Psk. Çisem DOĞANLAROĞLU

Psk. Çisem DOĞANLAROĞLU

Gabrielle(2013) - Williams Sendromuna Beyaz Perdeden Bakış

Gabrielle(2013) - Williams Sendromuna Beyaz Perdeden Bakış

Kanada menşeli Oscar adayı film Gabrielle, yönetmeni Louise Archambault'un katılımıyla Türkiye prömiyerini !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali'nde yaptı. Filmin başrolünde Williams Sendromu'ndan muzdarip bir kadının yaşadığı aşk, gerçek hayatta da Williams Sendromlu olan Gabrielle Marion-Rivard tarafından canlandırılıyor.  

Williams Sendromu tanısı almış çocuk danışanlarımın anneleriyle izleme şansını yakaladığım film beklentilerimin altında kaldı maalesef. Dramatik alt yapılı romantik bir film çeken Kanadalı yönetmen, özgürlükler ülkesinin sınırsızlığına sığınarak aşkı Williams Sendromlu bir birey üzerinden anlatmayı tercih etmiş. Bu anlatımı yaparken gerçek hayatta da Williams Sendromlu olan Gabrielle'in hastalığından kaynaklı yaşadığı sıkıntılara (bağımsız yaşayabilme becerilerinin kısmen yıkıma uğraması, yetersizlik hisleri, yön duygusunun gelişmemiş olması, sosyal yaşam becerilerinin kısmen gelişmiş olması) rağmen aşkı yaşayabilmesini vurgulamasıyla sevilme ve sevme ihtiyacının karşılanması zorunlu en doğal ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Film boyunca Gabrielle üzerinden giden yönetmenin, Williams Sendromlu olmasından kaynaklı yaşadığı sıkıntılara çözüm üretmeden ucu açık bir final sahnesiyle beklentilerimizin altında kaldığı ifade edilebilir.

İkinci uzun metrajlı filmi Gabrielle'in aynı zamanda senaryosunu yazan Louise Archambault ile diyalogların yetersizliğinden kaynaklı soru işaretlerimizle film sonrasında tanışma fırsatı yakaladık.   

Festival filmlerini izlemeye gelenler filmin analizini yapar, yönetmeniyle film sonrasında sanatsal söyleşiler gerçekleştirir. Ben ve ailelerimizin orada bulunmasının en temel amacı Williams Sendromuna ve bu sendroma sahip bireylerin genç yetişkinlik döneminde yaşadığı duygusal ilişkileri bir film aracılığıyla incelemekti. Durum böyle olunca filmin yönetmeninden beklentimiz toplumda Williams Sendromuna-engellilere yönelik bir farkındalık yaratmasını sağlamasıydı. Ona ilk yönelttiğimiz bir soru ya da bir film analizini içeren yorum değildi. Williams Sendromlu bir çocuğa sahip anne tarafından kısa bir değerlendirmeydi: "Williams Sendromu hakkında bilgi verilebilirdi, çünkü bu hastalık dünyada az bilinen ve bu yüzden hastalığa sahip bireylerin ve ailelerinin sıkıntılarını "anlaşılamamaktan, tanınmamaktan, bilinmemekten" kaynaklı yaşadığı bir hastalık". Yönetmen, filmi izlemeye gelenlerin arasında başrol karakterinin Williams Sendromlu olmasından kaynaklı filme ilgi gösteren WS yakınlarının olduğunu öğrendiğinde büyük bir sorumluluk hissi taşıyarak filmde anlatmak istediğinin yalnızca AŞK olduğunu, başrol seçiminde Gabrielle'i canlandıran Gabrielle Marion-Rivard'ın Williams Sendromlu olduğunu başrol seçimini yaptıktan sonra öğrendiğini ifade etti. Bu filmde gerçek kahramanların "aileler" olduğunu söyleyerek katılımı sağlayan Williams sendromlu danışanlarımın ailelerine teşekkürlerini iletti. Bu açıklama beni ve aileleri oldukça heyecanlandırmış ve Williams sendromlu bireylerin "yapabileceklerine" yönelik umutlandırmıştı. Müzik ve dansta başarılı oldukları gibi yönetmen gözüyle başrol için uygun görülebilecek ışıkları vardı. Bu ışık onlarla karşılaştığınız anda sizi etkisi altına alan ve hafızanıza toz pembe bir etki yaratan ışık.

Filmin beklentilerimizin altında kalmış olmasını telafi eden hiç şüphesiz müzikal yönü ve oyunculuk performanslarıydı. Filmde özel insanlardan oluşan  "İlham Perileri Korosu"ndaki perilerin yetenekleri seyirciyi büyülerken iyi bir filmin olmazsa olmazının iyi film müzikleri olduğunu bizlere tekrar kanıtladı. Müzikal ve dans yeteneğiyle filmde karşımıza çıkan Gabrielle, seyircilerin sempatisini toplarken Williams sendromlu bireylerin ailelerine bir umut ışığı oldu adeta. Sosyal yaşam becerilerinin müzik ve dans zemininde geliştirilebileceği, kısmen bağımsız işlerde çalışabileceği ve herkes gibi onların da aşık olabileceği ve aşkı yaşamak isteyecekleri film sonrası akılda kalanlardan.

Filmin belki de benim için en vurucu sahnesi final sahnesindeki özel insanların katılımıyla düzenlenen festival etkinliğiydi. Yönetmeni tarafından kurgu bir sahne olmadığı, periyodik olarak Montreal'da özel insanların festivallerde müzik ve dans faaliyetleriyle sahne aldığını söylemesi içimde tarifsiz bir hayal aynı zamanda çocuksu bir kızgınlık yarattı.    

Son olarak: Williams sendromu nedir?

Bu yazı toplam 12731 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Psk. Çisem DOĞANLAROĞLU Arşivi