Özgüven ile palavracılık arasındaki sınır
Her anne ve babanın çocuklarında olmasını istediği özelliklerden biri özgüvendir.
Büyüklerin de hemen hepsi özgüvenli olmak isterler. Bu nedenle çocuklarının ya da kendilerinin özgüveninin düşük olduğunu düşünenler yardım ararlar. İş yerleri için oluşturulan kurumsal eğitim konularından biri özgüven kazanmaktır. Ve yine bu nedenle politikacılar, yöneticiler özgüvenli olmanın ve görünmenin yollarını ararken, topluluklar da özgüveni yüksek liderler ister. Bu denli çok önemsediğimiz özgüven nedir ve nasıl oluşur? Kendimizi neye göre değerlendiriyoruz? Öncelikle kendimizi başkalarının bizi gördükleri ve değerlendirdikleri şekilde görme eğilimimiz vardır.
Ayrıca kendi yeteneklerimizi, becerilerimizi başkalarıyla kıyaslarız. Ve kendi davranışlarımız için bir değer oluştururuz. Sonuç olarak, özgüven kendimizi nasıl gördüğümüz, kendi hakkımızda ne düşündüğümüz ve kendimize ne kadar değer verdiğimizi tanımlar. Özgüven, küçük yaşlarda oluşmaya başlar. Çocukların kendilerine olan saygısı, yani benlik saygısı, çocuğun kendini ne kadar istenilen, değer verilen ve sevilen biri olarak algılamasıyla şekillenir. Büyümesi sırasında ailesinin, yakınlarının, eğitmenlerinin söyledikleri, çocukla kurdukları ilişkiyle gelişir.
SÜREKLİ ELEŞTİRİ ZARARLIDIR
Çocuklar için büyüklerin verdiği geri bildirimler, özgüven kazanmada önemlidir.
Ama daha önemlisi çocuğun değer verdiği alanlarda başarılı olduğunu kendisinin görebilmesidir. Bunu görebilmek için kendini kıyaslayabilmesi gerekir. Tek bir alana yönelen çocuk, orada olacak en küçük başarısızlıkta yıkılacaktır. Oysa kıyaslama yapabileceği farklı alanlar olması, özgüven şansını artırır.
Özgüvenin zeka ile ilişkisi yoktur. Ama eğitim sistemi çok önemlidir. Olumlu geri bildirimler, özgüveni artırıcıdır. Ancak kişi böyle durumlarda bazen bir özelliğini ön plan çıkarmaya çalışır. Sadece zekasını, güzelliğini gündeme getirmek gibi... Bu nedenle geri bildirimlerin değerlendirilip, kendi algımızla birleştirilmesi gerekir. Kendi özgüvenini değerlendirmenin bir yolu olan başkalarıyla kendini kıyaslama, kişinin kendini yükseltmek için sadece kendinden daha aşağıdakilerle kıyaslama eğilimi nedeniyle yanıltıcı olabilir. Sıklıkla eleştirilmek, özgüvenin ve benlik saygısının düşmesine neden olur.
Özgüven eksikliğimizin nedenini bilirsek, baş etmek daha kolay olur: Anne ve baba tutumu (aşırı onaylama ya da azarlama), eğitim sistemi gibi... Yayınlar, yanlış kendine güven elemanları sunmaktadır.
Ulaşılması olanaksız, kendinizi kıyasladığınız zaman özgüveninizi düşürecek kahramanlar filmlerde, dizilerde bolca sunulmaktadır.
Özgüveni bozan şeyi bulunca yüzleşmek gerekir. Örneğin; toplum önünde konuşmaktan korkmak, okul başarısızlığı, güven kaybı ve genelleme gibi süreç işler.
Bilgisizlikten oluşan özgüveni kazanmanın tek yolu ise bilgi edinmek ve çalışmaktır. Zeka, dış görünüm, bedensel özellikler ve bilgi, özgüveni etkileyen faktörlerdir. Çocuklarımızı yetiştirirken olumlu geri bildirimler, onları sevmek ve kabullenmek, özgüven temelini atar.
Erişkinler ise özgüvenlerini güçlendirmek için, öncelikle kendi değerlerini saptayıp, farkında olmalıdır. Güçlü yanlarına odaklanıp, zayıf yanlarını bilmelidirler. Net ve açık hedefler koymalı, geçmiş yanlışları hata olarak değil, deneyim olarak görmelidirler. En önemlisi, kendilerini rakipler ve ideallerle değil, geçmişleriyle kıyaslayıp, ne kadar ilerlediklerini görmeleridir. Yenilgiden sonra erken uyarılara dikkat etmeyi, becerilerini yeniden gözden geçirmeyi ve destek almayı düşünmek gerekir. Çünkü özgüven yokluğunda, onu örtmek için çeşitli stratejiler geliştirilir. Bunlar abartma ya da aşırı nezaket olabilir. Ve özgüven bencillik ve narsizme dönebilir. Oysa özgüven, palavracılık ve abartma değildir. Tüm bunları bilmek hem erişkin hem lider hem de yönetici olmak isteyenler için gereklidir. Aynı zamanda özgüven, palavracılık ve narsizm arasındaki farkı bilmek, kendisini yönetecekleri seçeceklerin doğru seçim yapabilmeleri için de şarttır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.