Sınavlar Ülkesinde Çocuk Olmak
Son günlerde elektronik postama düşen mesajlar aynı içeriğe sahip. Biz kobay mıyız deneme tahtası mıyız diye soran; gençliğimizi çalıyorlar abla yardım etmeyecek misin diye beni göreve çağıran dört kafadar genç arkadaşlarımdan geliyor mesajlar. O zamanki adıyla OKS sınavına hazırlanan dört arkadaşın maceralarını anlattığım Dört Kafadar romanından bu yana dört kafadar ablalarıyım onların. Beni kendilerini en iyi anlayan ve anlatan yazar abla olarak bağırlarına basıyorlar gönderdikleri elektronik postalarla. Şimdi yardım istiyorlar benden. Kafa karışıklıklarını gidermemi, mümkünse haziran ayında sınava girip girmeyeceklerine dair kesin bir cümle kurmamı bekliyorlar. Aşağıda okuyacağınız satırlar 7. sınıfların nasıl bir ruh hali ve belirsizlik içinde olduklarına yakından tanık olabilmek için iyi bir örnek.
"Sistem değişikliği sebebiyle mağdur edilen, çocuklukları elinden alınan çocuklarız biz. Beşinci sınıfta, Dört Kafadar'ın kafa kafaya verip OKS sınavına hazırlanma maceralarını okuduğumda; OKS sınavına gireceğim günü iple çekmiştim. Benim de Deha, Oğuz, Nedim (çevremde bilgisayar profesörü olarak nam salmamdan dolayı Ufuk karakterini kendimle özdeşleştirmiştim haliyle) gibi arkadaşlarım olacaktı. Hem eğlenecek hem öğrenecek hem birbirimize öğretecektik. Olmadı. Sistemin değiştiği, sınavın adının SBS yapıldığı, her sene sınava gireceğimiz açıklandı. Bir taraftan annem babam, diğer taraftan okuldan öğretmenlerim, dershaneye gitmem konusunda ısrarcı olunca; Dört Kafadar'ı yaşama ve yaşatma hayallerim suya düştü.
Haftanın beş günü sabahtan akşama kadar okul, akşamları etüt, hafta sonları dershane derken başımı kaşıyacak vaktim kalmadı. Sürekli sınava tabi tutulduğumuz için yeni arkadaşlıklar kuramadım ama bir sürü rakibim oldu. Rakiplerimle kıyasıya mücadele edebilmeliydim ki; yılsonunda, kavurucu sıcakların başladığı Haziran ayındaki sınavda başarılı, en başarılı olabileyim.
Yıl boyunca sınavlardaki başarı oranım yükseldikçe beklentiler de yükseldi. Sene başlarında 470 puan benim için başarı sayılırken; yılsonuna doğru 495 puan alabilecek kapasitede olduğum dillendirilmeye başlandı. Hatta biraz daha gayret etmem durumunda full çıkarmam içten bile değildi!
20 Mayıs'ta etüt öğretmenim benimle bir sır paylaştı. Aslında SBS sınavlarının kaldırıldığını, negatif etkilenmememiz için açıklanmadığını, sınava da spor olarak gireceğimizi söyledi. Spor olarak sınava girmek, streslenmeden soruları cevaplamak hiç fena bir fikir değildi!
Okulda ve dershanede sınavlar son sürat devam ederken; son tekrarlar, günde 300 soru çözme barajının altına düşmememiz yönünde baskı altında tutulurken; olmayan sınava gireceğimizi sadece birkaç arkadaş biliyor olmamız sebebiyle eğleniyorduk. Deneme sınavlarını cevap anahtarından üstün başarıyla cevaplarken sisteme nanik yapıyorduk kendi lisanımızca.
Sınav günü çok rahattım. Sistemin etkisiz elemanı bir sınavdı neticede girdiğim. Konsantrasyonumu sağlamakta çok zorlandım. Normal şartlarda bilmediğim, emin olmadığım soruları boş bırakmam gerekirken; nasılsa fasulyeden bir sınav diye düşündüğümden; atmasyon şıkları işaretledim. Attığım soruların faturasının ağır olacağını hiç hesaba katmadan.
Sınavdan sonra puanlarını hesaplayan, düşük puan alacağım diye üzülen, bunalıma giren arkadaşlarımın aksine; okulun tadını çıkardım tatilin tadını çıkarmanın provası olarak.
28 Haziranda kabus günlerin başlangıcı olan karar açıklandı Milli Eğitim Bakanı tarafından. Evet sınavlar kaldırılmıştı, tek sınav sistemine dönülmüştü. Ama sürpriz! Beni ve arkadaşlarımı yani 1 milyon altıncı sınıf öğrencisini kapsamıyordu karar. Sistem kademeli olarak değişecekti. Sistemin kademesi buldozer gibi ben ve arkadaşlarımın üzerinden geçecekti. Milli Eğitim Bakanı kaldırdım bu sınavı ama 7. sınıflar için değil diyordu. Psikolojik bozukluklardan, baskılardan bahsediyordu ama kazanılmış hakların zayi olmaması adına bu kararın verildiğini vurguluyordu.
Madem gereksiz, madem zararlı neden 1 milyon arkadaşım bu sınava girmek zorundaydı?
Sınavdan hemen önce kaldırılacağına dair söylentiler sır olarak bize kadar ulaşmıştı. Sınavın kaldırıldığı bizler sınava girdikten açıklandı. Sistemin kademesinin üzerimizden geçişine boyun eğdik. Herkes suskundu. Annem, babam, öğretmenler. Babam öğretmenlerimin yükseğe çıkardığı çıtanın çok altında puan aldığım için yaz boyunca konuşmadı benimle. Yüzünü kara çıkartmıştım o şimdi öğretmenlerimin yüzüne nasıl bakacaktı! Yedinci sınıfa hırsla çalışarak başladım. İlk SBS denemesinde full yaparak yılsonu başarım konusunda babama açık çek verince; eski günlerimize döner gibi olduk. Tam değil ama olsun, en azından benimle konuşuyor artık babam. Dersler nasıl gidiyor, günde kaç soru çözüyorsun etrafında dönse de soru cevap muhabbet gelecek vaat ediyor. Ta ki 3 Kasıma kadar. Bir haber getirdi kuşlar. Bir veli dava açmış öğrendiğimize göre. Danıştay da oy çokluğuyla 7. sınıf SBS'nin yürütmesini durdurmuş. Sınav iptal oldu en azından bu yıl kafam rahat sindire sindire çalışır stresten uzak olurum derken; Milli Eğitim Bakanı itiraz etme hakkımız var. İnceleyip karar vereceğiz dedi.
Bir an önce karar vermelerini istiyorum. Sınav var mı yok mu öğrenmek istiyorum. Lütfen Milli Eğitim Bakanı karara itiraz etmeden önce bir kez daha düşünsün. 6. Sınıf sınav sonuçlarımız kazanılmış hak olarak %25 etkili olsun. 7. Sınıfa dair çocukluk haklarımız en azından bu saatten sonra bize iade edilsin. 8. sınıf da %75 etkili olsun.
Sistem, değişiklik, sınavlar çok yoruldum. Sınavlar ülkesinde çocuk olmak çok zor.
Sistem değişmeden, sistem mağduru olmadan öğrenim hayatını noktalamak çok zor.
Mümkünse hiç sınav olmayan; sınav kaçınılmazsa da sınav stresi olmayan bir ülkede yaşamak istiyorum. Çok şey mi istiyorum?"
Yeni Şafak
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.