Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Çocukların ayrılık kaygısı

Çocukların ayrılık kaygısı

Bu konuda hem bu köşede hem başka gazete ve dergilerde hem de kitaplarımda çok yazdım. Ama galiba kimse kendi başına gelmeden okumuyor ve dinlemiyor. Okulların açılmasıyla birlikte "Çocuk ağlıyor, gitmek istemiyor, ağlarsa psikolojisi bozulur mu?" gibi yüzlerce soru yeniden gelmeye başladı. Sorun çıktığında çözmek için yardım aramak önemli. Ama daha önemlisi, olmadan nasıl tedbir alınacağı. Çocuklarla ilgili sorunları anne baba olmaya karar verdiğiniz an öğrenmeye başlamalısınız ki, oluşmadan engelleyebilme şansınız olsun. Gelişimsel olarak altı ay-üç yaş arasındaki çocuklar başta annelerinden olmak üzere yakınlarından ayrılmak istemez. Yabancılara ve yabancı yerlere tepki gösterirler. Ayrılmaları gerektiğinde kaygı duyar, tepki gösterir ve ağlarlar. Siz mutfakta yemek hazırlarken, odasından size seslenir. "Mutfaktayım," dersiniz, rahatlar, kalkmadan oyununa devam eder. Bu aralıklı olarak devam eder. Emin olmak, varlığınızı hissetmek onu rahatlatır, kaygısını giderir. Ama eğer sizden yanıt alamazsa, ağlayarak koşar. "Ne oldu? Buradayım," dersiniz. Boynunu büker, hâlâ korku içindedir ve ağlıyordur, "Gittin sandım," der. İşte bu, ayrılık kaygısıdır. Üç yaşla birlikte sosyalleşme, sizden ayrılma kaygısı duymadan güvenli ortamlara gitme, sizi aramadan orada kalma yani ayrılığa katlanma başlar. Ama bazı çocuklar hâlâ ayrılamamaya, sözü bile geçtiğinde aşırı kaygı duyma ve tepki göstermeye devam ederler. İşte o zaman sorun var demektir ve sağlıklı gelişim için yardım almak gerekir. Çünkü bu kaygı, gelişim dönemine göre duyması gerekenden daha fazladır. Çocuklar, ayrılıkla birlikte kendilerine ya da sevdiklerine kötü bir şey olacağı endişesi taşır. Bu kaygılar abartılı ve gerçekle uyumsuzdur. Çocuk yalnız yatmayı, okula gitmeyi, evde kalmayı reddeder. Kaygı, panik boyutuna varabilir. Çocuk bağlı olduğu kişiden (genellikle anne) hiç ayrılmaz. Değerlendirmede, çocuğa ve aileye ilişkin özellikler görülebilir. Çocukların tek çocuk, zor edinilmiş çocuk, küçükken kaybedilme riski geçiren, sık hastalanan çocuklar olduğu görülebilir. Ailelerin de endişeli, çocuğa bir şey olacak korkusu yaşayan, aşırı koruyucu aileler olması beklenebilir. Böylece fark etmeden aile de çocuğun kaygısını, kendi endişeleriyle artırır.

OKUL KORKUSU NEDİR?

Okula gitmeden önce ya da okuldayken duyulan kaygıya 'Okul korkusu' denir. Asıl sorun okul değil, evden ayrılma kaygısıdır. İlkokula başlamada, okul değişikliğinde ya da hastalıklarda daha sık ortaya çıkar. Ama her yaş ve sınıfta görülebilir. Çocuğun yaşı büyüdükçe, çözüm zorlaşır. Çocuk, okula gitme isteksizliğini, öğretmenin ve arkadaşlarının onu sevmediği, kötü davrandığı gibi gerekçelerle açıklar. Baş ve karın ağrısı, mide bulantısı olur. Bunlar çocuk tarafından uydurulmaz. Kaygının fiziksel belirtileridir.

Yazının Devamı için tıklayınız

Bu yazı toplam 6471 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Bengi SEMERCİ Arşivi