Tarık Muzaffer

Tarık Muzaffer

ÜNİSEX (KOKTEYL) HAYATLAR

ÜNİSEX (KOKTEYL) HAYATLAR

Not: Bu Ropörtaj ilk olarak GENÇ DERGİSİ Ağustos 2007  sayısında yayımlanmıştır. Sitemizin Editörü Maruf BEÇENE ile yapılan Ropörtaj konunun güncelliğine binaan bu köşeye taşınmıştır.

Son dönemlerde erkeklerin küpe vb. takılar kullanması, geleneksel olarak kızlara atfedilen pembe, mor gibi renklerde giysiler giymeleri, saç modellerinin kadınsılaşması gibi bir eğilim var. Yine aynı şekilde kızlar arasında da kısa saç modelleri, kravat kullanımı, asker postalı vb. erkeksi kıyafetlerin kullanımı yaygınlaşmış durumda. Bu eğilimlerin temel dayanakları konusunda şunlar söylenebilir.

Mücevher, takı, giyim tarzındaki renklerin psikoloji literatürün de rahatsızlık olarak ifade edilebilecek bir karşılığı yoktur. Böyle bir tanımda söz konusu değildir. Psikoloji biliminin bu eğilimlerde ki temel tavrı kişiyi karşı cinse benzemeye zorlayan bir nedenin olup olmayışıdır. Eğer bir erkek pembe rengi kadınsılığa özenmek amacıyla tercih ediyorsa, bu tercih sorgulanmaya ve değerlendirilmeye değerdir. Aynı şekilde kadının maskülen davranışlara yönelmesi bir arayışın dışa vurumuysa ya da çevresine yönelik -bir problemden kaynaklan- bir mesajın ifadesiyse bu sorun olarak ele alınabilir.

Psikolojide maskülen ve efemine davranışlar ve tercihler ayırımı vardır. Ruh sağlığı açısından en sağlıklı olan davranış; erkeğin toplumda genel kabul gören erkek gibi giyinmesi kadının da yine aynı şekilde kadın gibi giyinmesidir. Ancak son zamanlarda ünisex yaşamlar gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bunun birçok gerekçesi vardır. Hatta bu tercihlere yönelen kişi sayısı kadar gerekçe sıralanabilir. Ancak genel hatlarıyla bu gerekçeler konusunda şunları söylemek mümkündür:

Modernleşme Ve Kentleşme

Kadına Özenme yada maskülen eğilimler tarihin her döneminde olsa da, 21. yüzyıl ünisex yaşamları özendiren ve bu özendirme sürecinde kişilere birçok olanak sunan bir yüzyıldır. Yüzyılımızda insanın tabii yapısına bir müdahale söz konusundur. Cinsel tercihlerde ve eğilimlerde farklı bir yaşam özendirilmektedir.

Gelişmiş toplumlarda tadılacak zevk çeşitliliği gittikçe azalmaktadır. Çünkü tüm zevkler tadılmaktadır. Tadılan her zevk eskiyip kişiyi yeni zevklere yöneltmektedir. Modern toplumlardaki zevk çeşitliliğinin azalması insanı farklı arayışlara yöneltmektedir. Bu arayış sürecinde temel tercihler yasak olarak tanımlanabilecek yaşantılara yönelmektedir.  Bu yaşantıların başında ise karşı cinse özenme şeklinde ki eğilimlerdir.

Bununla beraber model alma bu tercihlerin yaygınlaşmasının bir başka nedeni olarak ele alınabilir. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla beraber taklit edilen ve taklit eden ilişkisi yaygınlaştı.

Ailesinde ve Sosyal çevresinde tecrit edilen kişiler; fark edilme, ilgi görme, aidiyet vb… duyguların doyumu amacıyla underground  (sıra dışı) dediğimiz yaşantılara yönelmektedirler. Bu sıra dışılık bazen toplumda yaygın olmayan giyim tarzı, bazen karşı cinse özenme şeklinde kendini dışa vurmaktadır.

Erken dönemde istismar, taciz, dışlanma vb… etkenler de bu tür eğilimlerin bir başka nedenidir.

Boşanmış aileler de çocuklar cinsiyete ait roller konusunda yeteri bilgiye sahip olmayabilirler. Sürekli annesiyle yaşayan bir erkek çocuk baba modelini fazla göremediği için davranış ve eğilimlerde anne modelini baskın olarak taklit edilecektir.

Bir başka gerekçe olarak kişilerin sosyal bir varlık olduklarının unutturulmaya çalışılmasıdır. Sosyal izolasyon bireyselleşme adına kişiyi küçük bir gruba yada iç dünyasına haps etmektedir. Kişi herhangi bir kontrol mekanizmasına tabi değildir. Modernleşmeyle beraber dinin olmadığı bir hayatın dayatılması bir başka gerekçe olarak ifade edilebilir. Çünkü din kişinin iç dünyasında ki en etkili kontrol mekanizmalarından biridir.

Özetle ünisex yaşamların temel nedeni iki başlık altında ifade edilebilir. Bunlar:

  • İç Etkenler
  • Dış Etkenler

İç Etkenler: yalnızlık, aidiyet, ilgi görme, çevreye mesaj verme, kabul görme ihtiyacıdır.

Dış etkenlerde ise; model yaşantılar, karşıt cinsliğin özendirilmesi, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, eğitim sisteminin gerçek yaşamdan kopuk olması, Ailelerdeki boşanma oranlarının yüksek olması ve buna bağlı olarak çocuğun baba yada anne rolünü görememesi ve bu rollere ilişkin davranışların neler olduğunu öğrenememesi vb…

 

Yukarıdaki soruya istinaden, kızların erkekleşme, erkeklerin kızlaşma/kadınlaşma eğilimi içinde olduklarını söyleyebilir miyiz? Eğer böyle bir eğilim toplumumuzda yaygınlaşmaktaysa, bunun sosyal ve psikolojik etkileyenleri nelerdir? Buna neler yol açıyor?

Toplumun genelinde böyle bir eğilimin olduğunu söylemek zor. Ancak dışarıdan böyle bir dönüşümün yada manipülasyonun yapıldığını söyleyebiliriz. Bu tür yaşantılar ülkemizde birçok yazılı ve görsel basın yayın organında özendirilmektedir. Özellikle büyük şehirlerde bireyselleşme adına çocuklarını denetlemekten kaçınan ilgisiz, baskıcı ve parçalanmış ailelerde böyle bir yönelme daha yaygın. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi sosyal aidiyet, ailenin bireyselleşme adına rahat tutumu yada baskıcı tutumu, erken yaşantılarda ki taciz, istismar, hemcinsleri arasında dışlanma; buna bağlı olarak ilgi görme fark edilme bu tür eğilimlerin gerekçesi olarak ifade edilebilir.

 

Gençler durumlarının farkındalar mı?

Evet, birçoğu farkındadır.çünkü bu tercihlerinden dolayı çevrelerinden çeşitli geri bildirimler almaktadırlar. Ancak onları bu tür eğilimlere iten nedenlerin tam anlamıyla farkında olduklarını söylemek zordur. Bu durumdan rahatsız olmaları durumunda çözüm olanağı daha kolay. Çünkü problemi fark etme çözüm için önemli adımdır. Birçoğu yukarıda bahs ettiğimiz gerekçelerden dolayı farkında olmak istemiyorlar. Çünkü bu eğilim bir arayıştır, fark edilme sürecinin dışa vurumudur. İlgi beklentisi ya da mesajdır.

 

Bu eğilim kızlar arasında mı erkekler arasında mı daha yaygın ve Daha çok hangi yaş aralığında ve sosyal gruplarda görülüyor?

Böyle bir araştırmanın sonuçlarına sahip değilim. Ancak kişisel gözlemim erkelerde karşı cinse özenmenin daha yaygın olduğu yönünde. Ancak son zamanlarda kızlarda da maskülen eğilimler yaygınlaşmaktadır. Yaş aralığı daha çok orta ergenlikten başlayıp üniversite son sınıfa kadar devam etmektedir. Erken iş yaşamına başlayan kişilerde bu tür eğilimler azalırken, iş bulamayan çevrelerde bir süre daha devam etmektedir.

 

Doğal bir eğilim mi, özellikle mi pompalanıyor. Pompalanıyorsa kimler tarafından ve neden olabilir?

Doğal bir özellik değil. Doğal bir özellik olsaydı toplumda cinsiyete özgü tercihler yaygın olmazdı. Kesinlikle bir gerekçenin sonucu olarak ortaya çıkan bir yönelimdir. Medyanın payı var ancak özellikle bir dernek, sivil toplum kurumu, ya da grup tarafından yönlendirildiğini söyleyemeyiz. Pompalayıcı bir etken aramak gerekirse bence ön plana çıkan en önemli neden “arayış” ve “farklı olma ihtiyacı” dır. Kişiyi bu arayışa iten nedenler etkilidir. Buda kişinin iç dünyasıyla ilişkili bir durum. Bu potansiyeli taşıyan bir kişi farklılığı ve aidiyeti bu tür tercihlerde arayabilir. Doğal olan bir yönü varsa da şu olabilir; ilgisiz, yalnız, aidiyet ve ifade sıkıntısı yaşayan birinin farklı görünme amacıyla bu tür arayışlarda bulunmasıdır.

 

Bu bağlamda metroseksüellik kavramını nasıl değerlendirebiliriz?

Metro seksüel kavramı oldukça yenidir. Bilimsel literatürde bu kavramın neye karşılık geldiğini bilmiyorum. Ancak görsel ve yazılı medyada daha çok bakımlı erkekler için kullanılan bir kavramdır. Yapılacak olan araştırmalarla bu kavram daha bilimsel bir form içinde tanımlanacaktır. Kavramın tanım olarak ilk düşündürdüğü feminel tercihlerin erkek yaşamına girmesi ve yaygınlaşmasıdır. Süslenme, özenli bakım daha çok kadın cinsiyeti tarafından gerçekleştirilen davranışlardır. Son zamanlarda erkeklerde ki süs ve bakımdaki özende görülen artış bu kavramın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Genelde varlıklı ve popüler erkeler tarafından tercih edilen bir yaşam tarzıdır. Benim kanaatim bu eğilim, farklı görünme ve ilgi görme ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Metro seksüel eğilimli popüler erkekler idol olma, model olma, taklit edilme arzusuyla izleyenlerini yada hayranlarını etkilemeye çalışmaktadırlar. Etkileme başarıldığında yada kişi model alındığında bu taklit edilen kişide bir doyum sağlayacaktır. Tabiî ki varlıklı bireylerin kontrolsüz tüketim alışkanlığı da bu tür eğilimin temel besleyicilerindendir. Metro seksüellik bir cinsel tercih değildir. Ancak kadın yaşamına benzeme eğilimini uzun yıllara yayarak ısrarla bunu bir hayat tarzına dönüştüren çevrelerde, eşcinselliğe eğilimin daha güçlü olabileceğini söylemek mümkündür. Metro seksüellik potansiyel açıdan eşcinsel eğilime daha yatkındır. Bu açıdan risklidir.

 

Modada, sosyalleşme şekillerinde, yaşam tarzlarında görülen bu eğilim ne gibi psikolojik problemlere yol açabilir? Mesela iş eşcinselliğe kadar gidebilir mi? Sosyal yapıda problemlere yol açar mı?

Sosyal problemlere bu aşamada yol açacağını söyleyemeyiz. Çünkü yaygın değildir. Her ne kadar modernizm bu tür eğilimleri özgürlük ve bireysel tercih kapsamında ele alsa da yaygınlaşması durumunda sosyal yapı kesinlikle değişecektir. Bence bu tür eğilimler -temel beslenme noktalarına yada gerekçelerine bakıldığında görülecektir ki- birer marazdır. İnsanın var oluşsal yapısına aykırıdır. Bir toplum yada kültür haline gelmesi çok zordur. Çünkü insanın tabii bünyesi bu tür eğilimleri kabul etmez. Tarih boyunca bu tür eğilimler hep marjinal kalmıştır. Batı toplumu da bu tür eğilimlerin marjinal kalacağının farkında olduğu için eğilimleri bireysel tercih kapsamında ele almaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde kadına benzeyen erkeklerin yada erkeğe benzeyen kadınların istilasına uğramış bir şehir yoktur. Bu tür eğilimlerde en yüksek risk tüketen bir toplumun oluşmasıdır.

Psikolojik olarak kişiler çatışmalı bir hayatın içine girmiş olurlar. Kaliforniya sendromu dediğimiz sınırsız eğlence ve özgürlük, ileriki yıllarda kronik depresyonlara dönüşebilir. Metro seksüel erkekler baba rolünü tam anlamıyla yerine getiremeyebilirler. Birbirine benzeyen iki cinsiyet farklı rollerin idrak edilmesini engelleyebilir. Ancak eşcinselliğe dönüşüp dönüşmediği konusunda bişey söylemek zordur. Şunu söyleyebilirim metro seksüel bir kişi normal bir kişiye göre eşcinselliğe daha yatkındır. Ama kessin bir şey söylemek bilimsel açıdan şu an mümkün değil. 

 

Çözüm önerileri neler olabilir?

  • Destekleyici, ilgili bir aile ortamı şarttır.
  • Cinsiyet rolleri konusunda çocuklar erken yaşlarda bilgilendirilmeli ve her cins kendi cinsiyetine dönük yaşam ve tercihlere yönlendirilmelidir.
  • Kişilere erken yaşlarda toplumsal bilinç ve kültürel normlar kazandırılmalıdır.
  • Dini terbiyeyi bu noktada kesinlikle önemsiyoruz. Çünkü din otokontrol mekanizması sunmaktadır.
  • Evlenecek kişilerin eş seçimini dikkatli yapmaları gerekmektedir. Bu boşanma oranları azaltacaktır. Yani uyumlu evlilikler önemsenmeli ve özendirilmeli. Parçalanmış ailelerde çocuklar anne ve baba rolünü ayırmakta zorlanabilirler. Model olarak tek rolün alınması riskli sonuçlara sebep olabilir.
  • Cinsel eğitim önemsenmeli ve ailede başlayıp okulda formel bir ortamda sunulmalıdır.
  • Cinsiyet becerileri kazandırılmalıdır.
  • Üreten birey özellikleri kazandırılmalı. Kontrolsüz tüketim anlayışından kaçınmak gerekir.

 www.gencdergisi.com

Bu yazı toplam 8191 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Tarık Muzaffer Arşivi