Mazeretim vaaar... asabiyim ben!
"Öfkeden çıldıracak gibi olduğumu hissediyorum, elim ayağım titremeye başladı, bir türlü kendime hâkim olamıyorum." Bu sözler hiç de yabancı gelmiyor değil mi?
Öfkelendiğimiz an sanki hiç kontrol edilemeyecek güçlü bir duygu tarafından zaptedilmiş gibi hissederiz.
Aslında öfke de diğer duygular gibi, (nefret, neşe, mutluluk) doğal bir duygudur. Fakat biz bu duyguyu sanki aşılmayacak anormal bir durum olarak düşünebiliriz. Öfkelenmemek, gerçekçi ya da sağlıklı bir durum değildir. Aslında, öfkelendiğimizde yaşanabilecek olumsuz olaylardan korunmuş ya da onlar için önlem almış olabiliriz.
Hepimizin öfkelendiğimiz zaman verdiği tepkiler farklıdır. Kimimiz, içine atıp lahavle çekerken, kimimiz de, önüne geçeni yıkıp döker. Bunların hangisi iyidir diye sorarsanız hiç biri diyebilirim.
Ne öfkeyi yok sayıp bastırmak ne de boşalıp kendimize ya da başkalarına zarar vermek olması gerekendir.
Kafanız karışmasın, yapılacak şey, öfkeyi doğru ifade etme yolunu bulabilmek. Bunun için de önce, olaylara karşı bakış açımızda değişiklik yapmayı öğrenip, ön yargılarımızdan kurtulmayız. Sonrasında değiştirdiğimiz düşüncelerin davranışa yansıması da farklı olacaktır. Genelde, geçmişte yaşadığımız engellenmeler, bizi benzer olaylarla karşılaştığımız zaman yine aynı şeyler yaşayacağım diye tetikleyip, sinirlenmemize sebep olabilir.
Öfkelendiğiniz bir anı zihninizde canlandırın. Gözünüz karardığında ani, çevrenizdekilere zarar verici tepki vermiş olabilirsiniz. Örneğin, bu tepkinin hakaret ya da fiziksel bir saldırı olduğunu düşünelim. Sonrasında geri dönüşü olmayan bir yola sokabilir sizi. "Öfkeyle kalkan zararla oturur." Malum.
Öfke anında uygulanabilecek ve anlık rahatlama sağlayacak bir yöntem de diyaframdan doğru nefes alabilmektir. Diyafram nefesi alıp verişlerde, kişi nefese odaklanırken kendi kendine, rahatladığına dair telkinler verirse, anlık rahatlama sağlanabilir.
Öfkelendiğimizde kullandığımız belirli kalıplaşmış kelimeler vardır. Bu kelimeler de, bize öfkemizde haklı olduğumuzun onayını verir.
Örneğin "sen her zaman geç kalırsın", "Bu işi kesinlikle zamanında bitiremezsin." gibi söylemlerden mümkün olduğunca uzak durmalıyız.
Öfke kontrolünde amaç öfkeyi sağlıklı sınırlar içinde yaşayabilmek. Öfkeden tamamen kurtulmak diye bir şey söz konusu olamaz, olmamalıdır da zaten. Yukarıda da söz ettiğim gibi, bizi olumsuz uyaranlara karşı bir tetikleyici ve uyarıcı bir görev üstlenir.
Öfke kontrolünde bilişsel davranışçı yaklaşımlardan yararlanılır. Zamanla iş birlikçi bir çalışmanın sonunda kişi öfkesini sağlıklı sınırlar içinde kontrol etmesini öğrenir. Böylece gerek kendisi, gerekse çevresi için, attığı sağlıklı bir girişimin meyvelerini toplar. Unutmayın imkânsız diye bir şey yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.