İSİM FARLI AMA SİSTEM HEP SIKINTILI
Merakla beklenen Yeni Sınav Sistemi, Yök Başkanı Yekta Saraç tarafından açıklandı. Peki açıklamalar, beklentileri karşıladı mı? Kesinlikle Hayır. Aksine, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Şimdi, yeni adıyla Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) içeriğine değinecek olursak;
*Sınav aynı gün, sabah ve öğlen olmak üzere 2 oturum olarak yapılacak. Temel Yetenek Testleri (TYT) olarak adlandırılan ilk oturumda, temel Türkçe ve matematik bilgisi ölçülecek. 40’ar soru olmak üzere, 80 soru gelecek. TYT’nin puanlanmasında Türkçe’nin %50’si, Matematiğin %50’si baz alınacak.
*Yükseköğretim Kurumları Sınavı olarak adlandırılan (YKS) İkinci oturumda ise, türk dili edebiyatı-coğrafya, sosyal bilimler, matematik ve fen bilimleri olmak üzere 4 test uygulanacak. Bu testlerin her biri de 40’ar sorudan oluşacaktır. Sözel puan oluşurken, türk dili edebiyat ve sosyal bilimler puanı alınırken, sayısal puanda matematik ve fen bilimleri baz alınacak. Eşit ağırlık puanı ise, türk dili edebiyatı-coğrafya ve matematik testlerinden oluşacak. Her bir testin %50’si alınarak puanlama yapılacak.
*Ön lisans programlarına girebilmek için, ilk oturumdan en az 150 puan almak gerekirken, 4 yıllık lisans programlarına girebilmek için de en az 180 puan almak gerekecek.
*Temel Yetenek Testlerinden en az 200 puan ve üstü alan öğrenciler, istedikleri takdirde bu puanını seneye de kullanması mümkün olacak.
*Yerleştirme puanı hesaplanırken, ön lisanslar için “Temel Yeterlilik Testi” yeterli olurken, 4 yıllık programlar için, ikinci oturumdaki YKS puanının %60’ı, TYT puanının ise %40’ı alınacak.
Peki yeni sistem gerçekten faydalı olacak mı? Üniversiteye girişlerde, herkes istediği yere yerleşebilecek mi? Bunu elbette zaman gösterecek. Ancak, yeni diye tabir edilen sistemin, önceki sistemlerin tekrarından bir farkı olmadığını düşünüyorum. Mesela, TYT olarak lanse edilen ilk oturum sınavının, eski tek oturumluk öss sınavındaki Türkçe-Matematik kısmına benzeyeceğini düşünüyorum. Farklı olabilmesi için, söyledikleri gibi mantık, akıl yürütme, sosyal ve sayısal beceri oluşturucu, açık uçlu sorular olması gerekiyor. Ancak, bir anda değişen ve hemen uygulanması gereken sistemde, bu söylenenler nasıl yapılacak, o da merak konusu.
İkinci oturumun ise, ilk defa 2016 yılında uygulanan LYS sınavlarına benzediğini düşünüyorum. O zamanda tüm testlere aynı zamanda çözülmüştü. Ancak, bu seferki oturumunun puanlamasında bir sıkıntı gözüküyor. Mesela, eşit ağırlık puanı oluşacak olan bir öğrenci, sosyal bilimler testini çözmesi zorunlu tutulmuyor. Yani, öğrenci o testi yapmasa da eşit ağırlık puanı oluşacak. Peki, eşit ağırlık alanını seçen öğrenciler, lisede tarih, felsefe, psikoloji dersleri alırken, neden bu derslerin sınavından muaf tutuluyor? Bu konuda, gerçek anlamda öğrencinin bilgisi ve deneyimini ölçmek ne denli doğru olacak? Benzer bir durum, sağlık meslek yüksekokullarına girişte de yaşanacak. Bu alanda okuyacak olan insanlar, sadece TYT sınavına girecekleri için, YKS’deki fen bilimleri sınavından da muaf tutulacaklar. Sayısal için temel olan fen bilimleri ile, sözel için temel olan sosyal bilimlerin, her iki mevzu da kenara koyulması asla kabul edilemez, edilmemeli de.
Sınavın, aynı gün içerisinde, sabah ve öğlen olmasını da çok sağlıklı bulmuyorum. Öğrenciden bu arada zihnini dinlendirmesi beklenirken, öğrenci etrafında alacağı uyaranlarla dikkati dağılabilir, yorulabilir ve performansı düşebilir. Ayrıca, şöyle bir konu var. TYT sınavından 180 ve üstü alanlar, YKS’ye girmeye hak kazanıyor. Yani, ilk sınavdan alınacak puan hayati derecede önem taşıyor. Ancak, sabah olan bir sınavın puanının, öğlen açıklanması da mümkün değil. Bir de puanlar, kendi arasındaki durumu nasıl olacak? Mesela, aynı gün 2 sınava da giren öğrencinin TYT puanı 155, YKS puanı 300 olursa, mesela 4 yıllık hiç mi seçemeyecek? Yetkililerin bu konuya da acilen açıklık getirmesi gerekiyor.
TYT’de 200 puan ve üstü alanlar, seneye tekrar sınava girecek olurlarsa, tyt’den muaf tutulurken, 180 puan alanın muaf tutulmamasını da eşit bulmuyorum. Bana aradaki puan farkı çok gelmiyor. Bu kadar yakın puanı kaçıran öğrencilerin, seneye sınava girerken moral bozukluğu yaşayacağını düşünüyorum. Böyle bir şey isteniyorsa, ya o baraj daha yüksek olmalı ki, öğrenci gerçekten hak ettiğini almalı, ya da hiç olmamalı. Bir de, öğrencilere daha bu sene üniversiteye girmeleri düşündürülmesi gerekirken, seneye de girersen avantajlısın gibi bir düşünce yerleştirilmesinin de hatalı olduğu kanaatindeyim. Bu stresi, öğrencinin her yıl yaşamaması, ilk yılında istediği bölüme yerleşmesi gerekir.
Özetleyecek olursak, her sistem değişikliğinde, isimler değişiyor, ama sistem sözde değişiyor. Yine, en büyük iş öğrencilere düşüyor. Her zaman dediğim gibi, bilgil ve onu kullanmasını bilen, planlı ve sisteme oturtan öğrenci kazanıyor.
İnanıyorum ki, emeğiyle ve hakkıyla çalışan tüm öğrenciler, bu sistemin de üstesinden geleceklerdir.
Daha güçlü ve daha istikrarlı eğitim dileğiyle tekrar görüşünceye dek hoşçakalınız….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.