Önce zihinsel isyan sonra demokratik tepki
Toplumsal barışı gerçek bozan zihniyet “Ergenekon zihniyeti”dir
Bir taraftan Anayasa Mahkemesi kararı ve TBMM’nin düştüğü kötü ve aciz durum, diğer taraftan Susurluk, Türk Gladyosu ve Ergenekon çizgisi egemenliğin kimde olduğunu tartışmamız gerektiğini söylüyor.
Benim çıkardığım sonuç ‘Egemenlik kayıtsız şartsız Ergenekon Zihniyetinindir’
Laikliğe karşı eylemler nelermiş? Kuran Kurslarına yönelik yaş kısıtlamasının kaldırılması için çalışmak, İmam hatiplere yönelik katsayı kısıtlamasının kaldırılması için çalışmak. Dindar bir Cumhurbaşkanı istemek. Toplumsal talep doğrultusunda daha fazla din vicdan ve ifade özgürlüğü için çalışmak.
Bütün bunları savunmak türban takmayanlar üzerinde baskı oluşturup kamu düzenini ve toplumsal barışı bozuyormuş.
Anayasa hazırlanırken ustaca yapılmış hatalar ve boşluklar var. Askeri vesayetin sürmesi için gerektiğinde kullanılmak için bırakılan boşluklar bunlar. Tıpkı İngilizlerin, Hindistan’dan çıkarken Pakistan ve Hindistan arasında kavga nedeni olacak Keşmir yarasını açık bırakıp çekilmeleri gibi.
Rahmetli Ayhan Songar hocamdan duymuştum. Bir doçentlik jürisinde diğer dört Profesör anlaşmışlar bir uzmanın doçentliğini vermeyecekler. Ayhan Hoca bunu fark edince raportörlüğü alıyor ve raporda bilerek maddi hatalar ve çelişkili ifadeler yazıyor. Sonra doçentlik sınavını kaybeden doçent adayına Danıştay’a başvurmasını söylüyor. Mamafih o aday Mahkeme kararı ile doçent olmuştu.
Anayasa hazırlanırken kültürsüz kalabalıklar olarak bilinen halka ve onun meclisteki temsilcilerine karşı eylem yapabilmek için harekât serbestîsi kazanmaları gerekiyordu.
Böylece kriz anında müdahale edebilme fırsatı doğuyordu.
1982 Anayasasını hazırlayanların memleketin çıkarı, çağdaş uygarlığa erişmek için hangi Anayasa olmalı demek yerine “Biz nasıl olurda iktidarı ve kontrolu kaybetmeyiz”in hesabını yapmışlardı. Anayasa ve yasalarda bilerek belirsiz bırakılan alanlar nelerdir?
Birincisi en basit yönetmelik hazırlanırken ‘tanımlar’ bölümü oluşturulur. Anayasa hazırlanırken demokrasi, hukuk, laiklik, sosyal devlet tanımlamaları hiç yapılmamış. Yoruma açık olsun istediğimiz gibi kullanalım diye düşünülmüş.
İkincisi denetlenemeyen bürokratik alanlar bırakılmış. Sayıştayın denetleyemediği askeri bürokrasi,Cumhuriyeti koruma ve kollamanın hangi şartlarda gerçekleşeceği bilinmeyen İç Hizmet kanunu.Halkına karşı komplo kurabilen kontrgerilla çeteleşmesi.
Üçüncüsü kuvvetler ayrılığını kuvvetlerin iç siyasetine ve iç kadrolaşmasına karşı bir önlem almasına engelleyecek şekilde yapılandırılmıştır. YAŞ ve HSYK’de kadrolaşmanın bariz yaşandığı görülüyor. Bugün Anayasa Mahkemesi hata yaparsa düzeltecek sistem yok, görevde bir orgeneral suç işlerse yargılayacak sistem kurulmamış.
Yargı ve askeri denetlenemezler dogmatik güç olarak tanımlayan bu sistem artık çok çağdışı kaldı.‘Kontrollu gerilim stratejisi’ yöntemi ile siyaseti vesayet altında tutmaya göre tanzim edilmiş Anayasa resmi dogmalardan oluşmuştur. Devleti kutsallaştırmıştır.
“Devlet adına yapıldığından sanıkları beraatına” diyen hukuk anlayışının yüksek yargıda olması çok iç acıtıcıdır.
O halde ‘Hakimiyet kayıtsız ve şartsız Ergenekon zihniyetinindir’ dememiz gerekir.AYM nin gerekçesi,Anadolu çocukların önünü tıkanmaya yönelik derin operasyonları ve kurulu düzenden geçinenlerin devletteki kadrolaşmalarının sonucunu gösteriyor.
Ergenekon Zihniyeti nedir?
Dogmatiktir. Değiştirilemez ve tartışılamaz görüşlere sahiptir.
Militaristtir kendisi gibi düşünmeyeni düşman olarak görür.
İdeolojiktir konuları kişiler üstü ve fikirler üstü değerlendiremez.
Laikçidir laikliği bir din olarak değerlendirir.
Şovendir Türk olmakla Türkçü olmayı karıştır.
Totaliterdir herkesin kendi yaşam tarzı gibi yaşamasını ister.
Otoriterdir devletin bekası için adam öldürmeyi doğal kabul eder.
Paranoyaktır sürekli zarar ve kötülük göreceği tehdit algısı ile yaşar.
Megalomandır toplumu cahil, kültürsüz kalabalıklar olarak küçük görür.
Narsisisttir sadece kendisini veya başkasındaki kendi çıkarını sever.
Bencildir pastanın en iyi kısmını yemeyi hakkı gibi görür.
Çatışmacıdır uzlaşmayı kendine biat etme olarak algılar.
Kavgacıdır eleştiriyi haksız saldırı gibi algılar.
Bu zihniyetin toplumdan temsilcisi yüzde beş ise devletin bazı alanlarında temsilcisi yüzde ellibeştir. Artık toplumda sürü psikolojisinden çıkmalı,hakkını aramalı çocuklarını ‘Urfalı Abdurrahman’ gibi devşirtmemeli kendi değerlerine sahip çıkmalı.
Herkes birer birer “Yeter irade sahibi benim” demeli borç verdiği aklını Ankara Egemenlerinden geri almalıdır. Egemenlik milletin ise millet demokratik tepkini göstermelidir. Seçimden seçime egemenliğe sahip çıkmak yetmiyor.
Gerçek kutsal “Müstebite hayır demek zalimden hakkını istemektir.” Hem şahsi hem de Ma’şeri vicdana göre hareket etmezsek torunlarımız bizim yüzümüze tükürür. Hesap gününü bilenlere duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.