Bir Politik Anksiyete Örneği: MAHALLE BASKISI
Son günlerde medyamızda en çok kullanılan ve tartışılan kavramların başında gelen “Mahalle baskısı” “Çevre baskısı” kavramının yeni bir şekli olarak ortaya çıkmıştır. Kavram Ünlü sosyolog Şerif Mardin tarafından ortaya atılmış ve medyada ki - kullanılış amacı açısından taşıdığı temel – anlamı; “Dindar çevrenin güç kazanmasına bağlı olarak dini yaşamayan çevrelere, gruplara ve bireylere baskı yapmasıdır”. Mahalle Baskısı kavramına popülarite kazandıran temel etken şüphesiz “başörtüsü” ve buna bağlı tartışmalardır. Birçok köşe yazarı kavramı değerlendirirken başörtüsünü örnek olarak kullanır. Kavramın açılımını sağlayan en temel örnek ise şudur: “ Başörtülü bayanların üniversitede çoğalmaları durumunda kapalı olmayan bayanlar üzerinden psikolojik etki yaratacakları, onları dışlayacakları, çeşitli dinsel, sınıfsal ve ilişkisel kategoriye tabi tutacakları olasılığıdır”
Burada altını çizdiğimiz olasılık kavramını niyet okuyuculuk perspektifi açısından ele almakta yarar vardır. Açık bir dille ifade etmek gerekirse tartışmaların merkezinde ki temel yaklaşım şudur: “Başörtüsü ve başörtü ideolojisi egemen olursa, bu anlayışa aykırı yaşamlar son bulabilir. Bu sebeple farklı anlayışa sahip –dindar kesim dışında ki- kişilerin hayatlarının normal bir şekilde devam edebilmesinin koşulu; güçlenen dindar eğilimi (başörtüsünü) frenlemek, kurumsal dışlama davranışına devam etmek ve yasaklarda ısrar etmektir” Bu yaklaşımda ön plana çıkan temel anlayış ve içerdiği arıza (patolojik, marazi) şudur. Birinci politik kaygıları olan kesim (kendini dindar hissetmeyen) ikincisi aykırı yaşamları tehdit edeceği varsayılan kesim (dindar kesim) olarak iki ayrı taraf var. Birinci kesim diyor ki:
Siz egemen olursanız benim yaşamımı tehdit edebilirsiniz. (Burada ki marazi olan durum “olasılık” durumudur.) Bu kesim olmayan ama olabileceğini varsaydığı bir anlayışla hareket etmektedir. Olasılıktan hareketle hak kısıtlaması, kurumsal dışlama, yasaklama, yok sayma gibi politik davranışların devamını istemektedir. İkinci kesim de ise durum şu:
Aykırı (farklı) yaşamlara yönelik dillendirilen bir tehdit yok, beraber sokakta yürüyen yüzlerce açık ve bayan arkadaş örneği var, aynı işyerinde çalışan on binlerce kapalı açık bayan var, aynı apartmanda iyi komşuluk ilişkisi yaşayan milyonlarca çok dindar, az dindar olan ya da pek dindar olmayan aile var. Mahalle baskısına uğramış kitlesel bir mağduriyet örneği yok. Muhafazakâr iş adamları tarafından çalıştırılan yüz binlerce açık bayan olmasına rağmen, TUSİAD’ a bağlı Eczacıbaşı, Koç Holding, Anadolu Holding gibi firmalarda kapalı bayanların asla iş olanağı bulamazken, bu ikinci kesim bir anda belli bir kesim tarafından korku ve tehdit taşıyıcısı olarak tanımlanmaya maruz bırakılmaktadır.
İşin Özeti şu: Mahalle baskısı kavramı; içeriği boş, gerekçeleri temelsiz, işlendiğinde yaşanmış bir örnek bulamayacak kadar aciz, olası bir “Politik Anksiyete” ürünüdür.
Durumun özeti ise; Bir kesime siz güçlü olursanız bizim hayatımıza müdahale etme olasılığınız vardır. Bu olasılıktan yola çıkarak; “sizin mağdur edilmenizin haklı nedenleri var.” mesajı verilmek isteniyor.
Tehdit algısı paranoyasıyla yaşayan kesim, İhtimale dayalı bir mağduriyeti yaşamamak için, "ihtimal sonrası yaşayacağını varsaydığı mağduriyetin bizaat kendisini" bir kesime reva görmektedir. Ve dışlamanın, yok saymanın, izolasyonun devamında ısrar etmektedir. Israr ederken de acziyet içinde kavramsal ve yaşamsal dayanaklar aramaktadır.
Mahalle baskısı kavramını iştahla sahiplenmenin altında yatan temel faktör, aleni bir haksızlığın, politik bilinçaltında ki yersiz ve tutarsız rahatsızlığın iç vicdanda taşıdığı gerginliği azaltma eğilimidir. Bu cümleyle ifade etmek istediğim şey şu: Birileri aleni bir haksızlık yapıyor. İnsanın zahiri yönü merhametsiz görünse de, türe özgü olmanın tabii bir özelliği olarak insan -bilinç dışında her zaman görünmese de bilinçaltında - doğal bir vicdan taşımaktadır.* İnsanlara yapmış olduğu haksızlığın bilinç farkında olmasa da tabii vicdan farkındadır. Buda insanda bir gerilime sebep olur bilinçaltında yatan bu gerginlik çeşitli ortamlarda kişiyi rahatsız eder. Kişi bu rahatsızlığını en aza indirgemek için mantıklı bir açıklama yapmak durumundadır.
Özetle; kurumsal dışlama baskısı yapan kesim, bilinçaltındaki vicdani rahatsızlığı örtbas etmek için “Mahalle Baskısı” kavramını “politik bir savunma mekanizması” olarak kullanmaktadırlar. Ari vicdanlarıyla yüzleştiklerinde apaçık bir haksızlığın tarafı olduklarını göreceklerdir.
* Bu durumun terside olabilir. Örneğin çok vicdanlı biri bilinçaltında vicdansız görünebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.