Psk. Nur GEZEK

Psk. Nur GEZEK

Çocuk Ve Ergenlerde Davranım Bozukluğu

Çocuk Ve Ergenlerde Davranım Bozukluğu

Davranım Bozukluğu tanımı bir çok kontrolsüz davranışı içine alır. Açık adı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel Elkitabı olan DSM-IV, ruh sağlığı profesyonelleri arasında yaygın olarak kabul gören tanı sistemidir ve DSM-IV Davranım Bozukluklarında diğerlerinin temel haklarını ve başlıca toplumsal normları ihlal eden davranışlara odaklanır. Bu davranışların hemen hemen tamamı yasadışıdır. Bu davranışlar insanlara ya da hayvanlara yönelik saldırganlık, mülkiyete zarar verme, yalan söyleme, hırsızlık yapma vb. olarak sayılabilir. Çocuk ve ergenlerde zaman zaman görülen istenmeyen davranışlar Davranım Bozukluğu tanısı için yeterli değildir. Davranım Bozukluğu, çocuk ve ergenler arasında yaygın olan hatalı davranışların ve kötü şakaların ötesine geçen davranışların, sık ve şiddetli olması durumudur. Genellikle tehlike yaratma, aldırış etmeme ve vicdan azabı yoksunluğu gibi belirtiler bu bozukluğu, antisosyal kişilik bozukluğu ya da psikopatinin bir ölçütü yapar.

Karşıt Olma-Karşıt Gelme Bozukluğu ise daha az bilinen bir problemdir. Karşıt Olma-Karşıt Gelme Bozukluğu tanısı, bir çocuğa davranım bozukluğu tanısı konulamadığı durumlarda konulur. Bu bozuklukta aşırı fiziksel saldırganlık yoktur. Çocuk ya da ergen huysuzluk yaptığında, yetişkinlerle tartıştığında, yetişkinlerin isteklerine uymayı tekrar tekrar reddettiğinde, kasten başkalarını  kızdıracak şeyler yaptığında ve öfkeli, kinci, alıngan ya da intikamcı davrandığında Karşıt Olma-Karşıt Gelme Bozukluğu tanısı konur. DSM ayrıca çoğu erkek olan bu çocuk ve ergenlerin, diğer insanlarla olan bu çatışmaları nadiren kendi hataları olarak gördüklerini belirtir. Onlara göre genellikle karşı taraf suçludur. Bu çocuklar karşıt olma davranışlarını, kendilerine çok fazla beklenti yüklenmesi iddiasıyla haklı çıkarmaya çalışırlar. Karşıt Olma-Karşıt Gelme Bozukluğu, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğundan daha farklıdır. Karşıt Olma-Karşıt Gelme Bozukluğu tanısı alan çocuklar hiperaktivite sorunu olan çocuklardan  daha planlıdırlar. Depresyon problemi olan annelerin yüksek oranda bu tür çocuklara sahip anneler olmaları ayrıca dikkat çekicidir. Depresyonun mu bu probleme neden olduğu yoksa bu problemlerin mi annede depresyona yol açtığı kesin değildir. Günlük dilde bu çocuklar için “arsız” kelimesi kullanılır.

Davranım Bozukluğu herhangi bir başka çocukluk dönemi bozukluğundan farklı bir biçimde çocuğun davranışlarının insanlar ve çevre üzerinde etkisiyle tanımlanır. Ergenlik öncesi ve ergenlik döneminde davranım sorunu belirlenenler, yasal otoriteler tarafından psikolojik değil ama yasal bir terimle, suçlu çocuk olarak ele alınırlar. Davranım Bozukluğu olan çoğu çocuk diğer problemleri de sergilerler. Davranım Bozukluğu ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu arasında yüksek oranda bir örtüşme vardır. Madde kötüye kullanımı da genellikle davranım bozukluğuyla birlikte görülür. Erkek çocuklarda davranım bozukluğuyla ilgili yapılan çalışmalarda, madde kullanımıyla suç davranışları arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur. Davranım Bozukluğu alan çocuklarda %45 e varan oranlarda kaygı ve depresyon görülmektedir. Kaygı Bozukluğu ve davranım bozukluğu olan çocuklar sadece davranım bozukluğu problemi olan çocuklardan daha az antisosyal davranışlar sergilerler. Nüfus temelli çalışmalar davranış bozukluklarının çok yaygın olduğunu göstermektedir. Hırsızlık ve tecavüz gibi şiddet içeren suçlar ve daha şiddetli saldırılar büyük ölçüde erkeklerin suçlarıdır. Yasaları çiğnemenin(adam öldürme, tecavüz, soygun, abartılı saldırı ve araba hırsızlığı suçları)  sıklığı ve şiddeti 17 yaş civarında keskin bir şekilde yükselmekteyken, genç yetişkinlik (20-30 yaş arası) döneminde düşmektedir. Bu tür fiziksel şiddeti sergileyen suçluların çoğu 13-20 yaşları arasındaki çocuklardır. 20 li yaşların sonlarına doğru, bu önceki çocukluk suçları sorun olmaktan çıkmaktadır. Aslında antisosyal davranış asıl yükselişine 7 yaş civarında başlar.(Loeber ve ark.1989).

Çocuk ve ergende aşağıda sıralanan davranışların en az üçünün (ya da daha fazlasının) son 6 ile 12 ay arasında görülmesi DAVRANIM BOZUKLUĞU’ na işaret eder.

- Başkalarına kabadayılık et, gözdağı verme ya da gözünü korkutma,
- Çoğu zaman kavga dövüş başlatma,
- Çoğu zaman yalan söyleme,
- Başkalarının fiziksel olarak yaralanmasına neden olma,
- İnsanlara ve hayvanlara karşı fiziksel olarak acımasız davranma,
- Başkalarının gözünün önünde çalma (saldırıp soyma, çanta kapıp kaçma, göz korkutarak alma, silahlı soygun yapma),
- Birisini cinsel etkinlikte bulunması için zorlama,
- İsteyerek yangın çıkarma,
- Bir başkasının evine, binasına ya da arabasına zorla girme,
- Hiç kimse görmeden değerli şeyler çalma (Örn. Kırmadan ve içeri girmeden mağazalardan mal çalma, sahtekarlık yapma),
- En az iki kez geceleyin evden, çoğu zaman da okuldan kaçma.

Çocukta ve ergende DAVRANIM BOZUKLUĞU’ nun ortaya çıkmasına neden olan risk faktörleri:

- Stresli ev ortamı,
- Aile içi çatışmalar,
- Suç işleme oranı yüksek üyelerden oluşan aile ortamı,
- Anne-baba davranışlarının süreklileşen tutarsızlığı,
- Annenin kronik depresyon yaşaması,
- Babanın anti-sosyal kişilik bozukluğuna sahip olması,
- Çocuğa karşı süreklileşen fiziksel şiddet,
- Çocukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, Tourette sendromu ve diğer nörolojik bozuklukların olması.
- Davranım bozukluğu çevreyle iletişime doğrudan yansıdığında, tedavi sürecinin tek başına içsel iyileştirmeleri kapsaması - yetersiz olmaktadır.

Ne Yapmalı?

Anne ve babalar, çocuğun ve ergenin topluma kazandırılmasında birinci derecede öneme sahiptirler. Bu nedenle anne ve babalar “Aile Eğitimi Programlarına” katılarak ve çocuklarını götürdükleri uzmanla işbirliği yaparak çocuklarına yardım edebilirler.

Bu programlar anne – babalarla;

- Çocuklarıyla ilişkilerini düzenleme konusundaki stratejileri,
- Çocuğu sosyalleştirme ve ana bilişsel becerileri kazandırma yollarını,
- Yaşamda karşılaşabilecekleri sorunlarla; depresyon, kaygı gibi duygu-durumu bozukluklarıyla nasıl baş edebileceğini,
- Kendi davranışlarını ve becerilerinin yönetimi ve bunun çocuğa nasıl yansıtılacağını,
- Çocuğun akademik başarısının üşmesine nasıl müdahale edilebileceğini,
- Bilişsel, psikolojik, ailesel ve sosyal uyum sağlayıcı becerileri, bilileri nasıl kullanacaklarını göstermektedirler. 

Tedavi

Davranım Bozukluğu gösteren çocuğun ve ergenin tedavisinde, çocuğun ve ergenin davranışlarının değiştirilmesi ve bilişsel algılamalarının dönüştürülmesi hedeflenmektedir.

Tedavi sürecinde,

- Kişiler arası problem çözme becerileri,
- Hem kendi duygularını hem de başkalarınınkini anlama becerisi,
- Aile ve akran ilişkilerinde kızgınlıklarını tölere edebilmesi,
- Kendilik kontrolünü sağlaması,
- Psikolojik farkındalığı artırma stratejileri,
- Problem karşısında ve sürecinde kendini kontrol edebilme,
- Olumlu sosyal davranışlar,
- Arkadaşlık ilişkilerini nasıl kurabileceği,
- Okulda nasıl başarılı olunacağı,
- Oyun becerilerinin, paylaşımın ve iletişim becerilerinin artırılması,
- Boş zamanlarını değerlendirme, pozitif aktivitelere katılma ve bu etkinliklerin organizasyonu sağlanmalıdır.  

Unutulmamalıdır ki, davranım bozukluğu gösteren çocuk ve ergen Tedavi edilmesi imkansız problemlerle donatılmış bir suçlu değildir! Davranım bozukluğuyle baş etmek emek ve sabır ister. Emek vererek sevgiyi paylaşarak çocuk ya da ergeni yeniden kazanmak mümkündür.

Hazırlayan: Psk.Nur GEZEK

Kaynaklar: Abnormal Psycholoygy, Türk Psikologlar Derneği Yayınları

Bu yazı toplam 8936 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Psk. Nur GEZEK Arşivi