Türk Toplumu, Jung Ve İçe Dönüklük
Analitik psikolojinin kurucusu olarak bilinen Carl Gustav Jung’un adını duyuran çalışmaların başında kişilik tipleri gelir. Jung’a göre insanı tanımak ve anlamak için sadece cinsellik ve saldırganlık tanımları yetmez. İnsan daha karmaşık daha gizemli bir yapıdır. Her birey başlı başına bir vaka ve apayrı bir dünyadır. Dolayısıyla düşündükleri ve hissettikleri birçoğundan farklıdır, kişiliğini bu bilişsel ve duygusal olgular şekillendirir.
İnsan ruhunu derinlemesine analiz etme gayreti içinde olan Jung, kişiliği belirlemeye yardımcı bir kuram bulmuştur. Birçok yeni Freudcunun aksine kişiliğin altında yatan nedenin bilinçaltı değil, kişinin kendi duygu ve davranışları üzerinde yaptığı yorumların bir sonucu olduğunu söylemiştir. Psikolojik Tipler Kuramı da bu görüşler çerçevesinde ortaya çıkmıştır.
Jung’a göre iki tip insan vardır. İçe dönük ve dışa dönük tipler. İçe dönük tipler;kendini geri planda tutan, sosyallikten yer yer de olsa kaçan, önce kendi varoluşunu anlamaya çalışan insanlardır. Dışa dönük tipler ise;çevreleriyle ilişkileri kuvvetli, sosyal ortamlarda bulunmayı seven, konuşkan, hayatla iç içe yaşayan insanlardır.
Bilime gönül vermiş insanların araştırma yapmadan genelleme yapması pek hoş değildir ama şunu söylebilirim ki Türk milleti olarak dışa dönük yaşıyoruz. Çok seviyoruz hoşumuza giden ne varsa, bu sebepten dolayı en güzel en hüzzam sevdalar bizim topraklarımızda filizleniyor her vakit. Bizi hoşnut etmeyen bir durum karşısında nefret edebiliyoruz anında. Ve bu sebepten dolayı kıyabiliyoruz bir anlık öfkeyle can dediğimiz cananlara. Heyecanlıyız, kanımız her daim deli akar. Milli maç sonunda anne, baba, çoluk çocuk dökülürüz sokaklara, stadyumlarda sarılırız hiç tanımadığımız ter kokan vatandaşlara. Garip gelir bir yabancıya bizim tanımadığımız insanlara bile amca, teyze, dayı, kardeş diye seslenişimiz. "Akdeniz insanı" diye bir tabir vardır, Hakkari’de ki, Tunceli’de ki, Sivas’ta ki vatandaşım da bilfiil Akdenizlidir en koyusundan. Genlerimize işlemiş artık sevgi kodları, elimizde değil ki, kapımızı çalan herkesi buyur ederiz. Tanrı misafiri geri gönderilir mi hiç.
Doğu ve Batı kültürü arasında ki en temel farklardandır ‘’bireysel’’ ve ‘’kolektif’’ yaşam. Doğu kültürün de kolektif yaşam tarzı hakimdir. Duygu odaklı, akrabaık ilişkileri kuvvetli ve insanlarla kurulan bağları daha kuvvetli. Batı kültürün de ise aslolan bireydir. Hayat mantık çerçevesinde yürütülen bir süreçtir, duygu ikinci planda kalmaktadır. Yakın zamanda Japonya da şiddetli bir deprem yaşandı. Bir olay dillere dolandı güzel ülkemde camdan atlayan tek kişi Türk vatandaşıydı. Bu mesele hakkında hedefi bulan ama bir o kadar da üzücü bir örnek. Deprem sonrası Türkiye’de hava alanında bulunan Japonlara haber verildiğinde Japonların suratında büyük bir değişim olmuyor ve sakinliklerini kaybetmiyorlar. O anda bir vatandaşımı düşündüm de düşüncesi bile kaygılanmama yetti.
Hele bir de güzel ülkemde içe dönük yaşayan bireylerin halini düşünün, yani yaşamaya çalışanların. Yeni taşınan komşunuz size sabahları günaydın demiyorsa garanti bir işler karıştırıyordur. Küçük sahil kasabasında bir başına uzun paltosuyla dolaşan yaşlı adam muhakkak eskiden çok zengin bir iş adamıymış daha sonra batmıştır. Misafir gediğinde gidip ek öpmeyen ya da odasında uyuyor numarası yapan genç kesinlikle yabanidir. Ya da asansöre başkalarıyla binmek istemeyen ve bunun için adımlarını yavaşlatan bakkal çırağı çok kötüdür çok. Koskoca dergi editörü hatır için gittiği düğünde zorla halaya kaldırılmak istenir. Empati kurun biraz editörün o an ki haliyle.
Ne eşi dostu kırmak ister ne de kişiliğinden ödün vermek. Hem isterse kalkmasın kolundan tutulduğu gibi meydanda bulur kendini.
Freud ile ilişkisini koparan Jung bir süre yalnızlaştı ve 1921 yılında ‘Psikolojik Tipler’ i yayınladı. Nietzsche, Bukowski, Kafka, Dostoyevski hepsinin ortak yanı büyük bir yazar ve büyük bir yalnız olmalarıdır. Yalnızlık okulunu bitirmeden sanatçı olunmaz. Bırakın halkım, kendi içlerinde yalnızlaşsınlar, içlerine dönsünler, derinlerinde ki Mevlana’yı, Gazali’yi, Kaygusuz Abdal’ı bulsunlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.