Aile Terapisti Nazlı ÖZBURUN

Aile Terapisti Nazlı ÖZBURUN

BÜYÜK KARDEŞ OLMANIN ZORLUKLARI

BÜYÜK KARDEŞ OLMANIN ZORLUKLARI

Eğer bir kardeşiniz olduysa yaşınız kaç olursa olsun bir gecede büyürsünüz. Bir anda sorumluluklarınız ikiye katlanır ve bir daha da azalmaz. Bir ömür boyu kardeşlerinizin türlü türlü dertleriyle ilgilenmek ve çözmek sorumluluğu altına girersiniz.

Siz iki yaşındasınızdır, kardeşiniz iki günlük ama abi veya abla olmuşsunuzdur bir kere… Sizin yaşıtlarınızın her türlü naz yapma hakları vardır ama siz nazlanmadan kendi ayaklarınız üzerinde yürümek yemeğinizi kendiniz yemek zorundasınızdır.

Derken bir süre sonra pabucunuzun dama atıldığını çok sevdiğiniz annenizin artık bir başkasını kucağından indirmediğini görürsünüz. Üstelik kardeşinize her yaklaşma denemenizde uzaklaştırıldığınızı fark edersiniz. Yeni kardeş gelmiştir ve de gitmeye niyeti yoktur.
Kardeşimiz olduğunda üç aşağı beş yukarı bunları hissettik hepimiz. Çocuk için normal şartlar altında ilk travmatik deneyim kardeşinin doğmasıyla yaşanır.

Bu konuda yapılan araştırmalara göre, kardeşler arasındaki yaş farkları, sonrasında oluşabilecek problemlerin çeşidini de ortaya koyuyor. Kardeşi 1-3 yaşları arasında doğan çocukların 'kuşkucu' , 3-5 yaş arasında doğanların 'içine kapanık', 6 yaşından sonra doğanların ise büyüyünce 'kendini ortaya koyamayan, silik' karakterde olma riski çok yüksektir. Bu kişilik bozukluklarının derecesi ise anne baba tutumlarına ve benlikteki yaralanmanın büyüklüğüne göre değişiyor. Kardeşinin doğduğunu hatırlamayacak kadar küçük olan çocuk kardeşinin varlığını kabul etmede daha az zorlanabiliyor. Yani diyebiliriz ki diğer değişkenler sabitlenebilirse, yaş farkının az olması bir avantajdır.

Büyük çocuk olmanın ilk sıkıntılı durumu olan kıskançlık duygusunu atlatabilenler, arkası bitmeyen bir dizi sorumlulukla daha baş etmek zorunda kalıyorlar. Mesela kardeşlerine oyun oynatmak, ağlıyorsa susturmak, anne mutfaktaysa bebeği oyalamak, kardeşin zarar görmesini önlemek, biraz daha büyümüşse ders çalışmasına yardım etmek… Daha bir sürü şey… Karşılığında ise anne babadan sadece eleştiri işiten, hiç takdir edilmeyen çocuk ne yapar biliyor musunuz? Kardeşinden nefret etmeye başlar…

Bunları söylüyorum çünkü o kadar çok insanla karşılaşıyorum ki kardeşinden nefret eden. Küçük yaşlarda kıskançlıkla başlayan, hep büyük kardeşin alttan almasıyla durumu geçiştirmeye çalışan aile tutumlarından dolayı sorumluluk altında ezilen büyük kardeşler ve sorumsuzca serpilen küçük kardeşler.

Söz konusu insan olduğunda tabi ki bunlar asla genellenebilecek bilgiler değildir. Özel ve istisna durumlar her zaman için vardır. İnsan davranışları hiçbir zaman tek nedenle elbet açıklanamaz. Bazı durumlarda küçük kardeşler, büyük kardeşleri bir ömür taşımak zorunda kalabilir. Ama bu yazıda vurgulamak istediğim şey, büyüklerin üstüne fazlaca giden ve merhameti adaletin önüne geçiren ebeveynlerin davranışlarını yeniden gözden geçirmelerine katkıda bulunmak.

Merhamet ve fedakarlık elbette yüksek duygulardır ama adalette öyle. Adaletsiz, merhamet eksik kalır. Ve hep büyük olandan merhametli olmasını istemek, omuzlarına gereğinden fazla yük koymak anlamına gelir ki bir yerde taşıyamaz altında ezilir.

Yaşları 7 yaş,3 yaş ve dört aylık üç çocuğu olan bir ailede annenin davranışlarına baktığımda gördüğüm şuydu ne zaman çocuklar kavga etse anne dönüp büyük olanı azarlıyordu. Önce dinlemeden haklı mı haksız mı anlamadan otomatik kısayolu tuşlayarak büyük olan azarlanıyordu. Küçüğe gösterilen merhamet, büyüğe adaletsizlik yapılmasını doğuruyordu. Büyük olanla konuşmayı denediğimde ‘’annem benden nefret ediyor, kardeşimi benden çok seviyor, benim ölmemi istiyor ,keşke kardeşim ölse de kurtulsak’’ dediğini üzülerek gördüm… pek çok evde benzer şeyler yaşandığını da biliyorum.

Büyük bir olasılıkla annenin her geçen dün azalan tahammülü büyüğü daha da sıkıntılı bir çocuğa çevirecek, bir süre sonrada üçüncü kardeş onlara katılacak…

Aslında yapılması gereken şey önce sakin olmak ve çok iyi gözlem yapmak. Durumu anlamadan bağırmamak. Küçük zarar görmesin, büyük olan nasıl olsa kendini kurtardı diye düşünüp büyük çocuğu psikopatlaştırmamak önemli.

Her çocuğun yaşı kaç olursa olsun ilgi ve sevgiye ihtiyacı vardır. İlk olarak doğdu diye bütün ilgi hemen ikinciye dönmemelidir. Yüz voltluk on ampulün aydınlattığı bir odada, bir anda altı ampul patlarsa ne olur? Ortam kararır. Aynen onun gibi ikinci kardeş geldiğinde eğer öncesinde psikolojik olarak hazırlanmamışsa, büyük kardeşin dünyası da aynen öyle kararır.

Anne ve babanın bunu fark etmesi ve patlayan ampulleri özenle ve sabırla değiştirmesi gerekir. Yok öyle sen artık büyüdün, demekle kimse bir anda büyümüş olmuyor… Tüm çocukları arasında kalan anne, babalara kolaylıklar dilerim.

Ayrıca tek çocuk idealdir diye düşündüğüm sanılmasın onunda ayrı dertleri var zira… Küçük çocuk olmak da büyük çocuk olmak kadar ayrı risk ve sorunları taşıyor…Birde ortanca çocuk sendromu var ki her biri ayrı bir yazı konusu…

Aman dikkat tatildeyiz büyük çocukları fazlaca üzmeyelim…

Bu yazı toplam 22489 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Aile Terapisti Nazlı ÖZBURUN Arşivi