Psikolojik Danışma Merkezleri Kapatılıyor!
İki günce Aktüel Psikoloji’de haberini yayınladık. Evet, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü işbirliği ile Psikolojik Danışmanlık merkezleri İl Ruh Sağlığı Müdürlüklerinde görevli psikiyatri hekimleri tarafından denetlenerek kapatılıyor. Daha önce çeşitli illerden bu konuyla ilgili mesajlar ulaştı bize. Ancak olayın münferit bir uygulama olduğunu düşünerek konu hakkında ayrıntılı bir inceleme imkanımız olmadı. Ancak geride bıraktığımız 2 ay içinde bu uygulama hızlandırılarak yüzlerce kurumu kapsayacak şekilde genişletildi. Geride bıraktığımız yaz döneminde Ankara’da özel bir merkezde hipnoterapi yapıldığı gerekçesiyle bir kurum kapatıldı. Bu olay üzerine kurum yetkilileri birçok platforma mail göndererek durumu kamuoyu bilisine sunma girişiminde bulundu. Ancak uygulamanın ayrıntıları bilinmediği için gereken bilgilendirme ilgili herkese ulaşmadı. Bu uygulamanın özünde ne var. Bu kısmı biraz açtıktan sonra tekrar değerlendirmemize geri döneceğiz.
Malum olduğu üzere Psikoloji Bölümü edebiyat fakültesine bağlı, PDR ise eğitim Fakültesine bağlı bir bölüm. Bu bölüm öğrencileri tıp fakültelerinden sınırlı sayıda ders almaktadır. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü bu bölüm mezunlarının tıp fakültesi çıkışlı olmamaları hasebiyle terapi hizmeti veremeyeceğini, ancak bir psikiyatri hekimi gözetiminde; psikolog, psikolojik danışman, pedagog, sosyal hizmet uzmanı ve çocuk gelişimi uzmanı olarak yardımcı eleman sıfatıyla bu hizmeti icra edebileceğini iddia etmekte. Bu durumun aynı zamanda ayakta tedavi hizmetleri yönetmeliğine de aykırı olduğu belirtilmektedir. Bununla beraber bu tür merkezlerin sağlık bakanlığı onayıyla açılmadıkları ve ilgili bakanlık tarafından denetlenmedikleri bu durumunda bu hizmetin icra edilmesinde suiistimalleri barındırdığı ileri sürülmektedir. Ruh sağlığı hizmeti sunacak bir kurum açılacaksa bununda ancak sağlık bakanlığının denetimine açık bir ortamda yapılmasının yasal zorunluluk olduğu vurgulanıyor. Türkiye Psikiyatri Derneği yaptığı çeşitli kamuoyu bildirilerinde piyasada NLP, Kişisel Gelişim Uzmanı, Yaşam Koçu, Eğitim Koçu, Hipnoterapist, vb… unvanların ruh sağlığı hizmetlerini kapsamadığını ve bu tür unvanların yasal karşılıklarının olmadığı ifade edilmişti.
Aslında bir suiistimal durumunun olduğu gerçek. Hepimiz şunu biliyoruz ki süpervizyon adı altında yeterli yetersiz bir yığın kurum tarafından, binlerce kişiye onbinlerce kağıt parçası sertifika diye dağıtılıyor. Bu sertifikalar resmi makamlar nezdinde geçerli değil. Sadece (k)abartılmış bir öz geçmiş oluşturma amaçlı. Bu sertifikaların adı da “katılım sertifikası”. Uygulama yeterliliği için bir kanıt teşkil etmez. Birçok kurum nezdinde sadece kâğıt parçası. Konuyu dağıtmak istemem. Ama bu durumu esas aldığımızda sosyolog, felsefeci, iktisatçı, hukukçu, mimar, pratisyen hekim, diş hekimi vb… envai çeşit meslek grubundan birçok kişi psikoterapi eğitimi aldım diyerek şu an kurum açmış ve psikolojik destek! hizmeti sunmaktadır. Ofislerine gittiğinizde tüm duvarları kaplayan onlarca katılım sertifikası bulabilirsiniz. İşin özü piyasada denetlenmeyen bir gayri ahlaki durum var. En büyük zararı da bu hizmeti alan insanlar görüyor. Şunu eklemeden geçemeyeceğim. Bir psikolog tek başına bir kurum açmış. Kurumda çalışan olarak sekreteri ve kendisi var. Hizmet alanlarına baktığınızda adam hiçbir şeyi es geçmemiş. Ağır klinik tablolardan, okul sorunlarına, sınav uzmanlığından, aile terapisine, gelişim psikolojisinden, yaşlılık dönemine, cinsel işlevden, anksiyete tablolarına, kişilik bozukluklarından çift terapisine… Allah ne verdiyse yazmış. Gerçekten elimizi vicdanımıza koyalım. Profesyonel ruh sağlığı hizmeti bu mudur?. Bir insan bu kadar geniş bir alanda tek başına nasıl yeterli olur ve nasıl hizmet verebilir. Burada da açık bir suiistimal ve denetimin şart olduğu görülüyor. Bir örnek daha verip asıl değerlendirmeye geçeceğim. Basit bir vaka düşünün. Adam iş yoğunluğundan dolayı karısının doğum gününü unutmuş. Eşi de bu durumu abartarak kronik bir ilgisizliğe yorumluyor. Sonunda bir aile terapistine durumu açmaya karar veriyorlar. Onlara bu hizmeti veren bir psikologun onlara hasta deme hakkı var mı? Bu insanlar danışan. Hasta değil. Tedavi merkezi moduna girerek insanları etiketlemenin ahlaki bir yönü yok. Medikal tanı almamış bir insana bir psikolog yada danışmanın hasta deme hakkı yok. Bu örneği de kullanılacak dilin ehemmiyetine vurgu amacıyla vermek istedim. Daha uç bir örnek vermek istiyorum. Öyle insanlar tanıyorum. Siyasal bilgiler mezunu, uygulamalı psikolojide yüksek lisans yapmış. Kendisine gelen danışanlara ilaç hakkında yorum yapıyor. Bu kişiyi denetleyen kim. Hiç kimse. Evet açık söylemek gerekirse bir denetim sorunu var.
Bu tür sorunlar var diye Türkiye Psikiyatri Derneği ve Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü işbirliği ile Psikolojik Danışmanlık merkezlerine yönelik sergilen bu tutum bu haliyle haklı mıdır? Kesinlikle hayır. Bu uygulamanın görünen yüzü ile amaçlanan çok farklı. Denetimsiz bir sorun var diye psikiyatri uzmanları sütten çıkmış ak kaşık değil. Psikiyatri hekimlerinin ilaç lobisiyle ilişkilerini işin içinde olan herkes biliyor. Uzmanı olmadıkları konularda ekranlara çıkıp ahkam kesmelerini denetleyen kim var. YGS, LYS, Sınav taktikleri, psikiyatrinin hangi uzmanlık alt alanıyla ilişkili. Çıkıp saatlerce TV ekranında sınav adaylarına taktik şarlatanlığı yapılıyor. Bunu sorgulayan yok. Otistik bir çocuğu 3-4 yıl ofisinde ağırlayan bir psikiyatri hekimi bu sorunun çözümünün medikal temelli olmadığını bireysel eğitimle giderilebileceğini bilmiyor mu? Bildiği halde 3-4 yıl deyim yerindeyse bu çocukların aileleri ekonomik olarak sömürmenin nasıl bir ahlaki izahı var. Günde 60-80 hasta görerek önüne gelene ilaç yazmanın pratik karşılığını sorgulayan yada denetleyen kim var. İnsanlarda psikiyatri fobisi oluşmaya başladı. İlaçtan ve dolayısıyla psikiyatrlardan nefret ediyorum diyen onbinlerce insan var. Hemen her gün psikiyatri hekimlerine yönelik öfkesini paylaşan ziyaretçilerimizden onlarca mesaj alıyoruz. Sorun yaşayan insanlardan 10 dakikalık muayene için 300-550 tl arası ücret alarak hakkettiğiniz hangi hizmetin karşılığını alıyorsunuz. Bu noktada da dur demek lazım. Bu da ahlaki değil. Bunu da sorgulamak ve denetlemek lazımdır.
Tablo aşağı yukarı bu. Eğer bu uygulama bu şekilde devam ederse yıllarını serbest alanda çalışarak deneyim kazanmış bu işin duayeni bir çok insan mağdur olacak. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü işbirliği ile Psikolojik Danışmanlık merkezlerinin kapatılmasına yönelik merkezlere gönderdiği yazıdaki gerekçeler uygulamaya geçerse Doğan Cüceloğlu’ndan, Prof. Dr. Üstün Dökmen’e Prof. Haluk Yavuzer’den Prof. Adnan Kulaksızoğlu’na kadar otorite konumunda olan bu uzmanların bile faaliyetleri durdurulacak. Buna cesaret ederler mi bilemiyorum. Ama dediğim gibi kapatma yazısında belirtilen gerekçeler uygulamaya konulursa bu durum kaçınılmaz son olur. Zaten yazıda belirli noktalara rötuş yapılmış. Metin kendi içinde çelişkili. Çünkü nasıl bir uygulama başlattıklarından kendileri de emin değil. İlk cümlede psikoloji mezunlarının adı kaldırılmış. Sadece PDR ve Pedagoji mezunları hedef alınırken ilerleyen cümlelerde psikolog, psikolojik danışman, pedagog, sosyal hizmet uzmanı ve çocuk gelişimi uzmanlığı beraber zikredilmiş. Yazı merkezlere gönderilmeden ilk paragrafı rötuşlanmış. Buda uygulamanın bazı kişilerin inisiyatifi dahilinde hukuki bir zemine dayandırılmak istendiğini gösteriyor.
Peki bu uygulama nasıl olmalı.
Bir kurum iddia edildiği gibi ayakta muayene veya medikal tedavi hizmeti veriyorsa bu hizmet mutlak surette bir psikiyatri hekimi gözetiminde yapılmalı. Ancak aile danışmanlığı hizmeti veren bir kurumda psikiyatri uzmanının nasıl bir katkısı yada ne işi olabilir ki. Davranış bozukluklarının bir çoğu psikiyatri hekimlerine gereksinim duyulmadan giderilebilecek sorunlardır. Yalan söylemenin, küfür etmenin, uyum veya oryantasyon sorunu yaşayan çocukların psikiyatrik müdahaleye ihtiyacı yoktur. Tamamen psikolojik destekle aşılabilecek sorunlardır.
Bu uygulamanın doğuracağı sonuçlar
Bu uygulamanın menfi ve müspet yönleri var. Olumlu yönü denetimsiz bir alanda bir tartışma başlatması açısından önemlidir. Ruh sağlığı yasasının bir an önce çıkması için bir ortam oluşturabilir. Buna karşın eğer uygulama bu haliyle yasalaşır ve devamlılık kazanırsa ruh sağlığı ile ilgili travmatik sonuçlar üretme potansiyeline sahiptir. Binlerce insan mağdur olacak. Uzmanlık eğitimlerini hala sürdüren bir çok kişi motivasyon kaybına uğrayacak. Bu hizmeti bir süredir alan birçok danışan hizmet aldıkları merkez kapatıldığı için mağdur olacak. Kurumu kapatılan birçok yetkili şirketin kapatılmasından doğan ciddi mali kayıplar yaşayacak. İşsiz psikologlar ve danışmanlar ordusu oluşacak. Mağdur edilen bu kesim psikiyatri derneğine karşı nefret duyguları geliştirecek. Sessiz kalan psikologlar derneğinin bölünmesi yada ciddi üye kaybı yaşaması olasıdır. Devam eden birçok hizmet kesintiye uğrayacak. En kazançlı ilaç lobisi olacak. En zararlı ilaç paralarını ödemek zorunda olan SGK (Sosyal güvenlik Kurumu) yani devlet olacak. Psikiyatri hekimleri hiyerarşik açıdan bir üst basamağa terfi edecek. Psikologlar psikiyatri hekimlerine biat etmek (bağlılık bildirmek) zorunda kalacak.
Ruh sağlığı için en ideal model hangisi?
Herkes kendi sorumluluğunu ve sınırlarını çizmeli ve bu çizgiler esas alınarak faaliyet yapmalı. Bunun için Ruh Sağlığı yasası şart. Psikologlar / Danışmanlar medikal tanılama için psikiyatri hekimleriyle işbirliği yapmalı. Psikiyatri hekimleri psikoterapi desteği gereken hastaları psikologlara göndermeli. Psikologlar / Danışmanlar açtıkları kurumda tedaviye yönelik hizmetlere girişmemeli. İlaç analizleri yapılmamalı.
Kurumları denetleme işlemleri belli bir zaman dilimine yaydırılmalı. 15 günde kapatacaksın tutumu insan hak ve anlayışına aykırıdır. Psikoloji ve ilgili alanlardan mezun olanların diplomaları esas alınarak kurumsal standardizasyonları yükseltilmeli ve faaliyet alanlarıyla ilgili danışmanlık/rehberlik hizmeti verilmeli.
Sonraki yazıda yorum eleştiri ve gelişmelere bağlı olarak konuyu irdelemeye devam edeceğiz. Görüş eleştiri ve katkılarınız için aşağıdaki yorum ekle bağlantısını kullanabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.