Ahmet HAKAN ve Popülist Gevezelikler
İki yıl önce depresyonda olan bir dostum benimle biraz konuşmak istediğini söyledi. Randevulaşıp Fatih itfaiyesinin önünde parkta oturduk. Birkaç cümleden sonra depresyonda olduğunu anladım. O an gayri ihtiyari dedim ki; “Dedikodu ve alışveriş depresyona iyi gelir. Hoşuna gitmeyen biri varsa gel dedikodusunu yapalım biraz rahatlarsın dedim” Ama bu bilimsel bir yaklaşım değil. Psikologlar duyarsa çakma bir çözüm diyerek “lafla” tokatlarlar bizi. Oda alışveriş yapacak param yok şimdilik en ekonomik çözüm dedi kodu…
Bir latifeden yola çıkarak çok anlamlı olmayan o günkü değerlendirmenin hem toplum nezdinde hem medya gruplarında hem de zaman zaman entelektüel camiada önemsenir bir tablo olduğunu gördüm. Köşe yazarlarının çoğuna ve televizyon programlarına baktığımızda ana tema bir yada birkaç insan hedefe alınır ve bu insanlarla ilgili laf trafiği yaşanır ve anlamsız dedikodu kirliliği akar gider. Sonuç hiçbir şeyi düzeltmeye dönük değil. Farkında olmadan bilinç altındaki negatif enerji deşarj edilir. İnsanları hedefe alma yâda kişilere bulaşma bu kadar yaygın olmasına rağmen bu sorunun ruh sağlığı literatüründe hatırı sayılır bir tanıma ulaşmaması ciddi bir sorun. Bu konu aslında çoğu zaman gündemimde olur. Ama gündemden manşete taşınmasını tetikleyen Ahmet HAKAN’ın kendisi ve köşe yazılarıdır.
Bazen keşke bu yazılanları Ahmet HAKAN’a ulaştıran biri olsa ve bu konuda birkaç cümle olsa bile bir savunma yazabilse. Ya da; “Kardeşim ben şunun için yazıyorum” diyerek bizlerinde daha sağlıklı değerlendirmesi için veri sunsa. Bu gerçekten ciddi bir patoloji. Bir insan düşünün bütün yazılarında en az 10 kişinin hedef tahtasında olması bence çok anlamlı ve izaha mecbur bir ruh halidir. Hani bilgisi yok, feraset yeteneği eksinin altında desen eyvallah. Ama İslamcılıkla başlayan ve sonra İslamcı spikerlik serüveniyle popülerleşen daha sonra seküler anlayışla İslam algısı arasında ciddi çatışmaların barındığı bir Ahmet HAKAN mazisi var önümüzde. Kimlik gelişiminde bunalım döneminin birçok kuramcı tarafından olumlu bir ara geçiş dönemi olduğu ve başarılı kimlik için gerekliliği vurgulanmaktadır. Ancak bu geçiş süresi geçicidir. Aşırı uzaması durumunda çeşitli sorunları tetikleyebilir. Bu anlamda Ahmet HAKAN’ın yaşadığı geçiş süreçlerinin ona mutlaka bilgi kazandırdığını düşünmekteyim. Geleneksel İslamı ve modern İslamcıları biliyor. Onun deyimiyle hem Kur’anı hemde Marx’ı okumuş biri. Yani yazmak isterse başka yazılarda yazabilir. Öngörüsü güçlü ve kişinin ferasetine dair değerlendirmeler yapabilir. Ama yapmıyor. Bunun bence en başlıca nedeni Marcia’nın kimlik gelişiminde ki en önemli etkenlerden biri olan bunalım faktörünün henüz aşılmamış olmasıdır. İpotek kimliğe bir başkaldırı var. İpotek kimlikten yeni yeni kurtulma evresinde. Moratoryum evresinde. Moratoryum evresindeki en güçlü etken olan bunalım (arayış) henüz devam etmekte. Bağlanma olgusu gerçekleşmediği için paylaşılacak fikir yok. Çünkü sankileme döneminde ki bir kişi değer yargısı yada dünya görüşü ile ilgili net bir cevap veremez kendine. İşin özeti yaşam paradigmasında netlik sorunu yaşayan insanların en temel beslenme kaynağı dedikodudur. İnsanları hedefine alır ve onlarla ilgili kimi zaman sokak diliyle kimi zaman popülist entelektüel gevezeliklerle işe yaramayan iş görmeyen değerlendirmeler yapar.
Ahmet hakan’ın herhangi bir yazısına bakın en az 7-8 bazen 20 şahıs hedef tahtasında. Bunların genel profiline bakıldığında ya 70 yaşında ya İslamcı, ya kadın yazar, yada gelenekçi bir çevrede kanaat öncülüğü yapan kendi dünyasında zararsız biri. Kimi hedef almaz. Kalemi kıvrak adamları ve Patronunu hedef almaz. Bir ara Haşmet BABAOĞLU’ndan NECO’nun damadı diye bahs etmişti. Haşmet BABAOĞLU Ahmet Hakan hakkında yazdığı yazının ilk cümlesine şöyle başlamıştı: “Bir zibidi var. Köşe yazarı” bir başka cümlesini ise şöyle bitirmişti. “E, hakkını teslim etmek gerek! Kalemi kıvrak. Fakat ruhu yavşak!” Bundan sonra Ahmet Hakan bu tartışmayı bitirmişti. Olumsuz eleştiri herkesin hakkı. Ama olumsuz eleştiri varlık nedeninizle bütünleşmişse “Ben doğru yolda mıyım?” diyerek insanın kendisini gözden geçirmesi ve kendisiyle ilgili çeşitli rehabilitasyon planları yapması elzemdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.