Dr. Recai Yahyaoğlu

Dr. Recai Yahyaoğlu

DİPLOMATİK PSİKOLOJİ

DİPLOMATİK PSİKOLOJİ

Diplomasi terimi uluslararası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünü olarak açıklanabilir. Yabancı bir ülkede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı ile bu işte çalışan kimsenin görevi, mesleği anlamına gelen uluslararası ilişkiler terimidir.(1) Diplomasiye uygun davranmak diplomatik olmaktır. Fakat diplomatik olmak artık günümüzde sadece standart diplomasinin uygulayıcısı olmaktan çok daha fazlasıdır…

Diplomasi bir kurallar manzumesi olmasının yanında gelişen ve yenilenen dünyanın psikolojik vizyonu rolüne yükselmiştir. Zira ülkeler arasında yaşanan gelişmelerde ilgili diplomatların psikolojik özellikleri sadece kendilerini değil aynı zamanda temsil ettikleri ülkeleri yükseltmekte veya alçaltmaktadır…En yakın ve popüler örnek alçak koltuk krizidir... Bu durumun psikolojiyle olan bağlantısı sadece ülkemizde değil tüm dünyada yaşanan enteresan gelişmelerle daha bir önem kazandı…Çünkü diplomatik psikoloji sadece onu uygulamakta olan diplomatların değil aynı zamanda ve çok daha belirgin şekilde milletlerin psikolojini temsil etmeye başladı.

Diplomasi, politikayı uygular. Politikadan bağımsız değildir. Fakat uygulanan politikanın ne olduğundan çok nasıl yapıldığını önemli hala dönüştüren de yine diplomasıdir. Ülkeler arası politikayla bağlantısı güçlü olmasına rağmen kesinlikle bununla sınırlı değildir. Bu bağlamda diplomatik psikolojiye; ülkelerde demokratik seçimlerle iktidar olmuş siyasi partilerin projelerini gerşekleştirmelerini sağlayan bir sanatdır denilebilir...Bir vizyon/ misyon gösterim arenasıdır…

Diplomasi sanatı kendi içinde tutarlılığını korudukça resmi strateji/ideoloji konumuna yavaş ve emin adımlarla yükselir. Resmi ideolojilerin süresi ve anlamı milletlerin yol ayrımlarında oluşmaları, onları meydana getirenlerin liderlik güçleri, ait oldukları milletlerin zihinsel/genetik/kültürel/sosyal kodlarıyla uyum içinde olup olmamalarıyla ve daha pek çok nedene bağlı değişikliklikler gösterir.Her ideoloji değişmeye eğilimlidir fakat kimisindeki değişim hızlı kimisindeki ise oldukça yavaştır…

Diplomasi canlıdır. Diplomatik tutarlılık sağlıklı bir zihin ve ruh halinin göstergesidir. Tıpkı bireyler gibi diplomasi de zihinsel ve ruhsal hastalıklarla mücadele içindedir. Diplomasinin yönlendirici gücü; sadece onun direncini ve olaylar karşısındaki reflekslerini kontrol eden güç değildir…Diplomasi aslında tarihsel köklerine dönüşün, kendini bulmanın ve bu köklerle bağlantıya bir kez geçtikten sonra asla eski hastalıklı hale dönülmeyecek olmanında da nihayi bir sonucudur…

Her ülkenin resmi ideolojisi vardır. Bunlardan bazıları doğru, bazıları yanlış, bazıları da gereksiz olabilir. Resmi ideolojiler değişen dünyaya uyum sağlamak mecburiyetindedirler. Çoğunlukla milletlerin zihinsel genetik kodlarını temsil ederler. Değişimi kabul etmeyen ve dünya ile entegre olmayan ideolojiler fanatiklerin ve elit/ayrıcalıklı kesimlerin kalkanıdır. Resmi ideolojilerin  bazıları değişmezdir. Bazıları ise değişen siyasi iktidarlara göre biçimlenir, şekil değiştirir veya tamamen ortadan kaybolurlar.  

‘Uluslararası ilişkilerin müzakerelerle yürütülmesi ve yönetilmesi yöntemi; diplomatın işi, denilmiştir.’ (2) ‘Alternatif tanımlara göre, Ambrose Bierce\'den bir örnek: "Ülke için yurtsever yalan söyleme sanatı"’ (3) olarak da değerlendirmiştir. Yarı şaka yarı ciddi diplomasi hakkında pek çok benzetme yapılabilir…Fakat sözün özü olarak diplomasi Cumhuriyet tarihinde ilk kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği monşer zihniyetinden çok farklı bir kulvara yönelmiş durumdadır… Çünkü monşerlerin psikolojisi(4) hakikaten sağlıklı değildir…

Wikileakes belgelerinin açıklanmasından sonra Amerikalı diplomatların devlet adamı ciddiyetinden uzak ifadeleri hiç utanmadan yazdıkları ve sığ yorumlar yaptıkları tüm dünya tarafından görüldü. Sonuçta ne anlaşıldı? Çok şey…Fakat diplomasi insanlık tarihi boyunca bir büyük süper güç tarafından hiç bu kadar ayaklar altına alınmamıştı.Çünkü diplomasi hiçbir şekilde psikolojik mağlubiyeti kabul etmez.ABD dağolma sürecinin eşiğine geldiğini herkese ispat etti. Belgelerin deşifre edilmesi ABD diplomasisi için kara bir leke oldu. Böylelikle olay; 11 Eylülün versiyonuna benzetilerek diplomasi tarihinde milat kabul edildi…

Diplomatik psikolojinin Türkiye Üniversitelerinde henüz önemli bir karşılığı maalesef yoktur. Fakat bu durum elbette konunun önemsenmediği anlamına gelmiyor…Son yıllarda kurulan strateji merkezleri ve bunların çalışarak fikir üretmeleri son derece faydalı olmuştur.  Zira bu süreçte Prof.Ahmet Davutoğlu tarafından diplomatik psikolojinin Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar iyi revize edildiği görüldü. AB ile olan ilişkiler, komşu ülkeler ile yaşanan gelişmeler eksen kayması ifadelerinin gölgeleyemediği güçlü Türk Dış İşleri vizyonu ortaya çıktı…

Psikoloji biliminin ne yazık ki ‘diplomatik psikoloji’ adını taşıyan bir alt başlığı yoktur. “Psikoloji; davranışların ve zihinsel süreçlerin bilimsel incelenmesi olarak tanımlanabilir.”(5) Psikoloji bilimi çok geniştir ve insan hayatına dair hemen her konuda mutlaka bir fikir üretir. Buna rağmen diplomatik psikoloji başlığı altında önemli çalışmaların bulunmuyor olması Türkiye’nin bir eksikliğidir… Buna rağmen son birkaç yıl içinde dış politikada yapılan hamlelerle diplomatik psikoloji etkisini belirgin şekilde göstermiş ve Türkiye’yi referans ülke konumuna taşımıştır…

Siyasetçiler bile tam olarak farkında değiller. Diplomasi perspektifinin yenilenerek değişmesi ve toplumsal kitle tercih hareketlerini cezbetmesi güç alanının genişlemesini sağladı. Diplomasi dış işlerini çoktan aştı. Hatta iç işlerininin ve kitle hareketinin derin itici gücü haline yükseldi. İçinde bulunulan koşulların/ duyguların anaforunu organize ederek, tarihsel kökleri, inançları uyararak depolarize etti. Bunlarla birlikte karşılıklı kültürel ekonomik menfaatleri harmanlayarak sinerjiyi önceledi, doğal olarak samimiyet ve etki düzeyini yükseltti…

Klasik diplomasi tükenmeye başlamıştır. ‘Artık askeri ve ideolojik çıkarların hedeflendiği klasik diplomasi döneminden ekonomik çıkarların önde olduğu ve nispeten eşitlik ve dengenin gözetlendiği yeni bir post-modern diplomasi dönemine geçilmeye başlanmıştır. Diplomasi artık diplomatların uğraştığı bir alan olmaktan çıkıp, STK’lar, işadamları, değişik dini kuruluşlar ve yardım dernekleri gibi aktörlerin de diplomasiye katıldığı bir döneme girilmiştir.’(6)

‘Demokratik olgunluğun gelişmesi, haberleşme ve bilgi teknolojisinde meydana gelen baş döndürücü gelişmeler diplomasiyi de kabuk değiştirmeye zorlamış ve ‘kamuoyu diplomasisi’ ya da ‘açık diplomasi’ adı verilen ve halkları, mahrem bir alan olarak kabul edilen dış politikanın öznesi haline getirmeyi amaç edinen bir sürece doğru evrilmiştir. ‘(7) Ayrıca ritmik diplomasi veya çok daha farklı anlamları ifade eden diplomasi şekilleri ifade edilmiştir.

Diplomatik psikoloji; bir çığ gibi büyüyerek özellikle Orta Doğu’da gerçekleştirilen Levant Projesi(8) ile en üst seviyesine yükselmiş bulunmaktadır. Bu proje büyütülmeli sadece tüm Orta Doğu’yu değil ayrıca Kuzey Afrika’yı içine almalıdır. Osmanlının eski sınırları mutlaka etki alanımız içine alınmalıdır. Bu topraklara sinmiş eski kokumuz hala buralarda kokmaya devem etmektedir.Bu kokuyu içimize çekerken geleceğin dünyasında samimi olmanın bir sonucu olarak kitle psikolojisini en iyi kullanan ülkeler geçmişiyle olan bağını tekrar canlandıracak ülkeler olacaktır…

Ak Parti’nin ilk kez iktidar olduğu yıllardan bugüne kadar kitle psikolojisini iyi yöneterek sadece dış politikada değil aynı zamanda iç politikada da önemli bir başarı yakaladığı söylenebilir. Bu başarı şimdiye kadar iktidar olanın mutlaka yıpranacağı düşüncesi gibi pek çok ucube düşünceyi yerle bir etmiştir.Her seçimde iktidarın gücünü arttırarak çıkması dış dünya tarafından da hayretle takip edilmiştir…

2011 seçimleri için en belirleyici alanın başlıklarından birisi kuşkusuz diplomatik psikolojinin sinerji sağladığı kitle psikolojisinin doğru manipülasyonu olacaktır…Diplomatik psikoloji pek açıkça göstermese de aslında çok geniş kitlelerin iktidar desteklemekteki en önemli ana başlıklarından birisidir. Bu süreçte dış dünyadaki artan prestijimiz kendi içimizdeki gücümüzü sürekli takviye etmiştir.

Doğrudan Dış İşleri Bakanlığına bağlı merkez ile özel araştırma, strateji merkezleri diplomatik psikoloji hakkında çok daha kapsamlı araştırmalar yapmak ve ülkemizde henüz adının konulamadığı bu alanda yapılanları standardize etmek zorundadırlar. Çünkü iyi olanın daha iyi ve organize olması için her zaman yapılacaklar listesi vardır…Bunu gerçeği en iyi akademisyenler ve siyaset adamları bilirler…

Bu alanda yapacağımız ilerlemeTürkiye’yi çok yakın gelecekte sadece Orta Doğu ve kendi hinterlandında değil dünya çapında küresel bir güç haline getirecektir. Gelişmeler bu yöndedir... Türk halkı dere geçerken at değiştirecek değildir… Yapılanları doğal mecrasına yöneltmemiz ve disiplin içinde yapılmasını sağlamamız koşuluyla…Psikoloji çok şeydir evet fakat diplomatik psikoloji ondan çok daha fazlasıdır. Rafine bir iştir…Bireyleri değil kitleleri etkiler…

Bugünlerde diplomatik psikoloji kitle psikolojisinin en önemli argümanı/kaldıracı durumundadır…Referandum seçiminde hayır diyenlerin önemli bir kısmı hükümetin dış işlerinde yaptığı başarılara bakarak tercihini yaptığını ifade etmiştir.Özellikle bu tavır milliyetçi duyguları güçlü Türk Halkı için oldukça sevindirici hatta gurur vericidir. Türkiye Halkı tüm farklı etnik çeşitliliğiyle yaşanan bu gelişmelerden büyük bir memnuniyet duymaktadır. İsrail ile olan ilişkilerin bu kadar popüler olması ve Hükümetin kararlı tavrı kitle psikolojisini olumlu yönde etkilemiş ve Ak Parti iktidarının azalmayan hatta sürekli artan gücünü adeta perçinlemiştir…

Kim ne derse desin…Gelecek; psikolojinin avuçlarındadır…Diplomatik psikoloji toplumsal güven duygusuna katkıda bulunmakta geniş kitlelere terapi etkisi yapmaktadır. Hem diplomatik psikolojinin desteklediği kitle psikolojisinin kontrol edilmesi, hem de geleceğe bakarak eski topraklarımızdaki mirasımıza yön veren zihinlerin kuşatıcılığıyla yol almak zorundayız...Yapmacık değil samimi, suni değil özgün, korkak değil cesur olmak bizlere yakışıyor… Artık hepimiz biliyoruz ki sonunu düşünen kahraman olamıyor…Sonumuzu düşünelim ve yine kahraman olalım…Kendi yararımızdan çok daha öte amaçlar ve idealler uğruna…

(1) http://www.faydalibilgiler.com/Makale/464/Tarih/Diplomasi-Nedir.html

(2) Oxford Sözlük

(3) http://www.faydalibilgiler.com/Makale/464/Tarih/Diplomasi-Nedir.html

(4) Monşerlerin Psikolojisi, Dr.Recai Yahyaoğlu tarafından yazılmış bir makale… www.tamtip.com www.aktelpsikoloji.com veya www.google.com.tr den arama yaparak farklı internet sitelerinden okunabilir.

(5) Psikolojiye Giriş; Rita L. Atkinson, Richard C. Atkinson, Edward E. Simith, Daryl J. Bem, Susan Nolen-Hoeksema Arkadaş Yayınları 5. Baskı Ankara 2010 

(6-7) bhttp://www.stargazete.com/mobil/acikgorus/wikileaks-in-turkiye-ye-faydalari-haber-317284.mob Prof.Dr.Mustafa Sıtkı Bilgin, TESAM Başkanı

(8) Wikileaks Levanter Rüzgarlarına karşı, https://www.aktuelpsikoloji.com/artikel.php?artikel_id=1085

Dr.Recai Yahyaoğlu

www.tamtip.com

Bu yazı toplam 14734 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Recai Yahyaoğlu Arşivi

YDS-2

26 Haziran 2013 Çarşamba 00:00