Sonbahar yaprakları dökülürken
Hayatımız boyunca bir çok insan tanırız bazıları kalıcıdır, bazıları gelip geçer, bazıları da vardır ki doğduğumuz günden beri hep oradadır.
Hatta bazen anne-babanızdan bile size daha yakındırlar.
Sevgiyi, ilgiyi hiç birşey yapmasalar dahi , gözlerinden okursunuz. Bir anlık bakışın ardından kendinizi öyle değerli hissettirirlerki şımarmaya hakkınız olduğunu düşünürsünüz. Bu kişiler biyolojik anne ya da babanız olmayabilirler ama sizi hayatlarının ortasına oturtup maddi manevi her şeyleriyle her zaman sizin için oradadırlar.
Cesur oldukları için karşılık beklemezler güvenceye de ihtiyaçları yoktur. Karşılıksız severler. Bazen ben onun yerinde olsaydım onun bana yapıklarını başkasına yapar mıydım diye düşünürsünüz.
Hani şu klasik söz vardır ya, bir şeyi kaybetmeden değerini anlayamazsınız.
Evet, birgün bu soz gerçekleşir.
Onu kaybedersiniz..
Belki de bugüne kadar size yaptıkları için teşekkür bile edemediğiniz, seni seviyorum deyip sımsıkı sarılamadığınız kişi artık yoktur.
Kendinizi suçlayıp pişmanlıklarınızla baş başa kalırsınız.
Artık her şey için çok geç!
Hayatı ertelemeyelim sözünü burada bir kez daha hatırlamalıyız.
Duygu aktarımının en guzel yollarından biri olan ağlamak, bu donemde yaptıgımız en doğal davranışlardan biridir. Ne varki çevremizdeki kişiler ağlamanın zayıflık göstergesi olduğunu ve kaybedeni geri getirmeyeceğini telkin ederler. Kimseyi geri getirmek icin ağlanmadığını ve bu davranışın gayet saglıklı olduğunu söylemeden geçmek istemem.
Ağlamak bu donemin olmazsa olmazlarındandır. Mümkün olduğunca duyguları dışarı vurmak yas dönemini kolay atlatmamızı sağlayacaktır. Acı yaşanmalı ve zamanın iyileştirici etkisinin çalışması için ona şans vermeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.