Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Namus terörizmi ya da koletif psikoz mu?

Namus terörizmi ya da koletif psikoz mu?

Toplumsal şiddette gözle görünür bir artış yaşanıyor.
 
Mardin, Mazıdağı, Bilge Köy de terör süsü verilen, namaz kılan 47 cana uzun namlulu silahlarla yapılan  canavarca katliam, genç bir kızın annesini öldürmesi, kız arkadaşın başının kesilmesi, ‘Otobüste Lahmacun mu yenir?’ diyen 84 yaşındaki bir insanın boğazının kesilmesi toplumu düşündürmeye başladı.
 
Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz, dünya da güvende değil miyiz soruları sıkça uzmanlara soruluyor.
 
Dünya da nasıl?

ABD’de 2001 yılında Çocukları Savunma Fonu ABD gençliğinin bir günü raporunda; bir günde 342 çocuk şiddet suçundan 6042 çocuk diğer suçlardan tutuklanıyor, 135.000 çocuk okula silah getiriyor, 6 çocuk intihar ediyor.
 
Görüldüğü gibi istatiskler dünyanın iyi yöne gitmediğini gösteriyor. Hatta “Kötü Dünya Sendromu” adı verilen bir klinik durumdan söz edenler var.
 
Bu sendroma göre insanları ya şiddeti model alıp şiddete yöneliyorlar ya şiddetten korkup yalnız ve izole yaşamayı tercih ediyorlar yahutta şiddete karşı duyarsızlaşıp empatik sağırlığa yöneliyorlar.
 
Töre tek başına açıklıyor mu?

Bu çerçevede Mardin Mazıdağı faciasını halkın eğitimsizliğine ve yöre halkının içinde  bulunduğu şiddetin yüceltildiği Mezopotamya kültürüne indirgeyip sadece bir husumet vakası mı diyeceğiz? O bölge halkı husumete hiç böyle bir boyut katmamıştı. İbadetini yapan kadın erkek topluluğa yönelmiş silahlı husumet bazı değerlerin ortadan kalkması ile yakından ilişkili.
 
Her ne kadar koruculuğun Güneydoğu da yeni bir ağalık yapısına dönüşmesi, o bölgenin terörle yatıp kalkması, güvenlik kaygısı nedeniyle insanların yatay ilişkilerinin bozulması önemli etkenlerse de ben daha kalıcı ve köklü nedenlere değinmek istiyorum
 
Değerler erozyonu,

Nasıl toprak erozyonu çevreyi bitiriyorsa değerler erozyonu da insanlığı yiyip bitiriyor.
 
Yıpranan birinci değer ‘Merhamet’ yani acıma duygusu. Bütün dünya da şiddetin baş sorumlusu olarak tanımlanan dört karanlık duygu var “Merhametsizlik, öfke, düşmanlık ve nefret”. Bu dört duyguyu besleyen herşey insanlığa zarar veriyor.
 
Şiddeti besleyen karanlık duyguları doğuran değerler ahlaki akıl yürütmeninin somut seviyede kalması ile ilgili. Somut değerlere göre düşünen insan yaşadıklarının sonuçlarını düşünür. Olayları kar zarar analizinde değerlendirir. “Bana ve aileme menfaati varsa iyidir yoksa kötüdür” gibi.
 
”Namusum için yaşarım” duygusu adil olmaktan insanı uzaklaştıran bir düşünce kalıbıdır. Sosyal yargılarda ‘Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir’ ilkesinden uzaklaştırır. Acımasız ve zalim ‘Namus teröristi’ ortaya çıkar.
 
Soyut değerlerle düşünememek

Soyut değerlerle düşünmeyi başaran insan niyeti dikkate alır, kendini başkasının yerine koyar, sosyal düzen bilinci taşır, içgüdülerine direnç gösterir, acıyı hafiflemenin yollarını bulur, merhameti benimser, fedakarlığı ve toplumun çıkarı için çile çekmeyi kabullenir.
 
Görüldüğü gibi soyut değerlerdeki erozyon hem Güneydoğu da hem de batı da şiddetin en büyük nedeni.
 
Yapılan psikiyatrik değerlendirmeler acımasız ve kana susamış ruh durumunun bir hastalık değil ‘Kötülüğü tanıma yeteneğinde gerileme’ ilgili olduğunu gösteriyor.      
 
“Hakça olmayı dikkate alma”yı ego ideali yapmayan nesiller çoğaldıkça şiddette artarak devam edecek.
 
O halde yıpranan insani değerleri modernizmin kazanımlarını kaybetmeden tekrar
canlandırmaktan başka çaremiz yoktur.
Yaşananlar kollektif hastalık psikozu değil kollektif insani değerler psikozudur.

NEVZAT TARHAN - HABER 7
[email protected]

Bu yazı toplam 3709 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan Arşivi