AFFETMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Affetmek, işlenen suçun-hatanın hoş görülmesi, hoş görülmeye çalışılması, unutulması ya da unutulmaya çalışılması ,bir insanın en zor başarabileceği erdemlerden biri, iç huzura ulaştıran çok önemli bir kavramdır.
Her insan tüm yaşamı boyunca birileri tarafından incitilir, kırılır. O kırılmanın da verdiği etkiyle bir sürü duyguyu bir anda yaşamaya başlar. Öfke, korku, kızgınlık belki nefret...
Bu duygular, o durumu yaşadığınız an itibariyle belki daha da kuvvetlenir ya da azalır belki. Ama karmaşık bir hal alır ;siz de ne hissettiğinizi bilemezsiniz bazı bazı. Tanımlayamadığınız o hisler size kendinizi tuhaf hissettirmeye başlar. Belki kendinizi çok kuvvetli hissedersiniz affetmediğiniz için, 'Böyle cezalandırıyorum' dersiniz kendi kendinize. 'Affetmeyeyim ki tekrar bana bir şey yapamasın' diye düşünürsünüz ya da yeni kişilerden doğabilecek tehlikelere karşı kendinizi korursunuz bir bakıma. Ancak belki kısa, belki de upuzun bir süre sonra farkedersiniz ki cezalandırdığınız kendinizsiniz aslında. İnsan ne kadar uzun süre öfke ve nefretle yaşarsa o kadar uzun süre iyileşemez. Belki karşısındaki ders alır bazı şeylerden ya da kişi öyle olmasını ister ama kişinin içinde beslediği öfke, nefret duyguları onu yıpratır ve yaranın iyileşmesini engeller.
Keşke onu affetmem yetse dediğiniz durumlar sık oluyordur belki hayatınızda , karşı tarafı nasıl cezalandırırsanız cezalandırın bu da size yetmeyecektir belki de .Ama sonunda kim kazanıyor onu düşünmeye çalışın. Ne siz ne de karşı taraf. Sadece öfke ve nefret duygusu. Ve belki de kaybedilen yıllar oluyor çoğu zaman. Evladını affetmeyen anne-babalar, babasını-annesini affetmeyen evlatlar,kardeşiyle yıllarca konuşmayan,teyzesi kavgalı diye yolda gördüğü komşuya selam vermeden geçen onlarca belki yüzlerce insan...İnsan en çok özlediklerini,en çok görmek istediklerini , en çok sevdiklerini,hiç yara almayacağını düşündüğü kişileri affedemiyor. Bu bir insana fazla değil mi kendini cezalandırmak için? Öfkenizi kuvvetlendirmeyin. Affetmek gururu yok eden bir süreç değil ,onurlu insanların saygınlığıdır. Hangi kin sonsuza dek sürebilir? Çok kızmış, çok ağlamış olsanız bile ya da yanlış anlaşılma yüzünden affetmemiş olsanız bile, yıllar sonra, bunun yaratmış olduğu rahatsızlığı ne kadar taşıyabileceksiniz üstünüzde?
Affediverin.
Affettiğiniz yapılanları unuttuğunuz anlamına gelmez. İnsan yaşadığını unutmamalıdır da. Ama ders almalıdır , öğrenmelidir mutlaka.
Affetme bir süreç gerektirir.Günlerin, ayların, yılların yorgunluğunu bir anda atamazsınız çabucak koyamazsınız herşeyi bir kenara. İçinizdeki duygularla yüzleşin. İzin verin hem ruhunuz hem bedeniniz yüzleşsin. Korkmayın onlardan, onlarda sizin. Bırakın ve sizde 'Acaba' deyin.İçinizde affetme sürecinin başlamasına izin verin.
Rahatlatın içinizi.
Hala hayattayken affediverin.
Duygularınızı ve düşüncelerinizi içtenlikle paylaşın ve karşı tarafa paylaşması için fırsat verin. Belki bir gün siz de aynı duruma düşebilirsiniz. Bırakın geçmiş geçmişte kalsın, ileriye bakarak güçlendirin kendinizi. Acılara,anılara,hatıralara takılı kalmayın. İçinizdeki olumlu duyguların açığa çıkmasına izin verin. Sevginin ve güvenin gücüne inanın.
İnanın ki affedebilesiniz.
Unutmayın yaşadıklarınızı, onları deneyim olarak görün. Affettiğiniz zaman göreceksiniz ki yükünüz hafifleyecek ve belki o zaman daha somut görebileceksiniz gerçekleri. O an düşünemediklerinizi, karşı tarafın düşünemediklerini , diğer tüm duygularınızı. Zamanın iyileştirici gücüne inanın.Kendinizi özgür bırakın.
Şimdi açın yeni bir pencere ve inanın hayat o öfkeyi taşıyacak kadar uzun değil. O kişiyi görmek,konuşmak imkansızsa bile içinizde affedin.O bilemese de siz affettiğinizi bilin.
Unutmayın, her insanın ikinci bir şansa ihtiyacı vardır…
(SEVGİLİ DAYIM HALİM ÇIRAK’IN ANISINA….)