan ve bu alanları düzenlenmesini sağlayan alt bileşenlerle oluşturulmuş bir kavramdır. İkinci işlem olarak; “Muhalifler”in karşısında bulunan, onun savaşını haklı kılacak nitelemenin yapılmış olmasıdır. Bu işlemde karşı konumlamayı yaparken olumsuz kavram alanından yararlanılmıştır. Seçilen merkezi kavram,“diktatör”dür. Bu kavramının tüm olumsuz bileşenleri burada kullanılmıştır. “diktatör” kavramının alt birleşiminde yer alan en önemli kavram, “zalim”,“zulüm”dür. Bu kavram dini ve ahlaki kavramlar içerisinde derinliği en fazla olan kavramdır ve kavramın bu özelliği, “diktatörlere karşı savaşta” bir malzeme olarak kullanılmıştır. Siyasal kavramların işlevi genel olarak tek boyutlu ilerlediğinden dolayı İslâm coğrafyasında “diktatör”ün tanımı ve kavram sınıflaması, ortaya koyulan niteliksel ve niceliksel duruma göre yapılmamıştır. Buna göre; “diktatör”ü “diktatör” yapan şey, katlettirdiği insanların niceliksel artışı-azalışı veyahut bütün kötü ceberrut fiillerinden çıkan niteliksel konumu değildir. Şayet böyle olsaydı ABD başkan(ların)ın Sarkozy’nin daha büyük “diktatör” ilân edilmesinin elzem olması gerekirdi. O hâlde bu kavramın dışardan içeriye ve içerden içeriye yönelmiş bir hareketi olduğunu fakat içerden dışarıya yönelemediğini söylemek gerekir.

 

Siyasal kavramların işlevini anlamamızı sağlayan en açık misallerin başında İslâm coğrafyasındaki fiili yürütülen Savaş’ın etki alanlarını kırmak maksadıyla yürütülen kavramsal uygulamalar gelmektedir. Savaş yerine bazen “sıcak bölgeler”, bazen “müdahale”, bazen “çatışma” bazen “sürtüşme” bazen“kargaşa” bazen “kavga” bazen “tepki” ye kadar inebilen kavramlar kullanılmaktadır. Bu uygulamayla Savaşın yoğunluğunu düşürme ve önemini azaltma hedeflenir. Böylelikle Filistin’deki Siyonizm’e karşı gösterilen bütün şeyler, bir mahalle kavgasına ya da birkaç “asi” kişinin “tepki”sine indirgenerek resmedilir. Bunun yanında Savaş kavramının kaplamında ve içleminde yeni düzenlemeler yapılmıştır. Daha başlarda “Müslüman-İsrail savaşı” kullanılırken giderek daraltılarak “Arap-İsrail savaşı” denmiş, bununla da yetinilmeyip “Filistin-İsrail savaşı” kullanılmış, bu da yeterli gelmeyenince “Gazze ya da El-Halil – İsrail savaşı” nihayet “Savaş” kavramı da atılarak “Çatışma” , “sürtüşme”, “kavga”, “tepki” gibi şeyler kullanılmıştır. Dolayısıyla bu kavramın daraltılmasıyla ilkin Müslüman ve Müslümanlık dışarıda kalmış, sonra Arap toplumu dışarıya atılmış giderek Filistin daha sonra şehirler en son bireysel bir hâle dönüştürülmüştür. Bu tür misalleri çoğaltmamız mümkün. Zirâ siyasal kavramlar yüzey ve derinlik olarak oldukça ötelere uzanır ve değişik sınıflama modelleriyle tasnif edilip ele alınabilir.

Siyasal kavramların işlevini belirleyen en önemli unsur, bu kavramların hakiki nedenleri olan siyasal uygulamalar ve projelerdir. Bu fiili durumlar, kavramların temelini teşkil eden bir nedendir. Bu sebeple siyasal kavramların işlevini, onun kendi fail nedeninden ayıramayız. Dolayısıyla siyasal kavramların çoğu kez bir araç-gerece indirgenmiş olması anlaşılır hâle gelir.

Siyasal kavramların hem nedenlerini hem de işlevini ortaya çıkarmak için nazari olarak öne süreceğimiz şey; bu kavramların hem kendi içinde kavram alanlarının analizi hem de açık ya da gizli olarak diğer kavram alanlarıyla (Dinî, Ahlâkî..vb) kurmuş olduğu münasebetinin analiz edilmesidir. Bunu yaparken uygulama alanı olarak seçilen İslâm coğrafyasındaki Siyasal kavramların dökümünün tam ve eksiksiz olarak ortaya çıkarılması gerekmektedir. Dilin formu olan gündelik kullanımında bu kavramların aldıkları şekillerin bilimsel toplanması, kavram işlevlerinin nasıl uygulandığını resmedecektir fakat bu bilimsel çalışma da İslâm coğrafyasının edilginlikten kölelikten kurtarmayacaktır. O hâlde siyasal kavramlar bizim neyin ya da kimin kölesi olduğunu gösteren, doğru algılamayı ve düşünmeyi sağlamaktan öte bir şey yapamaz. Öte yandan bu tür bilimsel çalışmanın zorlukları bulunmaktadır. Aynı dili konuşmamak, siyasal kavramların alanlarında ve kullanımında farklılıklar ortaya çıkarır. Kanaatimiz bilhassa İslâm coğrafyasındaki fiili durumlara maruz kalan yerlerde kullanılan siyasal kavramların büyük ölçüde dinî kavram alanlarından fazlasıyla temas ettiği yönündedir. Bu temas, ülkemizdeki siyasal kavramların dinî ve ahlâki kavram alanlara nitelik ve nicelik oranlarına göre oldukça fazladır. Bunun nedeni Cumhuriyet İdeolojisinin siyasal konumuyla açıklanabilir.

Bu yazı toplam 6859 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Servet Kızılay Arşivi