Maruf BEÇENE

Maruf BEÇENE

İdeolojik Değerlendirme Yapan Psikologlar Üzerine Bir Analiz

İdeolojik Değerlendirme Yapan Psikologlar Üzerine Bir Analiz

Psikologlar ideolojik davranabilir mi? Gibi bir soruya yüksek olasılıkla 100 Psikolog’dan 100'ü hayır cevabını verir. Bu cevaplarda küçük bir samimiyet testi için sonraki cümlenin nasıl başladığı önemlidir. Eğer cümle Ama… Fakat… Ancak gibi bir ifade ile başlıyorsa önceki hayır cevabı samimiyet testinden geçemedi demektir. Konuyu fazla dağıtmadan asıl meseleye dönecek olursak mevzu şu:

19 Mayıs törenlerinde kızlara diz üstü elbise giydirilmediği ve diz altına kadar uzun elbise giydirildiği için Hürriyet gazetesi sorumlu gazetecilik! gereği olayı ruh sağlığı uzmanlarına soruyor. Bir elbisenin uzun oluşu çağdaş düşünce ve yaşam tarzı açısından patalojik bir etkileyen olarak düşünülüp uzmanlardan çözüm önerisi bekleniyor.

Hürriyet gazetesinde 19 Mayıs törenlerinde giyilen kıyafetlerle ilgili birkaç ruh sağlığı uzmanından görüş alınmış. Gazetede yer alan olay ve değerlendirmeler özetle şöyle:

“Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı gösterilerinde genç kızlara giydirilen kıyafetler uzmanların tepkisini çekti. Psikologlar ve modacılar, 19 Mayıs gibi önemli bir günde kullanılan kostümlerin, çağdaşlığın simgesi olan gençlere uygun olmadığı fikrinde birleşti.”

Spot kısmında yer alan bu değerlendirme hem içerik hem de biçim olarak sorunlu bir ifade yaklaşımını barındırıyor. 3 Psikologdan alınan görüş “Psikologların” ortak değerlendirilmesi olarak sunulmuş. Bu haberden yola çıkarak birkaç ruh sağlığı uzmanıyla görüştüm. Bu değerlendirmeyi ideolojik bulup katılmadığını ifade ettiler. Demek ki tüm psikologlar bu noktada birleşmiyor. Haber giriş kısmında bile bir saptırma ve yalan bilgi muhtevasına sahip.

Bizi haberde yer alan modacı kısmı ilgilendirmediği için haberde ki ruh sağlığı uzmanı görüşlerine bakalım…

Psikolog İlkim Öz Tan, "Kostümleri uygun bulmuyorum. Yaşamda her şeyin belli bir yeri vardır. Aşırıya kaçıldığı zaman sıkıntı çıkar. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gibi bir günde daha modern ve çağdaş kıyafetler kullanılmalıydı" diye konuştu.

Kostümlerin çocukların yaşlarına uygun olması gerektiğine dikkat çeken Psikolog İlkim Öz Tan şunları söyledi:

"Bu bir bayram gösterisi olduğuna göre, gençler kostümlerin içinde rahat hareket edebilmeliler. Kıyafetler mevsime de uygun olmalı. Her yerleri kapalı olunca kendilerini rahat hissedemezler ve gösteri, yürüyüş, dans gibi etkinliklerde hareketleri kısıtlanır. Kılık kıyafetin doğuracağı sonuçların belli bir ölçüsü yoktur. Kostümün etkileri çocuktan çocuğa, geleneklere ve alışkanlıklara göre değişir. Ancak belli standartlar vardır. Yaşamda her şeyin belli bir yeri vardır. Aşırıya kaçıldığı zaman sıkıntı çıkar. Kostümleri uygun bulmuyorum. Çağdaşlıktan, aydın olmaktan bahsediyorsak, ilerde aydın ve medeni olmalarını istediğimiz, bu ülkeyi taşıyacak gençlerin de bu tip etkinliklere uygun kostümler giymesi yerinde olur. Bu gençlerin hepsi pırıl pırıl beyinler. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gibi bir günde daha modern ve çağdaş kıyafetler kullanılmalı."

Eğer bu düşünce Psikolog İlkim Öz Tan’ın normal bir vatandaş olarak görüşünü yansıtıyorsa buna saygı duymak gerekebilir. Ancak Uzman sıfatıyla bu değerlendirmeyi yapıp uzun elbise giymenin ruh sağlığını bozucu etkisini iddia ediyorsa bu değerlendirmesini bilimsel verilerle ispatlamak zorundadır. Bir araştırma yapıp random örneklem alarak “Uzun elbise giymekle ruh sağlığı ilişkisi” başlıklı bir çalışma yapmalıdır. Çıkan sonucu esas alarak değerlendirmesini bizlerle paylaşmalı. Önüne uzatılan mikrofona canının istediğini yada gönlünden geçeni bir uzman sıfatıyla söylemek bilimsel ahlaka uymadığı gibi taşıdığı rolün tarafsızlığına da ihanettir.

"Öğrencilerimizin kıyafetlerinin bir eksiği var. Kızlarımızın başları da bağlı olmalıydı. Saçlarını sımsıkı örten boneler giymeli ve üstüne de kocaman eşarplarını takmalıydılar" diye konuşan Psikiyatr Prof. Dr. Aysel Ekşi ise şunları söyledi:

"Belki çok geçmeden bizim kızlarımız da abaya denilen boynundan ayak topuklarına kadar uzanan siyah elbise giymek ve başlarını siyah eşarp ile örtmek zorunda kalabilirler. Kuşkusuz bunu kızlar ve erkekler için ayrı okullar, ayrı sınıflar, ayrı işyerleri, ayrı cinsten eğiticiler ve iş yerinde ayrı cinsten idareciler izler. Suudi Arabistan, İran, Afganistan, gibi ülkelerde ilginç bir durum var. Bu ülkelerde kadınlar üzerindeki büyük baskılar artık hükümetlerden gelmiyor. Hükümetler seyrediyor. Kadınlar üzerindeki baskı ve yasaklamalar aşırı dinci gruplardan geliyor. Dini saptırma ve kötüye kullanma, bir norm haline gelmiş. İşte mahalle baskısı ve dinci baskısı bu. Biz 1950’li yıllarda bile, lise öğrencisi olarak 19 Mayıs gösterilerine beyaz şort ve beyaz bluzlarla katılırdık. Hiçbirimiz yoldan çıkmadık. Bizi seyreden hiçbir erkek de yoldan çıkmadı. Oysa kendi bilim adamlarının yaptığı araştırmalar gösteriyor ki, örneğin Suudi Arabistan ve İran’da bekar gençlerin evlilik öncesi cinsel beraberlikleri, Türk gençlerinden çok daha fazladır. Gizli tutulmasına rağmen aids hastalığı da yüksek oranlardadır. Tek kural, ne istersen yap ama gizli kapaklı bir şekilde. Ülkemizde örnek alınan ve uygulanmaya çalışılan yaşam biçimi bu mu acaba?"

Psikiyatr Prof. Dr. Aysel Ekşi Oktay Ekşi’nin eşidir. İdeolojik çizgisi bellidir. Fanatik laikçi çizgi. Fanatizmi benimseyenler bilimle uzlaşma içinde olamazlar. Bilimi kendi düşünceleri için aracı olarak kullanırlar. Doğruları evrensel değil egoisttir. Yukarıdaki değerlendirme bir psikiyatri uzmanının uzman görüşü değil. Laikçiliği dine baskı olarak düşünen herhangi bir kişiye 19 Mayıs töreninde öğrencilerin elbiselerinin uzunluğunu sorsanız aynı cevabı alabilirsiniz. Burada değerlendirmeyi yapan kişinin ismi anılırken kullanılan uzman sıfatı tamamen düşünceyi pekiştirme amaçlıdır. Yoksa değerlendirmede ruh sağlığının bilimsel verilerini dayanak olan bir bulgu yok. Değerlendirmenin bilimsel ahlakla ilişkisi olmadığı gibi farklı yaşam tarzlarına tahammül etmenin medeni toleransıyla da izah edilebilir bir yanı da yok. İşin özeti soruyu yönelten gazeteci gönlünden geçen cevabı verebilecek uzman seçmiş. Uzmanın cevabını ise uzmanın sıfatı pekiştirmiş. Yoksa cevabın kendisinde gerçek uzman bakışını görmek mümkün değil. 

Bu uzmanlardan biri de sağa sola mail atarak, psikoloji mail gruplarına üye olup mail göndererek, cinsellikle ilgili haberleri ofisinde düzenleyip internet medyasına bedava içerik sağlayarak uzmanlığını öyle ya da böyle piyasaya kabul ettiren Dr. Cem KEÇE. Oda öğrencilerin elbiseleri diz üstünde olmadığı için ve 19 mayıs törenlerinde hareket ederken eteği rüzgarın etkisiyle savrulmayacak kadar uzun olan öğrencilerin giyiminden şikayetçi olmuş. Hürriyet gazetesine uzman kimliğiyle değerlendirme yapmış. Ancak Hürriyet Dr. Cem KEÇE’nin değerlendirmesini verirken iki paragraf arasında bariz bir çelişki var. Bu çelişki Cem Keçe’den mi yoksa hürriyetin masa başı müdahalesinden mi kaynaklanıyor onu bilemiyoruz. Gazetede yer alan değerlendirme şöyle:

Kıyafetlerin çağdaş Türk gencini yansıtmadığını ifade eden Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe, "Gençler siyasete karıştırılmamalı ve Ulu Önder Atatürk’ün onlara hediye etmiş olduğu bu bayramı gönüllerince kutlamalıdırlar" dedi. Kostümlerin 19 Mayıs’ın aydın ve özgürlükçü ruhuna aykırı olduğuna dikkat çeken Keçe, şunları söyledi:

"Gençler kendi bayramlarında giyecekleri kostümler üzerinde tercih hakkına sahip olabilmelidirler. Birkaç kostüm arasından seçimi kendileri yaparlarsa, o kostümü daha mutlu ve keyifli bir şekilde taşırlar ve tercih hakkı kendilerine bırakıldığı için de kendilerini değerli ve özerk bir birey gibi hissederler. Bu nedenle bu tip müsamerelerde kostüm, müzik seçimi yapılırken gençlere de fikirlerinin sorulması, ruhsal gelişimlerinin sağlıklı olması açısından önemlidir.”

İster adı uzman olsun ister uzmancık fark etmez. Türkiye toplumu kendine özgü algısı ve bakış açısı olan bir toplumdur. Yıllardır askeri vesayetle yönetilen ülkelerde ki gibi insanlar belirli kıyafetlere mecbur edilerek yaşamaya zorlandı. Elbisesi biraz uzun olduğu için kartele demeç veren ruh sağlığı uzmanları başı örtülü olduğu için üniversite kapısında yıllarca gözyaşı döken genç kızları görmezden geldiler. Onların duyguları yokmuş gibi tavır alındı. Kusura bakmayın baylar ve bayanlar! Bu anlayış sadece sizi rahatsız ediyor. Türkiye’nin böyle bir sorunu yok. Dünyada da bunu sorun olarak gören bir psikoloji kuramı yok. Siz zihninizdeki görece doğruları uzman sıfatınızla dilediğiniz kadar piyasaya sunmaya çalışın. Hakikat dışındaki değerlendirmelerin artık dünyada alıcısı yok. Kendiniz üretip kendiniz tüketin. Stok yapın. Ancak fazla stok elinizde patlar. Birazda insanların gereksinim duydukları alanda üretim yapmaya çalışın.

Biz uzun elbise giymenin insan psikolojisini bozabilecek bir bilimsel bulguya vakıf değiliz. Bunun doğru bir değerlendirme olduğuna inanmıyoruz ve yapılan bu değerlendirmeleri reddediyoruz.

Kendi doğrularını gerçekmiş gibi uzman kimliğini kullanarak sunmanın doğru olmadığı hepimizin hemfikir olduğu bir anlayıştır. Malesef bunu yapanlara bu düşünce anımsatıldığında cevapları genellikle Doğrudur... Ancak, ama, fakat gibi cümlelerle görece izahlar yapılır. Elbette bir uzman % 100 inancından duygularından arınarak mesleğini icra edemez. Ancak ideolojisini mesleğini icra ederken aleni ve bilinçli bir şekilde işin içine katmak bilimsel ahlakla izah edilemez.

Konuyu aşağıdaki resme bakarak siz değerli okuyucuların değerlendirmesine sunuyoruz. Çünkü mevzu bahis olan kıyafetler bunlar.



Bu yazı toplam 7579 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Maruf BEÇENE Arşivi