Melda BEKCAN

Melda BEKCAN

Farklı olmak ya da 'farkındaolmadan' gülünç olmak!

Farklı olmak ya da 'farkındaolmadan' gülünç olmak!

Neden insanlar, saatler boyunca, manzara izler gibi baygın baygın, televizyon ekranlarında nasıl yemek yapıldığını izliyorlar? Son dönemlerde büyük bir yemek reformu yaşanırken, neden evlerde hâlâ ‘aynı’ yemekler pişiriliyor dersiniz?

Çalıştığım yerde, bazı hastaların yaşları hakkında daha hasta içeri girmeden fikir yürütebiliyorum. Çok az yanılma payım olsa da genelde öngörülerim doğru çıkıyor!

Nasıl mı?

Pek alışılmadık, değişik bir isim telaffuz edildiğinde, içimden ‘Sırada bir çocuk hasta var.’ diyorum; gerçekten de içeri çocuk hasta giriyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bunun sebebi çok basit. Son yıllarda, aileler arasında ‘çocuklara değişik isim koyma modası’ baş gösterdiğinden, farklı isimlerin sahipleri de oldukça genç oluyor!

Aslına bakarsanız kim farklı olmak istemez ki? Olumlu yönde farklı niteliklere sahip olmak güzel bir duygudur elbette. İnsan, doğası gereği özel olmayı arzu eder ve bu sebeple değişime açıktır. Yakın tarihte gerçekleşen ABD başkanlık seçimlerinde, ülkenin ilk zenci başkanı olmayı başaran Barack Obama’nın, kampanya sürecinde kullandığı ‘Değişim’ sloganının bu sebeple tuttuğunu düşünüyorum. Değişim aslında herkesin kalbinde taşıdığı umuttur. Amma velâkin farkında olmadan değişik ya da farklı olma çabasının dozu kaçırıldığında ortaya bazı garip durumlar da çıkabiliyor.

Hani son dönemlerde yeni isimler duymaya başladığımdan bahsetmiştim ya; bazı çocukların isimlerini ilk işittiğimde, ‘İnsan böyle bir adı hayatı boyunca nasıl taşır?’ diye hayretler içinde kalıyorum. Diğerlerinden farklı olma kaygısıyla konulmuş isimler, çocuk küçükken kulağa hoş geliyor fakat yarın öbür gün bu çocuk büyüdüğünde, belli bir konuma geldiğinde, tanıştığı insanlara ‘Adını nasıl söyleyecek?’ diye kendi kendime sormadan edemiyorum...

Belki ‘değişik isim koyma modası’, aileler heveslerini aldıktan sonra günün birinde gelip geçecek lâkin giyim modasının aynı akıbete uğrayacağını hiç zannetmiyorum. Moda denince, artık sadece podyumlarda sergilenen son derece iddialı kıyafetler geliyor aklıma. Ben de birçokları gibi gündelik hayatta ya da özel günlerde giyilemeyecek giysilerin, yeni sezonun modası olarak tanıtılmasına pek anlam veremiyorum. Tamam, bazıları çok hoş olabiliyor ama kabul edelim aralarında farklı olma kaygısının abartıldığı, gülünç olanları da var!

Hadi giyim konusunda görsellik faktörü, işin sanat boyutu, modacıların üretkenlikleri var diyelim ve onu geçelim; peki ya yemek yapma adı altında baş gösteren tuhaflıklara ne demeli? Gelin birlikte düşünelim.

-Sizce yemek nedir? İnsanın yaşaması için gerekli temel ihtiyaçlarından birisi midir?

Evet.

-İnsanın sahip olduğu en önemli nimetlerden birisi midir?

Evet.

-Peki, yemek bir tutku mudur?

Olmamalıdır.

-Ya gösteriş?

Dünyada bu kadar aç insan varken…

İşte bu noktada ‘yemek sapkınlığı fikrine’ saplanıp kalıyorum ve zihnimde art arda oluşan sorulara cevap bulmakta güçlük çekiyorum. Neden sadece defilelerde gösterilen ama asla giyilmeyen kıyafetler gibi gündelik hayata geçirilemeyen yani yenilmeyen ve yapılmayan yemekler türüyor her gün? Neden gazetelerdeki yemek tariflerinin malzeme listelerinde, adını bu yaşıma kadar hiç duymadığım sebze ve baharat isimleri yazıyor? Neden insanlar, saatler boyunca, manzara izler gibi baygın baygın, ekranlarda nasıl yemek yapıldığını izliyorlar?

Ve de yine soruyorum; son dönemlerde büyük bir yemek reformu yaşanırken, ‘orijinal tariflerin’ verildiği yemek programları gündemden düşmezken, neden evlerde hâlâ ‘aynı’ yemekler pişiriliyor dersiniz?

Bu yazı toplam 3125 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Melda BEKCAN Arşivi