Kalp Kapanınca Rahim De Kapanır Mı?
Amerikalı bilim kadını ve yazar Raylene Abbott kadınlarda basen ve çevresinin yağlanması hakkında çok ilginç iddialarda bulunuyor. Kadının kalbi kapalıysa, rahmi de cinsel olarak kapanmış mıdır? Yani kalbi kapanmış bir kadın sevişemez mi?Kadınların çoğu bu durumda mıdır?
Bir kadının basen ve çevresinin yağlanması, kilo almasının nedeni nedir, ne anlama gelir? “Genetik, sedanter yaşam tarzı, spor yapmamak ve fazla yemek yemek...” “Spiritüel Seks” kitabında yazara göre:“Bir kadının kalbi kapalıysa -ki çoğunlukla öyledir- rahmi de cinsel olarak kapanmıştır.Sağlıksız cinsel ilişkiler vücudunda donukluk olarak yer eder. Bedende bu donukluğun yer edindiği üç merkez vardır: boğaz, kalp ve rahim.
BOĞAZ: Eğer bir kadın, “Söyleyeceklerini duymak istemiyorum” lafıyla karşılaşmışsa boğaz merkezi kapanıyor.
KALP: Aşk acısı veya sevgisiz bir çocukluktan kapanıyor.
RAHİM: Kalp kapandığında, kadının rahmi ve cinselliği de sıklıkla kapanıyor. Aktif bir cinsel hayatın kadınların bu merkezlerinin açık olduğunun göstergesi de olmayabilir. Basen ve çevresindeki yağlanma ve kilo alımı “Bana dokunma, beni incittin” veya “Beni suiistimal ettin” demek olabilir.
Basen kısmının yağlanması gerçekten “Bana dokunma, beni incittin” anlamına mı geliyor? Rahmin kapanmasının bununla ilgisi var mı? Karşıt görüşler de var. Kadında basen kısmının kilo alması östrojen uyarısının fazlalığı anlamına geliyor. Bu iddia doğru ise Akdenizli kadınların fiziksel yapıları genel olarak geniş kalçalı, hepsinde cinsel isteksizlik mi var?
Peki rahmin kapanması? Bunun sevme sevilme, sevginin sunulma şekli ile ilgisi olabilir. Cinsel arzu konusunda kadınlar erkeklerden farklı. Kadının cinsel fizyolojisi oldukça kırılgan bir yapıya sahip. Kolayca etkilenebiliyor. Kadın daha monogam bir özelliğe sahip. Bir kadın hayatında en çok 40 yıl yumurtluyor. 40 yılı 12 ayla çarpıldığında, bir kadın bütün hayatı boyunca en fazla 480 kere yumurtluyor.Erkekse bir orgazmda 100 bin sperm boşaltıyor. O nedenle, sevgi eksikliğiyle rahmin kapanması arasında bir ilişki olabilir.
Kadın Ve Erkeklerde Duygusal Hafızadaki Farklılıklar
Bir an için cinsiyetin beynindeki duygusal bölgeleri gösteren bir harita hayal edin. Erkek beynindeki, bu alanları bağlayan yollar patikalar olurdu; kadın beynindeyse bu bağlantıların otobanlara benzediğini görürdünüz. Araştırmalara göre duygusal deneyimler söz konusu olduğunda erkekler beyinlerinin tek bir tarafını kullanırken kadınlar beyinlerinin iki tarafını da kullanıyorlar,kadınlarda duygu merkezleriyle ilgi bağlantılar daha aktif ve daha geniş. Beyin görüntüleme çalışmalarında duygusal resimlere bakıldığında kadınların beyinlerindeki dokuz farklı bölge aktifken, erkeklerde sadece iki bölge aktif gözlenmiş.Kadınlar tipik olarak, duygusal olayları- ilk randevu, tatil, büyük kavgalar- erkeklerden daha canlı hatırlayabiliyorlar ve daha uzun süre hafızalarında tutabiliyorlar. Sonuç olarak kadınlar erkeğin ne söylediğini, ne yediklerini, dışarıda havanın soğuk olup olmadığını ya da yıldönümlerinde yağmur yağıp yağmadığını hatırlayacaklar oysa erkekler kadının seksi görünüp görünmediği dışındaki bütün detayları unutacak.
Her iki cinsiyet için de duygusal kapının bekçisi beynin diplerinde yer alan amigdala’dır. Amigdala beynin güvenlik kuvvetinin alarm ve koordinasyon merkezi gibidir, vücuttaki diğer sistemleri-mide, deri,kalp,kaslar, gözler, yüz, kulaklar ve adrenalin bezleri – karşısındaki duygusal etkeni değerlendirmek amacıyla harekete geçirir. Amigdala ve vücut arasındaki ilk bağlantı istasyonu hipotalamustur. Güvenlik kuvvetlerinin bölge şefleri gibi o da koordinasyon sisteminin kontrol eder,kan basıncı, kalp atışları, nefes alışveriş gibi unsurları ayarlar ve vücuttan gelen sinyalleri değerlendirerek kaç-ya-da-dövüş taktiğinde karar verir. Amigdala ayrıca beynin gizli servisi olan kortexi de harekete geçirir. Kortex, duygusal durumu tartar,analiz eder ve ne kadar dikkatin ona yöneltilmesi gerektiği hesaplar. Eğer yoğun bir duygusal gerilim hissederse kortex, amigdaya beynin bilinçli kısmının konuya dikkat etmesi gerektiği yolunda sinyaller gönderir. Bu an, bizim bilinçli olarak duygu akmıyla dolduğumuz andır. Bu noktadan önceki bütün beyin hareketleri sahne arkasında gerçekleşirler. Beyin karar verme merkezi –prefrontal kortex- artık ne yapılması gerektiğine karar verebilir.
Kadın hafızasın duygusal detaylar konusunda iyi olmasının nedenlerinden biri kadnların amigdalaların duygusal nüanslar tarafından daha kolay harekete geçirilmesidir. Amigdala kaza ya da tehdit gibi gerilim yüklü bir ortamda ya da romantik bir akşam yemeği gibi hoş bir an söz konusu olduğunda ne kadar güçlü tepki verirse hipokampüs de o deneyimle ilgili olarak o kadar anı depolayacaktır. Bilim adamları kadınların daha geniş bir hipokampüsleri olduğuna inanıyorlar, kadınların iyi ya da kötü duygusal deneyimler söz konusu olduğun daha geniş bir detay hafızaları var. Kadınların duygusal hafızası üç boyutlu, detaylı ve hassas çalışıyor.
Bu durumun, erkeklerin duyguları ve detayları kaybettikleri iki istisnası vardır: eğer temasta olduğu kişi öfkeli ya da tehditkarsa, erkek bu duygu kadının diğer duyguları okuduğu kadar hızlı okuyabilir. Saldırgan bir tehdide verdiği karşılık kadınınki kadar hızlı olacak ve ani bir kas tepkimesine yol açacaktır. Terk etmek yada fiziksel olarak incitmekle tehdit edilmek, erkeğin dikkatinin hemen o konuya odaklanmasını sağlar.
Neler Oluyor Da Kadın Partnerine Cinselliğinin Kapılarını Kapatıyor?
İnsanlar aşk ilişkisinin başlangıcında ya da evlenirlerken nasıl bir ilişkileri olacağına ilişkin belli tasarıları ve hayalleri vardır. Bu hayal ve tasarılar iş bölümü, roller, yaşama tarzı, nelerin yapılıp yapılmayacağına ilişkin çeşitli ayrıntıları içerir.Mesela bir kadın evlenirken, kocasının kendisine karşı anlayışlı, ilgili ve özenli olacağını, ev işlerinde kendisine yardım edeceğini, her ikisinin de çalışacağını varsaymış olurken, belki eşi de karısının evde oturup ev işlerinin sorumluluğunu üstleneceğini, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağını varsaymış olabilir. Evlendikleri zaman ikisi de birbirinde aradığını bulamamın hayal kırıklığı içinde kızgınlıklar ve kırgınlıklar gösterebilirler. Böyle bir çift çevre ve aile baskısı ya da yetişme döneminde aldıkları kültüre göre ayrılmak istemeyebilirler.Ancak yaşadıkları çatışma cinsel yaşamlarına yansıyarak cinsel isteklerini ya da haz almalarını bozabilir. Ciddi evlilik uyuşmazlıkları olan çiftlerde, cinsel terapi evlilik sorunlarının çözülmesini sağlayacak evlilik terapilerinden sonra planlanabilir.
Kadında cinsel istek bozukluğu, süreğen ve tekrarlayan bir biçimde cinsel eylem için cinsel fantezi ve arzunun olmaması veya zayıf olması durumunda konur. Sevişme isteğinin yanında cinsel hayaller kurmak, cinsel konularla ilgilenmek, erotik uyaranları izlemek gibi bir istek de ya hiç yoktur ya da çok seyrek olarak oluşur. Herhangi bir cinsel etkinliği başlatmak ya da eşinin başlattığı cinsel etkinliğe katılım konusunda isteksiz ya da az isteklidirler. Sevişme ya da mastürbasyon sırasında ıslanma, göğüslerin dikleşmesi gibi cinsel uyarılma belirtileri ya zayıftır ya da hiç gerçekleşmez. Ayrıca cinsel haz da ortaya çıkmaz ya da çok zayıftır. Orgazm ise çoğunlukla olmaz. Cinsel isteksizliği olan kadınların birçoğu cinsel birleşmenin hedeflenmediği evlilik öncesi dönemde ön oyunlara cinsel yanıt verebilmişlerdir. Başlangıçta normal bir cinsel isteğin bulunduğu bir dönemin olması, cinsel isteksizliğin sonradan gelişen bir nedene bağlı olduğunu düşündürür ve olasılıkla tedaviye daha iyi yanıt verir. Ergenliğin başından beri olan cinsel isteksizlikte ise çoğunlukla daha ciddi etkenler söz konusudur
Cinsel İsteği Artıran Etkenler
- · Eş çekicidir.
- · Eş cinsel fanteziye denk düşer.
- · Eş baştan çıkarıcıdır.
- · Eş yanıt vericidir.
- · Ortam yardımcıdır.
- · Cinsel fanteziler.
- · Aşk.
- · Yenilik, yeni teknikler
- · Yeterli cinsel uyarı.
- · Huzur, gerginliklerin olmaması.
Cinsel İsteği Azaltan Etkenler
- · Eş çekici değildir.
- · Eş cinsel fanteziye denk düşmez.
- · Eş yanıtsızdır.
- · Eş kızgın ve düşmancadır.
- · Ortam yardımcı değildir.
- · Olumsuz fanteziler.
- · Monotonluk.
- · Yetersiz cinsel uyarı.
- · Depresyon, anksiyete, öfke
Birçok çift birlikteliklerinin ilerleyen dönemlerinde birbirlerine eskisi kadar cinsel ilgi duymamaya başlarlar. Birbirinde aradığını bulamamak, eşiyle mutlu olamamak, kızgınlıklar, hayal kırıklıkları gibi genel ilişkideki sorunlar yanında çiftlerin eşlerini ebeveyn gibi algılamalarının da çok önemli bir rolü vardır. Cinsel ilişki iki kişi arasındaki en yakın ve mahrem ilişki biçimlerinden biridir. Cinsel yakınlık sırasında hem ruhsal hem de bedensel anlamda iki kişi arasındaki sınırlar iç içe geçer.Yakınlaşma ve sınır sorunu olan kişilerde bu yakınlığı tolere edememek cinsel ilişkilerden kaçınmaya neden olabilir. Fazla cinsel tecrübesi ve bilgisi olmaksızın evlenen ve daha sonra da sınırlı ve kısıtlı bir cinsel yaşamı olan çiftlerde kocanın cinsel ilişki sırasında uygun olmayan tutumları, kadının uyarılmasını ve haz almasını engelleyebilir. Önce uyarılma ve orgazm bozukluğu olarak başlayan cinsel sorun uzadığında ise cinsel isteksizliğe neden olabilir. Böyle çiftlerde cinsel danışmanlık ve cinsel yaşamlarını renklendirecek alıştırmalar eşlerden birindeki bir cinsel sorun diğer kişide de cinsel sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin erken boşalması olan bir erkeğin eşinde orgazm sorunu görülmesi doğaldır. Hatta tekrarlayan hayal kırıklıkları zamanla her ikisinde de uyarılmayı ve cinsel isteğide bozabilir. Eşleriyle aralarında güç çatışması olan kadınlarda cinsel sorunlara daha çok rastlandığına ilişkin bulgular vardır. Daha adil ve eşit ilişkisi olan çiftlere göre erkeğin baskın olduğu ve gizli ya da açık güç çatışmalarının yaşandığı evliliklerde cinsel sorunlara daha sık rastlanmaktadır. Bazı kadınların hayal kırıklıkları beklentilerinin yüksek olmasına bağlıdır. Gerçek dışı ve yüksek beklentiler erkekler arasında daha sık görülmesine karşın, kadınlardan özellikle medyadan etkilenip mesela orgazmın zevkten çıldırmak gibi bir şey olduğunu ama kendilerinin bunu yaşayamadığını düşünüp hayal kırıklıklarına bağlı küskünlükler gösterebilir ve cinsel ilişkiden zamanla kaçınmaya başlayabilirler. Aldatılmaya ya da aldatılma kuşkusuna bağlı gelişen kızgınlık, cinsel hazzı ve uyarılmayı ciddi şekilde bozar. Ayrıca, kadınların kendilerini cinsel hazza, uyarılmaya, ve orgazma bırakabilmeleri için erkeklere göre daha fazla güvenlik duygusuna gereksinimleri olmaktadır. Gerçek ya da muhtemel bir aldatma kuşkusu kadının güvenini zedelediğinden cinsel hazzını, uyarılmasını ve orgazm olmasını engelleyebilir. Cinsel hazzın azalmasına bağlı tekrarlayan cinsel deneyimlerin yarattığı hayal kırıklığı da zamanla cinsel isteği azaltabilir yada ortadan kaldırabilir.
Cinsel işlev bozukluğu gelişen birçok çift cinsel ilişkilerini konuşamamaktadır. Böylelikle partnerler hem cinsel ihtiyaçlarını ve anksiyetelerini ifade edemezler hem de her biri karşısındakinin düşünce ve duygusunu tahmin etmeye çalışır. Bu tür tahminler ciddi yanlış anlamalara yol açabilir ve cinsel zorlukları daha da arttırabilir.
Psikiyatrist & Psikoterapist Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
www.antalyaterapipsikiyatri.com
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad. 1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5 Tel: 0 (242) 316 98 99
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.