Kendisini Gerçekleştiremeyen Lanetli Bir Karar
Amerika uzun yıllardır iyi yönetilmiyor. Adeta bir duraklama devri yaşayan bu ülke, dış politikasında belirgin olmak üzere pek çok konuda hatalı kararlar alıyor. Aslında böylelikle dünyaya nizam verme iddiasında bulunan bir ülke olmadığını kanıtlıyor. Bu ülkede Ermeni meselesi hakkında geçen hafta ne yazık ki yeni ve hatalı bir karar daha alınmış oldu. Bu karar Amerika’nın dünya üzerinde iyice örselenmiş olan prestijine vurulmuş ciddi bir darbe olacak…
Nitekim bu karar Amerika medyasında eleştiri konusu yapıldı. ‘Yasanın geleceği kritik, ABD yönetimi çıkmazda’, ‘Model ortaklık en büyük sınavını veriyor’, ‘İlişkiler zarar görür’ gibi pek çok farklı başlıklarla haber ve yorumlarda bulunuldu… Diğer yandan ülkemizde hemen her gazetede bu karar ciddi şekilde eleştirildi. Bu eleştirilerin kısa zamanda bitmesini beklemek hayal olur…
Anlaşıldığı kadarıyla Amerika’da alınan basiretsiz bu karar daha ileri bir aşamaya götürülmeyecek. Zaten bunun aksinin olması bölge ve dünya barışı için tarifi mümkün olmayan sıkıntıları beraberinde getirir… Amerika dünya siyasetinde ciddi bir darboğazın içine girer. Kararın hemen ardından ilk olumlu açıklama bayan Clinton tarafından vakit kaybedilmeden yapıldı… İktidarda olan Demokrat Parti sözcüsü konunun senatoya götürülmesinin düşünülmediği beyanatını yaptı… Fakat tüm bunlar tedavisi olmayan bu yarayı iyileştirmeyecektir…
Oylama hem çirkindir hem de çok komik gerçekleşmiştir… Bu karar sadece bizim üzerimizde demoklesin kılcı gibi durmayacaktır. Aynı zamanda, beş buçuk saat süren toplantıdan sonra uzatmalarda atılan bir golle elde edildiği zannedilen bu yalancı zafer; Amerika ve Ermenistan’ın kucağında patlamaya hazır bir bomba gibi durmaya devam edecektir. Ne patlayacaktır nede eski samimi ortamın oluşmasına fırsat verecektir. Hatta Cumhuriyet tarihinin en başarılı Dış İşleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Ermenistan ile başlayan sürecin bitebileceğini bile ima etmiştir…
Konu hakkında Kürşat Tüzmen’in yaptığı açıklama son derece mantıklıdır. Zira eski bakan Tüzmen alınan kararın Türkiye’nin elini güçlendirdiğini söylemiştir. Çok doğru bir tespit… Hakikaten derin düşünüldüğünde akla zarar olan bu karar hem Amerika’nın elini zayıflatmıştır ve hem de hala bu karara sevinme çelişkisini yaşayan Ermenilerin bize karşı mahcubiyetini pekiştirmiştir. Ermenistan tarafından hala bu kararı öven açıklamaların gelmesi Ermenilerin ‘Devlet Yönetme Aklı’ na henüz kavuşamadıklarının bir ispatıdır…
Her iki ülke arasında geçmişte yaşanmış bazı sorunların tarihçiler tarafından değil de şimdiki siyasetçilerce yorumlanıp çözümlenmesini isteyen Ermeniler maalesef sevindikleri ama bir şey elde edemeyecekleri bu çocukça kararın maddi/manevi sıkıntısı karşısında akıllarını başlarına almazlarsa ezilmeye uzun yılar boyunca devam edeceklerdir.
Önümüzdeki süreç onların tıpkı İsrail gibi barış konusunda sınanacakları bir süreç olacaktır… Onlarda İsrail gibi barış denildiğinde kaçak güreşi tercih ediyorlar… Ermenistan’ın barıştan kaçması veya işi yokuşa sürmesi bölgede sadece İsrail’in işine yarayacaktır. Zira böylelikle Yahudiler bölgeye tam bir barış ve istikrar ortamının gelmesinin önündeki tek engel olmaktan kurtulmuş olacaklardır…
Bu karardan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Nisan ayı içinde planlanmış Amerika gezisini iptal etmelidir. Parlamentoda alınacak bir karşı kararla bu haksızlık kınanmalı ve ağır bir dille eleştirilmelidir. Türk Halkının, Başbakan’dan Davos’ta gösterdiği kahramanca tavrı bu olaydan sonra da beklemeye hakkı vardır. Zira bu karar ülkemizde yaşanan politik kısır çekişmelerin bitmesini ve hepimizin tek vücut olmasını sağlayacak bir karardır…
İncirlik üssünün geleceği, Irak’tan Afganistan’a kaydırılacak doksan bin konteynır malzemenin Türkiye üzerinden geçirilmesinin engellenmesi, Afganistan’dan Türk Askerinin çekilmesi, Afgan askerlerinin eğitilmesinin sonlandırılması ilk akla gelen tepkisel yaklaşımlardır. Kuşkusuz daha yapılacak çok şey vardır… İran ve İsrail’in olduğu bölgede, önemli bir coğrafyada kilit konumda bulunan Türkiye; hiçbir kimse ve ülke için vazgeçilebilecek bir oyuncu, kolay bir lokma değildir…
İte kaka, zorlamayla ve dışarıdan adam toplamayla, iç politikada üç beş oy kazanmak için alınan bu kararın Ermenilere ve Amerikalılara neler kazandırıp neler kaybettireceği çok net bir şekilde açıklanmalıdır.Orta Doğu ile olan ilişkilerimizin bu süreçte ne kadar da önemli olduğu bir kez daha anlaşılmalıdır. İsrail Hükümetinin bu kararda etkisinin olmadığını kimse söyleyemez. Geçmişte olduğu gibi bu oylama sırasında da özellikle ‘One Minute’ tepkisinden sonra aleyhimize çalışmaktan büyük bir memnuniyet duymuş olmalılar…
Türkiye’de azalmaya başlamış olan ve Obama ziyaretiyle bitme noktasına gelen Amerikan aleyhtarlığı, bu kararla birlikte tekrar artma yönünde bir seyir gösterecektir. Obama’nın akıllıca davranarak gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında elde ettiği bir çuval incir berbat olmuştur. Türkiye bu kararla birlikte; özellikle İslam Ülkeleri ile oluşturulması gereken Orta Doğu Birliğinin bir an evvel hayata geçmesinin önemini daha iyi kavramış olacaktır.
Ülkesindeki sorunları çözmekten, güçlü devlet adamı vizyonu ortaya koymaktan uzak profil çizen Obama için bu karar; eğer acilen sorunun çözülmesi yönünde sağlam adımlar atarak onun tarafından çözüme kavuşturulmazsa ne yazık ki Başkanlık süresi boyunca izini bir türlü silemeyeceği ‘kendisini gerçekleştiremeyen lanetli bir karar’ olarak anılmaya devam edecektir.
Obama’nın iyi niyetinden kuşkumuz yoktu… Şimdi var artık… Eğer iyi niyetini koruyor bize ve dünyaya bunu kanıtlamak istiyorsa Ermenistan’ı hizaya getirmek, bu soruna son ve nihai neşteri vurmak bundan sonra kimsenin olmadığı kadar onun görevi… Böylelikle bölgedeki gücünü perçinlemiş, barıştan yana olan tutumunu göstererek tüm Orta Doğu ve İslam ülkelerindeki itibarını kurtarmış olacaktır…
Sayın Başkan Obama; başarılı ve mutlu olmak, dünya nizamına yön vermek ve efsane bir Amerika Başkanı olarak tarihe adını altın harflerle yazdırmak istiyorsa Ermenistan’ın kulağını çekerek anlaşmaya acilen ikna etmek, İsrail’i yayılmacı politikasından vazgeçirerek yerinde rahat durmasını temin etmek ve kendi ülkesinde malum lobilerin telkinlerinden kurtulmak zorunda… Bunlar kuşkusuz kolay değil… Ama O isterse zor da değil… Ve bunları gezegenimizde başarmaya en yakın insan kendileri…
Dr.Recai Yahyaoğlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.