Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Kardan Adamlar

Kardan Adamlar

Geçen hafta İstanbul'a kar yağdı. Okulların yarıyıl tatiline girmesiyle ek bir tatil şansını kaçırdıklarını düşünen çocuklar ve gençler olsa da karın getirdiği mutluluğu yaşayan, kayan, kar topu oynayan, kardan adam yapan çocuklar da vardı. Ara sokakları saymazsak kar en azından merkezi yerlerde ulaşım sorunu yaratmadı. İlk kar yağdığı gün işten eve yürürken sıkışmış olan trafiği, kar lastiği ya da zinciri olmadığı için kayan arabaları ve yolun kapalı olduğunu gördükleri halde durmadan kornaya basan şoförleri görünce şaşırdım. Çünkü yaklaşık bir haftadır tüm hava tahminleri karın gelmekte olduğu haberini veriyordu. Sürücüler günler boyunca bu konuda uyarılmıştı. Ama çoğunluk inanmamış olmalı ki otomobillerle sokaktaydılar. Niçin inanılmadığını bir kez daha düşündüm. Çünkü özellikle son yıllarda bu tahminler çok tutarlı oluyordu. Ölçüm yöntemleri artıkça, bilim ilerledikçe sonuçlar daha tutarlı oluyordu. Adı üstünde 'tahmin' olan bir şeyin bazı yanılsamalarının olması normal karşılanmalıydı. Ayva bol olduğu için kışın sert geçeceğine inanan halkın, niçin bilimsel tahminlere ve uzman uyarılarına inanmadığını çeşitli boyutlarıyla değerlendirmeli, diye düşündüm. Birkaç gün karı bahane ederek çalışmalarımı evde sürdürdüm. Kar manzarasının yanı sıra uzun süredir izlemediğim kadar çok televizyon izleme fırsatı buldum. Televizyon izlerken insanların umursamazlık, kuralları önemsememe, başkalarının haklarını hiçe sayma gibi özelliklerinin yanı sıra, tahminlere inanmamasının bir nedenini daha buldum.

HERKES UZMAN MI?

Bir süredir televizyona çıkmamaya çalışıyorum. Bunun iki nedeni var. Biri, kalabalık programların amacına ulaşmadığı inancımın oluşması, diğeri ise magazin programından, en ciddi sorunlara kadar adeta bir süs gibi her programa bir 'uzman' konulma çabası (böylece sizlerin 'Niye göremiyoruz?' maillerine de yanıt verdim sanırım). Öte yandan gerçekte uzmanların konuşması, bilgi vermesi gereken konularda uzmanlıklarının nereden geldiği belli olmayan kişiler yanlış şeyler anlatınca bir ikilem yaşıyorum: Sen hayır dersen, boşluğu birileri doldurur. Bu televizyon izleme sürecinde bunları bir kez daha gördüm. Her konuşanın isminin altında bir şey uzmanı yazıyor. Kişinin kendisini bir şeyin uzmanı ilan etmesi televizyon yapımcıları için yetiyor. Çünkü zamanla yarışıyorlar ve bir uzman bulmaları gerektiğine inanıyorlar. Bu durum onların, televizyona çıkardıkları ve uzman diye tanıttıkları kişilerin verdikleri yanlış bilgilerden insanların zarar görmesindeki sorumluluklarını hem yasal olarak hem de vicdani olarak kaldırmıyor. Terör uzmanı, siyaset uzmanı diye çıkardıkları kendi uzmanlıkları kendileri tarafından ilan edilmiş kişilerin verebilecekleri zararları birebir ölçmek mümkün olmayabilir. Ama sağlıkla ilgili konularda verilen zarar çok görünür olup, dünyanın her yerinde suçtur. Çoğunun ne olduğunu bile anlamadığınız kelimelerle oluşturan, gittikleri üç-dört haftalık kursları uzmanlık sananlar ya da sadece o konuda bir-iki kitap okumanın yeteceğini düşünenler insanların yaşamlarıyla bir çeşit kumar oynayabiliyor. Bazı şeyler o kadar ucuzladı ki, herkes sağlık kitabı, çocuk yetiştirme kitabı, kendini geliştirme kitabı yazar ve satar oldu. Bu kitaplar da uzmanlık belirtisi sayılıyor. Bu kişiler kadar, onları televizyona çıkarıp, uzman diye tanıtarak büyük kitleleri etkilemesine ve sağlık üzerinden haksız kazanç sağlamalarına aracı olanlar da oturup düşünmelidir.

Yazının Devamı

Bu yazı toplam 3178 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof. Dr. Bengi SEMERCİ Arşivi