Sema Karabıyık

Sema Karabıyık

Asrın Vebası:Narsisizm İlleti

Asrın Vebası:Narsisizm İlleti

Narsisizmin kısaca kişinin kendine hayranlığı olarak tanımlanan psikolojik bir hastalık olduğunu zannediyordum Asrın Vebası: Narsisizm İlleti kitabını okuyana kadar. Gözümün önünde cereyan eden zaman zaman niçin diye sorguladığım pek çok soru cevap buldu.

Amerikan toplumunda yaşanan gelişmeleri somut örneklerle gözler önüne seren, gelecekle ilgili endişeleri dile getiren kitap; narsisizmin psikolojik bozukluktan öte hayat tarzı haline geldiğini ve değer yargıları üzerinde söz sahibi olduğunu ifade ediyor. Kolay banka kredileri, internet bağımlılığı, medya, diziler, kitlesel öfke patlamaları örneklerinden hareketle; toplumların geleceğini yakından ilgilendiren, küresel çapta yayılma potansiyeline sahip, bulaşıcı bir hastalık narsisizm.

Aile içi terbiyenin yanı sıra eğitim sisteminin de aşırı övgüye teslim olması; mükemmelsin, her şeyin en iyisine layıksın, özelsin, istediğin her şeye ulaşabilirsin soslu mesajlar narsisizmi körüklerken; ünlüler ve medya bulaştırma görevini layıkıyla yerine getiriyor. Sürekli kendinden bahseden, arsızca kendini pazarlayan medya şöhretleri; gençlere kendinizi pazarlamazsanız hiçbir yere gelemezsiniz mesajını iletiyor.

Yapılan bir araştırmaya göre en narsist ünlüler televizyon yıldızları. Sıradan insanın kendisini göstermesine imkan sağlayan reality şovlar; içeriği ister evlilik, ister yemek yapmak, ister yeteneğini sergilemek olsun daha çok narsist insanlara yer veriyor. Bu programların ilgi görmesi için narsist kişiler tercih edilirken; ekranda sürekli bu kişilerin boy göstermesi narsist kültürü körüklüyor. Hem reyting hem vitrin olarak kullanılan narsisizm maddeci, kendini beğenmiş, antisosyal davranışları normalleştirmeye başlayınca ünlü olmak amaç haline geliyor. Ünlü olmayı hak, ünlülük statüsünü vazgeçilmez kılan bu programlarla birlikte hayat tarzı haline gelen narsisizm hızla yayılmaya devam ediyor. Dünyadaki en iyi şey ne sorusuna muhatap kalan çocuklar, hangi ülkede yaşadıkları fark etmeksizin, ünlü biri olmak, iyi görünmek, zengin olmak diye cevap vererek kusursuz narsisizm üçlüsünü sayabiliyor.

İmaj saplantılı kültürde insanlar kendilerini satılacak bir ürün gibi pazarlayarak kişisel marka yaratma çabasında. Narsist olmayanlar da maddi zenginlik, fiziki görünüm, ünlülere hayranlık, ilgi çekme bağımlılığına verilen önemle kolayca ayartılıyor. Estetik cerrahinin girdabına çekilen insan sayısı her geçen gün artıyor.

Narsisizm İlleti her ne kadar Amerikan toplumunun içinde bulunduğu durumu anlatıyor gibi gözükse de gizli narsist kültürün etkisinde olduğumuz suratımıza çarpıyor kitabın sayfalarını çevirdikçe.

2008 mali krizine yol açan mortgage piyasasının çöküşüne narsisizmin zemin hazırladığı iddiasında kitap.

Tüm dünyaya yayılma eğilimindeki kendine hayranlık üzerine odaklanan Amerikan kültürü etkisiyle; sahte zenginler( borç yığınları olan), sahte güzeller( estetik müdahale), sahte sporcular (performans artırıcı ilaçlar kullanan), sahte ünlüler( reality şov ya da youtube yoluyla) sahte dahi öğrenciler( not enflasyonu) sahte ulusal ekonomi ( devasa devlet borcuyla), sahte dostlar( sosyal paylaşım siteleri) üretiliyor.

Nedir narsistlerin tipik özellikleri; başarılarıyla böbürlenme, fiziki görünüme odaklanma, statü simgesi olarak maddi varlıklara değer verme, öne geçmek için hile yapma, ilgi ve ün kazandıracak fırsatlara düşünmeden atlama.

Kendine hayranlık kültürüne teslim olmadan önce alçakgönüllülük ve edep önemliydi, kibir hoş karşılanmazdı. Anneler çocuklarına 'akşam ne istersin prenses' yerine 'sen kim olduğunu sanıyorsun bunu bulamayan milyonlarca aç çocuk var' diye hadlerini bildirirdi. Her şey iyi niyetle başlasa da dost canlısı mutlu çocuklar değil benmerkezci narsist gençler çıktı ortaya.

Özel olduğuna ve herkesin uyması gereken kurallara tabi olmadığına inandırılan gençler, kimsenin kendilerini anlamadığına da inanmaya başlıyor bir süre sonra. Benzersiz olmak, eşsiz olmak, özel olmak kişiyi diğerlerinden ayırıp kopukluk yaratıyor. Benzersizliğin altını çizmek, çocukların ne kadar farklı olduklarını görmek yerine hepimizin birbirimize ne kadar benzediğinin altını çizmek ilk akla gelen öneri. Özel olduklarına inandırılan, kendi ihtiyaçlarının öncelikli olduklarına inanan kişiler hak ettikleri saygıyı gördüklerine inanmadıkları an saldırganlaşmaya başlıyor.

Gittikçe körüklenen 'kazanan her şeyi alır' rekabeti gelecek endişesi yaratırken insanları ilerlemek için kuralları çiğnemeye teşvik ediyor. Birkaç kişinin hileye başvurması diğerlerine hileye başvurmazsa kazanmasının imkansız olduğu mesajını ilettiğinden ahlaksızlık yayılarak ilerliyor. Herkes yapıyor savunusu hileye başvurmak için temel aklileştirme görevini üstleniyor. Narsistik davranışlar hile de olduğu gibi herkes için çıtayı yükseltiyor. Başlangıçta bir iki süper yayıcının başlattığı girdabın içine, giderek daha çok kişi sürükleniyor.

Çocuğa özelsin demek yerine başarılı olduğu konuları ön plana çıkarmak; toplumsal açıdan uygunsuz davranışların göze çarpmamasını ve ödüllendirilmemesini sağlamak kitapta yer verilen önerilerden ikisi. Ama öncelikle narsistik kültürün etkisi altında olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor.

Not: Bu Yazı Yeni Şafak Gazetesi'nden alıntıdır.

Bu yazı toplam 6735 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sema Karabıyık Arşivi