KORKU VE HAZ
Neden korku filmi izlemekten, arkadaşlarla yapılan sohbetlerde korkunç hikâyelerden bahsetmekten hoşlanırız?
İnsanları eğlendirmek için yapılan lunaparklarda neden “hız ve korku” temaları ön plandadır?
Çünkü insanlar heyecanlanmaktan, vücutlarındaki adrenalinin artmasından zevk alırlar. Salgılanan adrenalinin ise bazı nedenleri vardır. Korku, Extreme sporlar, lunaparklardaki oyuncaklar, sex… Tüm bunlar korku filmi izlemenin vücudumuzda yaptığı etkiye benzer etkiler yapar. Heyecanlanmanın verdiği zevktir bu.
Korkuya tümden teslim olmadığımız sürece tehlikenin aksine uyarıcı ve yapılandırıcı bir etki yaratır. Adrenalini yükseltme ihtiyacındaki insan, kendini her zaman bu korku sanatına gönüllü olarak teslim etmiştir… Korku edebiyatına, korku sinemasına, korku objelerine ve düzenekli korku atmosferlerine insanların ilgisi aşırıdır… Hatta korku sporuna bile…
Psikanalizin kurucusu Freud, korkunun patolojisine oldukça önem vermiştir. Freud’a göre; tehlike ilk önce egoya yöneliktir. Tehlikenin kaynağını, içgüdüsel bir gerilimin yoğunluğu ve süper egonun cezalandırıcı gücü oluşturur. Çaresizlik duygusunun oluşum nedeni ise egonun zayıflığı ve id(ilkel benlik) ile süper egoya (üst benlik) olan bağımlılığıdır. Freud, korku karşısında egonun gelişmesi ve olgunlaşmasının önemine dikkat çekmiştir. Çünkü ego geliştikçe içgüdülerini denetleyecek, uzlaşmacı ve yapıcı bir tavır sergileyecektir.
Kolektif bilinçaltı ile ilkel çağlardan bugüne kadar gelen ‘‘avlanma’’nın beynimizdeki çağrışımları korku filmlerinde etkisini göstermektedir. Filmlerde vurgulanması gereken sahnelerden önce ‘kan’ gösterilmesinin sebebi; algılarımızı açmak ve atalarımızdan gelen içgüdüleri ortaya çıkarmaktır.
İnsanlar tehlikeyi hissettiklerinde adrenalin salgılar ve bu hormon kana karıştığında tüm vücudu alarma geçirir.
Kalp ritmi hızlanır,
Kan basıncı artar,
Kandaki şeker miktarı artar
Gözbebekleri büyür ve ışığa karşı duyarlılık artar.
Tüm etkiler oluştuğunda insan “savaş ya da kaç” mekanizmasını kullanır. Fakat hangisini kullanırsa kullansın yüksek performans gösterir. Bu da insana haz verecektir.
Zihnimiz enerjiyle yüklüdür ve uygun olan emirler ile düşünceyi maddeye dönüştürebilir. Korku hissi adrenaline, adrenalin haz ve mutluluğa dönüşür.
Burada bahsedilen korku haz almak için uygun ortam sağlayarak yaratılan korkudur. İnsanoğlu doyuma ve gerilimi boşaltmaya yönelir. İnsanoğlu ölümden korkar ve ölüme kavuşmak ister.
Hayat paradokslar üzerine kurulmuştur. Korku ve zevk gibi…
Bu paylaşım, insan niçin korkmak ister sorusunu yanıtlarken, zihnin ve bedenin bütünlüğünü, gizliliğini, karmaşıklığını tek bir cevap olarak sunar bize. Korkunun soyutluğu bedenin somutluğu ile can bulur. Korkmak insanoğlunun en evrensel içgüdüsüdür ve bunu istemek bile insana haz verir. Böylece beden ve zihin bütünlüğü doyuma ulaşır.
Yani özetlemek gerekirse korku ve haz birbiriyle ilişki hatta biri diğeri için tamamlayıcı bir işlev görür. Ne korku tek başına patolojik bir değer taşır nede haz tek başına faydaya yönelen bir işleve sahiptir. Ambivalans (zıt, çelişkili) bir görüntü sergileyen ancak bağlamla ilişkili olan bu iki kavram, fenomonolojik dünyamızın kimi zaman renkli kimi zaman ahenkli kimi zamanda mihengi olarak hayatımızda var oluyor.
Korku ve hazzın ruhsal dünyamızda ahenkli etkileşimini yaşamak dileği ile….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.