Dr. Recai Yahyaoğlu

Dr. Recai Yahyaoğlu

Mayın Aslında Kimin Kucağında Patlayacak?

Mayın Aslında Kimin Kucağında Patlayacak?

(Hak Edenlere Aykırı Ve Acı Bir Yazı)

Sınırlarımızdaki mayınların temizlenmesi konusunun suyu çıkartıldı ve iyice abartıldı. Tartışmalar sırasında kimse dünyadan nasıl göründüğümüze bakmıyor. Cahilce bilip bilmeden, iki adam yönet desen apışıp kalacak olanlar bile mayın konusunda fırtına koparmaya devam ediyor. Herkesin ağzında ve kucağında mayın var. Ağzında olanlar tükürüklerini sözleriyle karıştırarak içlerindeki kin ve nefretle harmanlayıp öylece konuşuyor. Kucağında olanlar sürekli onu işaret edip gündemde tutmaya ve birilerinin ayağının altına koyarak patlatmaya çalışıyor. Muhalefette olanlar mal bulmuş mağribi gibi bunu fırsat bilip bas bas bağırıyor. Aklı sıra bu işten oy devşirmeye çabalıyor…

Muhalif köşe yazarları bir sürü kötü senaryo yazıp çiziyor…Sanki iktidar ülkeyi satacakmış gibi bir hava estirilmeye çalışılıyor. İktidarda olanlar da haliyle savunmaya geçmişler biz kimseden daha az vatanperver değiliz diyerek kendilerini savunuyorlar. Onlarda bu durum karşısında hayli şaşırmış ve sıkıntı çekmekte olduklarını kararsız tavırlarıyla gösteriyorlar. Bu durumda kim olsa kendisini savunma ihtiyacı hissedecektir. Ruhani kemalatını tamamlamış derin bilginler veya manevi alanda yükselmiş insanlar gibi susup olan biteni Allaha havale edecek değiller ya….

Çoğumuz bu kadar basit bir mesele karşısında bunu büyüterek başta komşu ülkelere, İsrail’e ve tüm dünyaya rezil olduğumuzun farkında değilmişiz gibi davranıyoruz…Bu mayınları temizleyemeyecek kadar aciz olduğumuz düşüncesini dost düşmana gösterdiğimiz için hepimiz tarih karşısında hesap vereceğiz…İktidarıyla muhalefetiyle…Dünyanın en gelişmiş savaş teknolojilerine ve en kahraman ordusuna sahip bir millet olarak içine düştüğümüz bu karmaşayı düşmanlarımız kahkahalarla seyrediyorlar…Davos’la başlayan ve Davutoğlu’nun açıklamalarıyla süren devasa ülke, bölgesel ve kıtalar arası stratejik güç olan Türkiye’yi kıskananlar şimdi bir yerlerine kına yakıyorlar…

Kimsenin devletin başında bulunanları vatan topraklarını satıyor göstermeye hakkı yoktur. Hele hele parlamento içinde bulunanların buna yeltenmesi çok çirkindir. Bu çaba bir bölücülüktür..Hiç bir siyasi parti lideri ve devlet adamı bu aşağılanmayı hak etmez…İktidar sahipleri iktidarda iken muktedir olamayabilirler…Fakat hiçbir devlet adamı ülkeyi satmak için iktidar olmaz. Böyle bir mantık nasıl olabilir? Bu çirkin yakıştırma ilkel taş devri insanları zamanında bile yapılmamıştır…Bu tip davranışların ülkenin birlik ve bütünlüğüne vurulan darbe olduğu açıkça ortadadır. Ülkenin karışıklık yaşadığı ve iyi yönetilemediği düşüncesinin yaygınlaştırılması ülke menfaatleriyle bağdaşmaz…Bu durum ancak kanı bozukların, menfaat odaklarının, soysuzların, kalemi ve ciğeri dışarıya bağımlı olanların, önyargılarının altında ruhsal bunalım geçirenlerin şiddetle isteyebileceği bir istek olabilir…

Sakın yanlış anlaşılmasın…Bu düşünceler Ak Partinin propagandası olsun diye kaleme alınmamıştır. Bir insanın hele hele bir partinin propagandasını yapmaktan Allaha sığınırız. Doğru yapanı, doğru olanı, acı da olsa doğru söz ve yazıyla cesaretlendirerek desteklemek bir şereftir. Yalakalık ise dünyanın en şerefsizce yapılan işidir…Bu düşünceler biraz sert ve korkusuzca sadece ülke menfaatlerinin göz önünde bulundurulması kaygısıyla yazılmıştır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin aciz gösterilmesine dayanamayıp buna karşı eleştiri getiren bir tavır olarak da değerlendirilebilir…

Ülkesini düşünen, bölgesinde ve dünyada büyük bir güç olmasını isteyen, bunun için çabalayan muhafazakar milliyetçi vatansever Türk insanının duyguları böyledir. İşinize gelse de gelmese de böyledir. Sessiz çoğunluk bu şekilde düşünmekte ve gelişen olayları izleyerek ülke menfaatlerinin kim yada kimler tarafından savunulmakta olduğunu ibretle takip etmektedir. Ulusalcı vatanseverler gibi düşünenlerin sayısı kayda değmeyecek kadar azınlıktadır…Azınlıkların sığlığa varan çılgınlıkları tarihler boyunca hep olduğundan çok fazla çıkmış ve dikkate alınmıştır…Maalesef milliyetçiler de bu süreçte büyük kayıp yaşamaktadırlar. Bundan haberleri bile yoktur yada son zamanlarda gözleri iyice bağlanmıştır. Zira onlar da ulusal konularda dengeli ve akıllı olmaktan uzaklaşıp populist yaklaşımlarda bulunarak halktan iyice kopmaya başlamışlardır…

Ülkede psikolojik bir bunalım yok mu? Var…Hatta sağlıkçılarda bile bu bunalım ciddi seviyelere ulaşmış bulunmaktadır. Bu durumu daha önceden birkaç makalemizde açıkça ilgilerin dikkatine sunduk...Vatandaşı karşımıza alıp konuştuğumuzda hakikaten hayata, dünyaya, ülkeye, devlete, insanlara karşı bir memnuniyetsizlik olduğunu hekimler olarak görüyoruz. Kimse yaptığı işten memnun ve mutlu değil…Kimse geleceğinden ümit var değil…Karamsarlık her kesimde belirgin derecede artmış. Hekim olarak günde yüzlerce insanla haşır neşir olduğumuzdan bu durumu rahatlıkla görebiliyoruz…Çağımız baş döndürücü bir hızla depresyon ve ruhsal bunalım çağına evrilmeye devam ediyor…

Peki ne olacak insanımızın bu hali…Herkesin morali fevkalade bozuk. Ne yapılması gerekiyor? Yapılması gerekenler ayrı bir yazı konusu…Şimdi bunları geçelim…Bakınız bu durum sadece ülkemize özel de değildir…Dünyanın pek çok ülkesinde aynı şekilde bunalım her geçen gün artmaktadır… Bunları yazmak ve felaket tellallığı yapmak bize yakışmaz. Fakat durumu tespit etmekte hekimler olarak bizim işimizdir…Çünkü sabahtan akşama kadar gözlem yapıyor, akıllı ile dangalağı en iyi biz anlıyoruz…Dangalakların sayısı her geçen gün artıyor…

Durum aslında görüldüğü kadar kötü olmamasına rağmen ülkemizde tek tek insanlar ve geniş kitlelerin zihni üzerinde spekülatif ve psikolojik bir aşındırma çalışması var. Türk insanı sanki gizli ve çirkin bir el tarafından psikolojik yıpratılmaya maruz bırakılıyor. Kitlelerin ruh sağlığı zehirleniyor.Başta ilgili bakanlık sonra hükümet bu konuda maalesef istenilen ve yapılması gereken çalışmayı yapamıyor. Bu konuda işin uzmanlarından oluşan bir heyet görevlendirilerek neler yapılmasıyla ilgili geniş bir çalışmaya acilen başlanması gerekiyor…

Tüm bu olumsuz gelişmeler farkında mısınız bilmiyorum ama Ergenekoncu mantığa sahip olanları sevindiriyor.Bu gelişmelerden sonra onların içi kıpır kıpır... Ciddi manada muhalif olanlar ve menfaatleri bozulanlar bu gelişmelere bakıp zil takarak oynuyorlar.İttihat ve Terakki zihniyetine mensup bu insanların sevinci ülkeye ihanetle eşdeğerdir.Onlar için bu ülke yaşanmaz olmuş, her şey çığırından çıkmış ve insanlar inim inim inlemektedirler.Menfaatleri bozulanların bas bas bağırmaları sizce normal mi? Bence normal…Onların yaptıkları şey mama ihtiyacı giderilemeyen bebeklerin ağlayıp bağırıp çağırması gibidir. Yada hazımsız bebeklerin inlemesi gibi. Fark var mıdır? Hayır…Emin olun yoktur…

Çoğumuzun memnun olmadığı bu gelişmeler ciddi bir geçiş süreci yaşadığımızı gösteriyor. Kalemi olanlar kendilerini medyada pazarlarken sadece menfaatleri doğrultusunda yazıp çizmeye devam ediyorlar. Aslında kalleşçe bir savaş onların yaptıkları…Psikolojik manipülasyona ortak oluyorlar…Onlar kalleşçe bir savaşın göstergesi olan mayınlar gibiler…Satın alınmış kalemler mayın haline dönüşmüş durumdadırlar…Ne zaman hangi konuda patlayacakları belli değildir…Sinsi sinsi işgal ettikleri köşelerinde içten içe çıldırmakla meşguller…İstiyorlar ki tüm ülke insanları da onlar gibi çıldırsınlar. Kendi huzursuzluklarını memlekete yaygara çıkararak yaymaya çalışıyorlar…Ama hesapları tutmayacak….Bu millet oyuna gelmeyecek…

Derin ve ayrıntılı düşünüldüğünde geçiş dönemlerinde insanların memnuniyetsizliklerinin olması son derece doğaldır…Hekimler tam gün yasası nedeniyle muayenehanelerini kapatacak oldukları için, eczacılar paralarını hemen alamadıkları ve sık değişen uygulamalar nedeniyle, kurum yetkilileri ve memurlar çok fazla çalıştıkları için, esnaf iş yapamadığı için, halk işsiz olduğu için, iş veren yüksek maliyetler vergiler ve piyasadaki durgunluktan dolayı halinden memnun değil…Anlayacağınız hepimizin kucağında mayın var…Patlamaya hazır gibiyiz bu mayınlarla birlikte. Hepimiz menfaatlerimize odaklanmışız…İşimize gelmeyen her uygulama tu kaka…Bunu yapanlarda kötü…

Karamsarlıktan uzaklaşarak birlik ve beraberlik içinde geleceğe dair güzel şeyler yapmamız gerektiğini bilelim…Karamsarlığa gerek yok…Hepimizin birbirine moral vermesi ve destek olması gereken günlerden geçiyoruz. Her şey çok daha güzel olacak. Ben geleceğe dair çok iyimserim…Zaman zaman işlerin yoğunluğundan dolayı elbette biz hekimlerde bunalıyoruz…Fakat diğer insanlara göre toparlamamız daha kolay oluyor…Çünkü nasıl düşünmemiz gerektiğini diğer insanlara göre daha iyi biliyoruz. Toparlama sürecimiz haliyle kısa oluyor…

Unutmayalım ve hep aklımızda tutalım… Kötüler kötülüklerini yapmaya devam edeceklerdir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur... Onları ciddiye almayalım…Herkes görevini yapmak için yaratılmıştır zaten…Şikayet edenler, kahpece bir mayın gibi gizlendiği yerden parçalayıp bölmeye çalışanlar hep olacaktır…İstikbalini mayına bağlayanlar kucaklarında tuttukları mayınlarla infilak edeceklerdir…İmzasız şikayet ve karmaşa çıkarıcı mektuplar kendi gölgesinden korkacak kadar iğrenç zihniyetin eseridir ancak…Onlar için kanunlar ve hakimler gereğini yapacaktır…

Kendimizden eminsek kimseden korkacak halimiz yoktur…Kendimizden emin olalım önce…Kendinden emin olmayan müptezeller unutmayın bugünlerde fazla mesai yapıyorlar…Ama güçleri yok. Bu ülke çok büyük…Onların tahmin edemeyecekleri kadar hem de...Yıkamayacaklar…Bölemeyecekler…Mayınları bu milletin sinesinde patlatamayacaklar…Bel bağladıkları mayınlar cesetleriyle birlikte ruhlarını imha edecektir…Allah onlara fırsat da vermeyecektir vesselam…

Dr.Recai Yahyaoğlu

www.tamtip.com

Bu yazı toplam 4298 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Recai Yahyaoğlu Arşivi

YDS-2

26 Haziran 2013 Çarşamba 00:00