MİT ile bağlantım sadece...
Hayatımızın her döneminde bir şeyler öğreniyoruz. Öğrenmenin sonu ve sınırı yok bu bir gerçek. Kimileri fazla meraklı olur, her konudan bir şeyler bilmek isterler, bunun için de epey bir çaba harcar ve birçok genel kültür başlığı hakkında bilgileri vardır. Kabul etmeliyiz ki, sosyalleşmek ve kişisel merakın giderilmesi için gayet faydalı bir yöntem.
Fazla merak..
Bazen iş işten çıkar. Tamamen iyi niyetle başlanan merak giderme çabaları, öğrenilmemesi gereken konuların kazara öğrenilmesiyle, kişi için büyük bir sorun haline gelebilir. Merakınız, karanlık işler çeviren kişilerin ağına takılabilir ve hak etmediğiniz davranışlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Şanslıysanız, yakınlarınız tarafından uyarılırsınız “bunu bilmek sana bir şey katmayacak” diye. Israrınız sonunda , istediğinizi aldınız diyelim, elbette umduğunuz şeyin o olmadığını anlar anlamaz iş işten geçmiş olacak ama, uyarılmış olduğunuzu hatırlayıp hatanızın farkına varacaksınız.
Öğrencim benden fazla bilmemeli!
Biraz daha iyimser tablo çizecek olursak, üniversitelerde yani bilgi fabrikalarında, olması gereken ve nedenini tam olarak anlayamadım, daha doğrusu anlamak istemediğim , bazı sebeplerden dolayı bilgi akışında zaman zaman aksaklıklar yaşanıyor. Bazı “profesörler” anlattıkları konularda sonuna kadar cömert olup sizi her şekilde bilgi aktarımlarıyla tatmin ederken, bazılarının ise cimrilikten yanlarına yanaşılmıyor. Onlar bilgi cimrisi. Bildiklerinin hepsini size aktarlarsa sonrası için aktaracak bir şeylerinin kalmayacağından korkuyorlar.
Bizde bir gün komplekslerimizden kurtuluruz inşallah!
“Eee.. yani hepsi bu mu?” dediğinizde en heyecanlı yerinde arkası yarın gibi orada kesiliyor, işin kötüsü cevabınızı daha sonra da alamıyorsunuz. Bu pesimist bakış açısının ardından, daha sıcak bir yaklaşımla, sizi araştırmaya itiyor diyebiliriz. Örneğin, ileride danışanlarınıza uygulayacağınız testin sorularını verip, nasıl yorumlayacağınızın bilgisi verilmiyorsa profesörünüzün bilmeme ihtimalinden çok sizi “araştırmaya” motive ediyordur diye düşünür müsünüz..? Siz yine de iyi düşünün iyi olsun diyelim..
CIA, FBI, MİT, polisiye romanlar ve gizemli adamlar
Merak edinen biri olmak başka bir duygu hali olsa gerek. Öylede! Onu da anlatmadan geçmek istemiyorum. Kendini gizemlerle süsleyip, allayıp, pullayıp ortaya sunan tipler bu kişiler. Bunlar, genelde yaşamamış ama yaşamaya meraklı tiplerdir. Yaşamaktan kastım, terörist hiçbir eyleme katılmayıp, astım kestim diye göz korkutup, kendini gizemli bir şekilde öyle olduğunu düşündürmeye çalışan kişilerdir. Polisiye romanları çok okuyan, yine “ajanlık” ile ilgili herhangi bir aktif hayatı olmamasına rağmen “miş*mış” gibi davranırlar. Bunların istihbarat teşkilatları ile bağlantıları sadece hayalden ibarettir! Gizli görevde olan bir kişinin kendini merak edilir bir kişi olarak göstermeye çalışması, gizli teşkilatlar için pek de sağlıklı olmayacaktır diye düşünüyorum.
Merakın iyisi zarar vermeyenidir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.