Bir saklambaç oyununda beden ve psikoloji
Gönüllü psikiyatri uzmanları tarafından şöyle genel bir taramadan geçirilsek, kim bilir geçmişte yaşadığımız ya da hâlâ yaşamakta olduğumuz kaç tane psikolojik sorunumuz ortaya çıkar!
Annemizin karnında attığımız tekmeler bir yana, daha dünyaya gözlerimizi açar açmaz konuşmaya başlar uzuvlarımız, kendi üsluplarınca. Tıp biliminden oyunculuğa kadar yüzlerce alanda, rehber olur bize, vücudumuzun verdiği tepkiler.
Ne zaman 'Hapşu, hapşu!' sesleriyle bölünmeye başlarsa gündelik yaşantımız ve sabah yataktan kalkmak üzere ilk hamleyi yaptığımızda, ateşten bir yumakla çepeçevre sarıldığımız gerçeğini kabul edip gerisin geri yastığa koyarsak başımızı, üstüne üstlük bangır bangır öksürük ataklarıyla parçalanacağı hissiyatına kapılırsak ciğerlerimizin, malum durumumuzu gösteren resmin içinde bir baloncuk belirir; 'Galiba soğuk yüzünden grip oldum!'
Ne zaman yediğimiz yemeğin ardından tuhaflık hissetmeye başlarsak midemizde, birkaç saat içinde her şeyin düzeleceğini umut ederken bulantılarımız fazlalaşır ve başımız da tur atmaya başlarsa kendi etrafında, bunların yanı sıra benzimiz solmaya yüz tutup sarı gülün tonlarına yaklaşırsa renk skalasında, malum durumumuzu gösteren resmin içinde bir baloncuk belirir; 'Galiba yediğim gıdalar yüzünden zehirlendim!'
Bedenimiz sinyaller verir bize, işler yolunda gitmeyince. Kendine özgü konuştuğu dilin çevirisi bir anlamda 'Bana dikkat et! Hastalanıyorum.' demektir.
Böyle durumlarda hemen hastaneye koşar, şikâyetlerimizi dile getiririz. Aynaya baktığımızda, buram buram hastalık kokan bir ifadeye kolay kolay tahammül edemez, hep dinç ve güzel görünmeyi arzu ederiz.
Hadi itiraf edelim hepimiz böyle hissederiz!
Bir de… Bir de psikolojimiz vardır ki bedenimizin içinde barınan, nedense ona pek aldırış etmeyiz. Çoğu zaman reaksiyonlarını anlamlandırabilmek için çaba sarf etmez, sessiz çığlıklarına kulak vermeyiz. Zavallım, debelenip durur kendi çapında! O, ne yaparsa yapsın, yine de görmek istemeyiz.
Geçtiğimiz günlerde, ruh ve sinir hastalıkları dalında uzmanlık eğitimi alan bir arkadaşımla buluşup biraz dertleştikten sonra aklıma ne geldi buluyor musunuz?
Günün birinde, gönüllü psikiyatri uzmanları tarafından şöyle genel bir taramadan geçirilsek, kim bilir geçmişte yaşadığımız ya da hâlâ yaşamakta olduğumuz kaç tane psikolojik sorunumuz ortaya çıkar!
İşte hodri meydan! Ben açık açık ilan ediyorum. Bir dönem üzerime çığ gibi yığılan sıkıntılar yüzünden, panik atak geçirmiş olabileceğimi tahmin ediyorum. Hatta bunun üzerine bir tutam depresyon ve eser miktarda melankoli de eklenmiş olabilir. Tabii bunlar benim düşüncelerim, şayet uzman doktora gidip dertlerimi anlatsam, başka arızalar da çıkabilir!
Zaten sohbetimiz esnasında arkadaşımın anlattıklarına göre artık hocalar bile dert yanıyorlarmış hastalara birden fazla tanı koymaktan, oysa bundan yirmi yıl kadar öncesinde, kliniğe giden hastaların semptomları belliymiş buna göre ya manik depressif olurlarmış ya da obsesif... Son yıllarda ise durum daha komplike bir hâl almış…
Bir de ev hanımları şaşırtıyormuş, psikiyatri uzmanlarını. Yapılan araştırmalara göre hastaneye başvuranların önemli bir kısmını ev hanımları oluşturuyormuş. Doktorlar da son dönemlerde sayısı hızla artan televizyon kanallarında yayınlanan programlardan olumsuz etkilenmelerine bağlıyorlarmış, onların bozulan dengelerini.
Bence ev hanımlarının en büyük sorunu, yaptıkları işlerin eşleri tarafından önemsenmemesi. Bilirsiniz ev hanımlarının yaptıklarının oldum olası kıymeti bilinmez. Nedense ev işleri, yemek yapmak, çocuk bakmak, basit işlermiş gibi görünür, erkekler tarafından.
Bütün gün yuvası için didinip duran kadınların, verdikleri emeklerin karşılığını görmemeleri neticesinde psikolojilerinin bozulması çok doğal değil mi?
Aslına bakarsanız beylerin işi çok kolay! Biraz güler yüz, biraz tatlı söz, yeterli ve yeri geldiğinde bütün reçetelerden daha etkili olabilir, kadınları mutlu edebilmek için.
Amma velâkin bu sihirli formülün tesirini gösterebilmesi için öncelikli olarak erkeklerin bedende saklambaç oynayan kadın ruhunun farkına varıp, onu sobelemeleri gerek. Biz kadınlar aramızda konuşup dururuz; 'Bu devirde nerede öyle anlayışlı erkek!'
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.