Boşluğa Dair Güzelleme
Anlamsız ve boş gözlerle etrafına bakan kişinin üzerindeki bütün yüklerin ağırlığını kaybettiğini anlamanız zor olmayacaktır. Ruhu hafiflemiş ve sanki kuşlar gibi kendini özgür ve uçmaya hazır hissetmektedir. Yalancı ağırlıkların verdiği vicdan azabını geride bırakmış ve kendini boşluğa bırakarak varlığını huzurun kanatlarına terke hazır durumdadır. Her şeyin silikleştiği bu demlerde kalbin belli bir ritimle vurmaya başlamasının sağladığı sessizlik, insanın daha derin bir düşünceye dalabilmesinin hazırlıklarını sağlıklı yapabilmesinin şartlarını oluşturur.
Anlamın kendisini boşluğa; ‘ana kucağına’ terk ettiği demlerin verdiği sükûnet, ‘zorunlu’ yükümlülüklerin aldatıcı ağırlığını boşa çıkartır. Mevcudun ağırlığı ve taşıdığı psikolojik gerilim ancak boşluğa havale edilerek enterne edilebilir. Boşluğun yakıcı gücü karşısında eriyip yok olan gerilim ve zorunluluklar insanı geçici/kalıcı bir özgürlüğün yumuşak kucağına itmekte başarılı olurlar.
İntihar mı, boşluk mu? Sorusu anlamlı olduğu kadar önemlidir de! Ayrıca boşluk, birçok yanılmayı ve aldanmayı boşa çıkaran özelliği ile insanı gerçeğe ve doğruya yöneltmekte de başarılı bir çizgiye sahiptir. İnsanı bunaltan yıkıcı zorunlulukların ve yanıltıcı ile aldatıcı yükümlülüklerin varlığının tekabül ettiği ‘algıyı/yargıyı’ yakından aydınlatan şey; boşluktur. Bir şeyi boşluğa irca ettiğiniz andan itibaren onun gerçek itibarı ortaya çıkar…
Her gün karşı karşıya kaldığımız onca olaydan sonra insanın kaldırma kat sayısının nitelik kaybettiğini söylemek zor olmasa gerek! Sürekli yitikliğini hatırlatan bu güncel olaylar, yitikliği meşru bir zemine taşımaya hazır hale gelmiştir. İşte bu güncelin oluşturduğu ağırlığın kof bir şey olduğunu kavramak onu boşluğa terk etmekle sağlanabilir.
Sürekli yeni resimlerle zihin dünyamızı tarumar ettiğimizin farkında mıyız? Zihne yüklediğimiz her resim yeni bir daralmanın ve gerginliğin adresi haline gelmektedir. Bu daralma ve gerginlik günlük hayatın rutin akışına tesir etmeye başladığı andan itibaren de artık o kişi sürekli kişilik kırılmaları yaşayan veya psikolojik tedavi görmesi gereken biri haline gelmektedir. Hâlbuki üzerine binen yükün ağırlığını atmak için kendini bazen boşluğa bırakarak o yüklerin testini gerçekleştirebilse akli muvazenesinin dengede kalmasını garanti altına alabilir.
Öyle boşluk deyip geçmeyin! Varlığın kendi varlığının biricikliğini sağlayan temel bir durumdur, boşluk... O, varlığa bir kimlik ve varoluş kazandırır. Diğerlerinden ayrı bir kişiliğinin veya ontolojisinin varlığını izhar eder. Elbette ki boşluğu büyük bir düşüş olarak yorumlama imkânı vardır. Bu imkân yerli yersiz yanlış kullanımlarda saklı olmalıdır.
Anlamın yitiminin zorunluluk kazandığı boşluk anları intihara yakın demlerdir. Ama intihar öyle bir kaçış olarak değerlendirildiği zaman en kötü bir deneyim olarak kayıtlara geçer ve insani özelliği yok eder. Ama insanın isyanının taçlandığı bir durum olarak varlık kazandığı zaman sadece gıpta edilecek (insani bir durum olarak)bir duruma dönüşür. Ama bunun felsefi arka planını hesaba katmadan bu meseleyi kavramak biraz zor olur. Çünkü bu aynı zamanda kişinin kendi acziyetini kabul etmeme üzerine kurulu bir olgudur. Bu yüzden de müminler bunu düşünmenin bile insana ihanet olduğunu kabul ederler.
Bugüne kadar boşluğun daha çok kötü sonuçları üzerine değiniler yapılmaktadır. Elbette ki bu kötü sonuçların varlığı yadsınamaz! Ancak farklı bir durum olarak boşluğu gözler önüne sermek ve onun rahatlatıcı ve aynı zamanda bir şeyin kıymetini ortaya çıkaran özelliğini de kavramak önemli olmalıdır. Çünkü boşluk, zihinsel bir kavramdır ve bir varlık olarak karşılığı bulunmamaktadır. Ancak boşluk, bir şeyin anlamını doğru bir şekilde kavrama adına o kavramın bütün ağırlığını geçici bir süre de olsa etkisinden kurtularak onu olduğu gibi görme ve değerlendirme imkânıdır da…
Her varlığın varlığa çıkışı ile birlikte diğer varlıklar üzerine bir etkisi söz konusudur. İnsan ise bu etkileşimlerden en fazla etkilenen varlıktır. O yüzden insan için boşluk, bu etkileşimi en asgariye alma istidadır.
Hani insanın sükûnet bulduğu demler vardır, kendisini kuş gibi hafif hisseder. İşte aslında kişinin kendisini boşluğa bıraktığı demlerdir o anlar… Böylece kendisini bütün etkileşimlerden uzak tutarak kendisini bulma deneyimi kazanır. Zaten insan kendini bulma deneyimlerini daha dikkate değer bularak hayata yönelirse ancak gerçek kişiliğini ortaya çıkarabilme gücü kazanır.
Yüreğindeki hafifliğin sebebi üzerine bir kez daha ama bu sefer derinden düşün!
Üzerine binen yük ve bu yükün oluşturduğu gerilim ve ağırlığın nedenleri nelerdir? Hayatı yaşarken karşı karşıya kaldığın bütün durumların varlığın üzerinde bir etki bıraktığını hatırla! Her etki ise seni bir yeni duruma yöneltmektedir. Her yeni durum yeni bir psikolojik vasat demektir. Sürekli değişkenlik arz eden bu psikolojik vasat ise insanı sadece ciddi anlamda yormaktadır.
Burada bilincimiz kadar bilinçaltımızın bizi gerdiğini ve yorduğunu da hatırlatmış olalım. Çünkü insanların birçok konuda yaşadıkları gerilimin nedenini anlamadıkları zamanlar vardır. İşte bu anlar bilinçaltımızın bizi gerdiği demlerdir. Ve genel itibarı ile de bunu anlamakta zorlanırız. Çoğu insan ise bundan bihaberdir de! Böylece nedensiz gerilimlerin neden olduğu sıkıntıları gidermek için yeni meşgaleler ararken yeni gerilimlerin kucağına itilmiş oluruz. Bu böyle sarmalanıp gitmektedir.
Kurtuluş yolu açıktır: Bir farkındalık oluşturarak üzerine binen yükün adını doğru koyacaksın! Gereksiz yükümlülükleri sırtından atarak rahatlama yolunu seçmeyi kolaylaştıracak psikolojik vasatı inşa edeceksin. Böylece boşluğun faziletini daha derinden kavrayarak onu kullanma becerisini kazanacaksın ki etkileşimi kendi dozunda tutarak varlığını serinletecek havuzlar bulasın!
Kendini hayatın ağır kollarından kurtararak boşluğun hülyalı yumuşak ve pembemsi dünyasına bırak! Böylece hayatın kaç kırat olduğunu derinden algıla ve ona göre bir sorumluluk dünyası inşa et! Böylece hayatını daha doğru bir sorumluluk duygusu ile perçinle ki hayatın ağırlık noktalarını es geçmeyesin…
Boşluk mihenktir.
Yoksa gereksiz işlerin yoğunluğu altında inim inim inlemeye hazır bir ruh hali içinde gerilmiş bir şekilde ölümün seni bulmasını bekler bulursun kendini…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.