Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Üniversite, hayata hazırlar mı?

Üniversite, hayata hazırlar mı?

Üniversite sınav sonuçları açıklandı. Binlerce genç üniversiteye girmeye çalışıyor. Okunacak üniversitenin ve dalın önemli olduğunu düşünenlerin sayısı tahmin edilenden çok az. Hangi üniversiteyi ve dalı istediğini kesin olarak söyleyebilenlerin büyük bir kısmı, nedenini bilmiyor. Tercihi kiminin ailesi yapıyor, kimi ise 'moda'ya uyuyor. Seçilen yerde koşullar nedir, ne okunur, mezun olunca ne yapılır gibi soruların yanıtını bilenlerin sayısı çok daha az. Ama herkes, hayata hazırlanmak için üniversitede okumanın gerektiğine inanıyor. Peki üniversite gerçekten hayata hazırlar mı?

GELİŞİM DESTEKLENMELİ

Hayat sadece okulda öğrenilen bilgilerle sürdürülemiyor. Bilginin önemi tartışılmaz. Bilmek, öğrenmek ve onları uygulayabilmek, anlamlı yaşamanın bir parçasıdır. Bunun dışında ailelerin 'kendi ayakları üstünde durmak' dedikleri bir kavram var. Bu kavram, sadece kendi paranızı kazanmak anlamına gelmiyor. Bir yaş civarında bebeğinizi hep kucağınızda gezdirir, yere bırakmazsanız, yürümeyi öğrenemez. Eğer her istediğini hemen anlar, hatta istemesine gerek kalmadan verirseniz, konuşamaz. Bazı şeyler gelişimseldir, ama desteklenmeleri gerekir. Hayata hazır olmak da bunlardan biri. Sorunlarınıza çözüm yolları bulabilmek, istek ve hayallerinizi algılayıp, gerçekleştirmek için yolları saptayıp denemek, sorumluluklar alıp yerine getirmek ve bedel ödenmesi gerektiği zaman da başkalarını suçlamadan o bedelleri ödeyebilmek... Birçok anne ve baba, çocuklarının sorumluluk almadığından yakınıyor. En çok duyduğum şikâyet: "Kaç yaşına geldi, artık ödevlerini yapmak, odasını toplmak gibi şeylerin sorumluluğunu anlaması gerekir," oluyor.

OLGUNLAŞMA EĞİTİMLE OLUR

Bu çocuklarla konuştuğunuzda, küçüklüklerinden beri her türlü gereksinimlerinin aileleri tarafından karşılandığını, suyun bile mutfaktan ellerine getirildiğini görüyorsunuz. Okulda sorun çıkmış, ders çalışmamış, aile çözüm aramış, öğretmen tutmuş, sosyal hayatını bırakmış, oturmuş onunla birlikte çalışmış. Bazen bunlar da yetmemiş, aile öğretmenlere rica etmiş, yeni okul bulmuş, sınıfta kalmanın bu denli zor olduğu bir sistemde bile çocuğun yıl kaybetmesini engellemiş. Arkadaşlarıyla çevreyle sorunları olmuş, aile haksız olduğu halde onu savunmuş, korumuş. Sonra birden belli yaşa geldi diye, kendi kendine "Ben artık bunları kendim yapmalıyım!" demesini beklemek hayal kurmaktır. Kendi başına bakkala bile gitmemiş kaç çocuk, var biliyor musunuz? Yaş sadece büyür. Olgunlaşma, öğrenme ise eğitimle, alıştırmakla olur. Onu yapması gereken ise ailelerdir. Tüm bunları 'çocuğa olan sevgimizle, ona kıyamamakla' açıklamak mümkün değildir. Genellikle aileler bu tür yakınmalarla geldikleri zaman, çocuklarına sorumluluk kazandırmamızı ve hayata hazırlamamızı istiyorlar. Onlara bizim yapabileceklerimiz yanında, onların yapması gerekenleri anlattığımızda ise çoğunlukla "Biz yapamıyoruz ama nasıl bırakalım, kendi halletsin, yapamaz sonra," diyorlar. Aslında çocuğa öğrettikleri ve yakındıkları şeyi yapıyorlar: "Ben bir şey yapmayayım, sorunu başkası çözsün." Oysa hayat böyle değil. Ve biz belki de kendimiz hayata yeterince hazır olmadan başladığımız için, çocuklarımızı da hayata hazırlamadan büyütüyoruz. Üniversite onlara bir meslek için bilgi verecektir. Ama mezun olmak, mezun oldukları branşa ilişkin mesleğe sahip olmak ve o meslekle ilgili mücadeleyi yaparken, özel yaşamını ve gelişimini sağlıklı sürdürebilmek, sizin doğduğu andan başlayarak verdiğiniz ya da veremediğiniz eğitimle sınırlı kalacaktır.

Bu yazı toplam 4351 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Bengi SEMERCİ Arşivi